25 (Dudaklarına yapıştım)

1K 82 2
                                    

İrem'den...

Defne'ler bu akşam yola çıkacaklardı. Ama biz Yiğit ile birbirimize alışmıştık. Yani, gelmezseniz pek de sorun etmem. Jögkhjn

Yiğit'de beni çeken bir şeyler var. Normalde çok görüşmesek bile dün hiç bir rahatsızlık çekmedim. İlginç değil mi? Bence öyle...

Aşk değil, ama arkadaşlık da değil. Sanki, sevgili olmadan önce bir takılırlar ya; Heh, aynı onun gibi. Ama nedense onun yanındayken kalbimin ritmi artıyor, güvende hissediyorum.
Bu, AŞK mı?

"Huuuuu kızım! Yemiyorsan yiyeceğim." Diyen Yiğit'e kafamı çevirdim. Akıllı benim sosislerime de gözünü dikmişti.
"Hayır!" Deyip ağzıma bir tane daha attım. Yemek yerken çok garip gözüktüğümü söylemiş miydim? Tamam, söylüyorum...

Yemekten sonra biraz dolaşmaya karar verdik. Acaba, o da beni seviyor mudur? Yani, güzel buluyor mudur? Sormazsam öğrenenemem.
"Yiğit?"
"Efendim?"
"Sence, ben güzel miyim?" O ne biçim soru? Kızlar bunu sevgililerine sormaz mı İrem? Ah İrem ah! Hemen farklı bir soru sor!
Ağzımdan çıkanlara inanamadım ama çıktı işte;
"Yani, şey. Sen, benim gibi bir kıza aşık olur musun?" Tamam, sen işi batırıyorsun. Sus bence. Sadece sus!
Al işte, sırıtıyor. Hem de çok yakışıklı bir şekilde... Ne oluyor bana? Nasıl oldu da 1 günde aşık oldum? Ama aslında pek de 1 günde değil. Kampın ilk gününden beri bunu düşünüyorum. Ama İstanbul'da Çınar'ı gördüğümde ona eskisi gibi bakmadığımı fark ettim. Sanki artık Yiğit'e o şekilde bakıyordum ama kendime yediremedim işte! Ama artık eminim, ben ona AŞIĞIM!

Yiğit'e döndüğümde bana bakarak keyifli bir şekilde gülümsüyordu. Ne var ya? Alt tarafı bir soru sordum!
"Yani, yeşil gözlü, renk değiştiren saçın, bembeyaz tenin var ve çok güzel seviyorsun." Yani, beni sevme şansı var mıydı? O zaman, onu öpsem... Bir şey olur muydu? Dur, ya ilk öpücüğü hâlâ ondaysa? Neyse, bunu öğrenirim bugün...

Ah, ne oluyor be?! Heeeee, beni kolumdan sürüklüyor. Ne? Kolum mu? Ne oluyor lan?
"Nereye?"
"Sence?"
"Ne bileyim ben?"
"Benim çalışmaya gitmem lâzım ve sen de beni izlemeye geliyorsun. Haftaya finallere gideceğiz." Yani, beni arkadaşlarıyla tanıştıracak. Evet, beni seviyor ama emin değilim. Ama insanlar sevgililerini arkadaşlarıyla tanıştırmaz mı?

Şimdi, hislerimi anlatabilmek için hiçbir terim bilmiyorum. Ama nedense izlemek hoşuma gitmişti... Ben böyle izlerken yanıma birinin oturduğunu bile fark edememişim... Yanıma baktığımda Yiğit'in bir arkadaşı olduğunu anladım. Adı neydi? Hah, Egemen.
"Yenge, nasılsın?"
"Ne yengesi be?"
"Eh, düğün ne zaman?"
"Ha?"
"Yiğit Abi'nin şahidi benim. Senin ki de Defne mi?"
"Ne diyorsun ya?"
"Bana da gelin bulsana! Ama ben kumral sevmem. Sarışın olsun benimki. Hadi bak, ben sizin şahidinizim. Sen de bizim şahit ol."
"Ne konuşuyorsun sen yine Egolomal?"
"Oooooo damat da gelmiş." Bu çocuğu sevdim. Bizi shiplemeye de başlamış. Güzel güzel...
"Oğlum saçmalama. Ne damadı?" Ne? Aşık değil mi yani?
"Ama sen dememiş miydin? 'İrem ile evleneceğiz. O da beni sevecek!'"
"Allah belanı versin. Sussana lan sen! Kafandan neler uyduruyorsun..." Yalan.  Gözlerinden anladım. Kısılmış, yalan söylerken gözleri kısılıyor... (Yazar gibi ama kimse anlamıyor dknfnck)

Bunların antrenmanı bittikten sonra Yiğit duş aldı ve yemeğe geçtik. Ben tavuk almıştım. O da köfte. (Tavuk candır)

Yemekten sonra da biraz dolaşmak amaçlı sahile gittik. Hava ne soğuk, ne de sıcaktı. Ilıktı işte. Ama sessizdik. Yiğit rahatsız olmuş olucak ki;
"Günün nasıldı?" Diye mantıksız bir soru sordu.
"Beraberdik. Ama eğlendim. Yalnız Egemen iyi çocukmuş. En çok onu sevdim."
"Çok şakacıdır..."
"Tabii hı hı." Başka bir şey daha dedi ama duyamadım.
"Bir şey mi dedin?"
"Evet."
"Ne söylemiştin?"
"Ben..."
"Sen?" 
İşte tam o an, vücudum benden bağımsız bir şekilde Yiğit'in dudaklarına yapıştı...

Ketçap ve Mayonezlerim;
Sizi boşladığım için çok özür dilerim  😔😔😔
Ama beni affedin, biraz dinlemek istedim. Ayrıca, yeni kurgularım var. Okumalısınız... Sizi seven yazarınızdan. -Zeyn

Üşenme Kampı|✔Where stories live. Discover now