Ü.K: Bölüm 3- O işi bırakalı 2 yıl oluyor...

7.3K 338 91
                                    

Multide güzel İrem var...

Sabah telefonum sağolsun sabahın yedisinde kalktım.
Arayan: Zibidiyarosko
Yani namı diğer Kemik Kemal! Ulan ben senin ebeni...

Sinirle dışarıya çıktım,
-Ne var len sabahın köründe? Kargalar şeylerini yemedi daha!
+Sıkıldım...
-Ben bir Oray'a geliyim, çok eğlenicez merak etme...
+Ama sıkıldım, konuşalım işte. Kerem de küfür edip kapattı hadi ya.
-İyi yapmış, Asel'i ara
+Mantıklı...
-Gerizekalı
+Öyle olsun...
-Olsun!
Dedim ve saniyesinde kapattım.

"Mal bu!.."
İçeri girince İrem'i kaldırmadan yattım, uyudum.

Ama İrem bana acımadı, acımasız!
Üstüme mor t-shirt, altıma da kotumu giydim ve kahvaltıya gittik. Bi tane haşlanmış yumurta ve kızarmış ekmek yedim. Sonra da zaten çalışmalara, ben İskandinav çalışıyorum, saat 12 gibi mola verdik. Ben de sıkılınca kitabımı çıkardım, 'Nar'.

Kalan beş dakikamda da telefona bakındım. Çalışma üç gibi bitti. Ben, hemen bizim kantine gittim. Bi kraker aldım. Müzikçiler 5'de çıkıyor, o yüzden ben de sahile indim. Kimse yoktu. Krakerimi yerken bi yandan da Deniz'i seyrediyordum. Yanıma biri oturdu.

"Neden gülmüyorsun?"
"Neden güleyim," dedim ben de Barış'a.
"İnsanlar genelde gülümser,"
"Ama ben gülümsemem,"
Bi an durdum,
"O işi bırakalı 2 yıl oldu,"
"Ama neden,"
"Yaşam sevincimi kaybettim,"
"Yardım edebilirim, bir ay izin ver, yaşama sevincini geri veriyim sana,"
Bir an tereddüt ettim ama sonra,
"Tamam, ama yapamazsın..."
"Görüceğiz, görüşeceğiz somurtkan!"
Dedi ve arkasında bir ben bırakarak gitti. Bu deli herhalde ama neyse, bana da eğlence çıktı. Ama Cidde'n, ben esprili yapıldığında bile gülmem, hafifçe gülümserim. Gülmek gelemez içimden.

Gece 1-2 gibi yattım, o saate kadar da telefon time! Sonra da kalkamıyorum ama neyse... Yine telefonum sabahın köründe başladı çalmaya,'. Ulan zibidi, arama demedim mi ben sana len he?

_Noliysun Zibidu? Bi uyutmadın!
-Günaydın, kızım.

Barış'dan...

Şansa bak, yürürken o da telefonla konuşuyordu. Yardım ediceksem, hayatını bilmeliyim, değil mi? Yani, mutsuz olan insanlara yardım etmeyi seviyorum...

'Noliysun Zibidu?'
.........
'Vay be, hâlâ arayacak yüzün var mı senin?'
..........
'Etmessem ne olur? Bir kemer izi daha mı?'
Sırtındaki izi o konuştuğu kişi mi yapmıştı? Hem de bir kadına? Belki de konuştuğu kişi de bir kadındır...
'Baba, hayatımdan çık git, istemiyorum seni!'
Babası mıydı yani onu döven? Baba şiddeti gerçekten acıtıyordu, bedenen ayrı, ruhen apayrı...

Telefonu yüzüne kapadı. Hızlıca içeri girdi. Ben de sabah yürüyüşüme devam ettim.

Kahvaltıda hemen yanlarına gittim Yiğitle. Onun saçı da kahverengi. Aynı okuldaydık da kankamla...
Bu kızların niye çöp gibi olduğunu anladım, yemiyorlar...

Bugün ki çalışma biraz daha erken başlıyacaktı. Ben kombinezon çözerken Defne de İskandinav çalışılıyordu. Çalışma yine 3'de bitti. Yiğit gitarda tekti. Enstrümanda tek kişi alınıyordu.
Onun çalışması 2'den 5'e idi. Çalışmadan sonra da Defne'yi aldım, başta itiraz etti ama 1 ay... Sade çubuk ile sahile gittik. Ben şarkı açtım.

Ben onu taklit ediyordum ve Defne'yi bir haftanın sonunda gülümserken görüyordum. Sonrasın da yemeğe gittik, İrem ve Yiğit'de geldi.
Beraber yedikten sonra onlar kalktı, Defne'nin telefonu kalmış. Neyse, aldım yanıma. Odaya gittik. Biliyorum, bakmamam lazım ama merak işte.

Üşenme Kampı|✔Where stories live. Discover now