Ü.K: Bölüm 10- Naz mı? Wth? (What The Hell)

2.2K 164 12
                                    

Siz cansınız can can!

Hepinizi ısırmak istiyorum!
Size gecenin on ikisinde bölüm atıyorum, ne vefalı yazarım dimi?
Biliyorum, öyleyim...
Multi Naz, kim olduğunu anlarsınız...
İyi okumalar!

Çarşamba günü yine bir tur, yaşasın!
Bu seferde Konya. Orası da şimdi ne sıcaktır yaa öf...

Aynada kendime baktım. 3 ay öncesinde de bu haldeydim. Yine aynısına izin veremezdim, değil mi?

Üstümü giyip çıktım. 0 makyaj.

İrem zaten tıkınıyordu. Ben de haşlanmış yumurta ve portakal suyu alıp yanına geçtim. Karşımıza yine Barış ve Yiğit geçti. Beraber kahvaltı yaptıktan sonra biz Barış'la satranç yerine gittik. Oynuyacağımız takım 'Konya Soral Kampı' imiş.
İlk masada kim var sizce?
Türkiye 1.'si

Ve benimle her zaman dalga geçiyor, aslında bütün oyuncularla geçiyor.

"Barış sen normalde benden daha iyisin, 1. masa sen ol."
"Olmaz, kaptanlığı zaten bana verdin,''
''Bayanlara öncelik küçük bayan... Ayrıca ne olmuş 1. ise? Sen de 2.'sin..! Zaten kaptanlığı bana verdin.''

Mal bu çocuk! Ben onun yüzünden bir hafta sinir krizine girdim! Ben bunları düşünürken o da yerine geçti ve çalışmaya devam etti.

Salı gecesi...
Yola çıktık, ben de uyuyayım  dedim ve kafamı Barışa yasladım. Tam da rüyanın en güzel yerindeyken öküzün teki beni sarsarak uyandırdı.

"Senin o elinin her bir kemiğini s**keyim!"
"Sapıttı bu iyicene..." Of Barış! Asıl sen sapıttın!
"Ne var?"
"Geldik!"
Burnumun ucunu kaşıdım ve kalktım. Resepsiyona vardığımızda herkes bizi bekliyordu.

Antrenörümüz: 'Çocuklar şimdi herkes kız-kız, erkek-erkek kalıcak ama böyle olunca da bir kız, bir de erkek artar. Bu nedenle de Barış ve Defne beraber kalıcak. İyi geceler." Dedi ve kaçıp gitti. Tabii biliyor benim dilimi... Malaklar Sürüsündeyim help me!

Ben hızlıca anahtarı alıp odaya girdim. Oha! Bu ne la?!!

 Oha! Bu ne la?!!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Otel PRO abiciğim...
Tv'nin karşısındaki yatağa pijamalarımı giyip yattım. Açtım klimayı da, oh mis... Tam da uyuyacakken Barış dangalağı kapıya çaktı. Mal bu! Öküz bu!

Gittim açtım. İçeri garip bir gülümseme ile girdi. Ona kalan yatağa oturdu. Sonrasında da lavaboya geçip giyindi. Bana da bir çikolatalı süt verdi. Kendi de muzlu aldı.

"En büyük zaafın ne?"
"Barış, bunu kimseye anlatmayacağına söz vermen gerek..."
"Söz somurt."
"Ben küçükken şişmandım. Boy olarak en uzun bendim ama en şişmanları da bendim ve herkes benimle dalga geçerdi. Ama 6. sınıfta gerçek bir ailem olmuştu, manevi bir ailem... Sıra sende,"
"İngilizce, küçükken derslerde hep takılırdım, öğretmenim beni hiç sevmezdi ama şimdi tercüman olucağım."
"Ben psikiyatrist olucağım..!"
"Sen mi?"
"Evet, ne olmuş ki?"
"Çok somurtkansında ondan..."
"Hadi hadi iyi geceler." Dedim ve süt çöpümü Barış'a fırlatıp -sanırım kafasına geldi- yorganımı kafama kadar çekip uyudum.

Sabah homurdana homurdana kalktım. Bu kızla oynamak zorunda mıyım? Sonra benle dalga geçiyor...
Kahvaltıda tost aldım. Takım olarak yiyorduk. Size anlatmadım ama, ben takımla çok iyi anlaşıyorum...

Bir anda yanıma Naz oturdu. (Türkiye 1.'si işte)

"Şişko! Şimdi de tosta mı sardın kafayı?"
"Sana ne?"
"Valla bence oyuna girmeden terk et, yine 6 saat oynayamam senle, şişko!"
"Bir daha bana şişko deme, saçının her bir telini teker teker koparırım, bileklik niyetine takarım!"
"Çok korktum, şişko..." Tam üstüne atlıycakken Barış beni karnımdan tutup oturttu.
"Tutma ya, bu zevksiz bana en fazla ne yapabilir?"

Ne vardı ki üstümde? Tabii, onun gibi dar şeyler giymiyorum ben...

"Ya s*ktirip gidersin, ya da ben seni s*ke s*ke gönderirim."
"Hadi Canım bay!"
Deyip gitti. Ben de Barış'a sinirle dönüp;
"Ne diye tuttun beni?"
"Öldürme diye"

Hızlıca tostumu ağzıma tıkayıp çıktım.

KHV KHV KHV KHV KHV KHV KHV

Maç vakti. Naz bana acayip bakıyordu.

"Ne var?"
"Hâlâ terk etmedin de ondan..."
Dedi. Sonra da hakem başlayabilirsiniz deyince başladık.

Üşenme Kampı|✔Where stories live. Discover now