7. Bölüm: "Parmak Uçlarından Kanser Akan Bal"

820K 35.5K 220K
                                    

Birsen Tezer - Değirmenler
System Of A Down - Chop Suey
Şebnem Ferah - Değirmenler

7. Bölüm: "Parmak Uçlarından Kanser Akan Bal"

Dokunduğum ölümlerin mezarını kazan gözlerim uykuya kördü.

Kirpiklerime bulanan ne kadar acı varsa hepsini kan dolu bir küvetin içinde bileklerini kesmiş bir şekilde uyur halde bulmuştum. Ölüm uykunun ikiz kardeşiydi. Ölürken bileklerinden akan kan, uyurken bileklerinden akan kâbuslara dönüşürdü. Sessizce gerçeğe susmuş ne kadar insan varsa uyurken çığlık çığlığa kusardı.

Çığlık çığlığa gerçeği kustuğum bir saat diliminde onun soğuk ayaklarının tabanını ayaklarımın tabanında hissediyordum. Ayaklarım onun ayaklarının yanında o kadar küçük kalmıştı ki, ayağımı ne zaman hareket ettirsem ayağının farklı bir noktasına temas ediyordum. Uykunun çöktüğü ruhum yavaşça ayılmaya başladığında, dışarıda yağan yağmurun sesi zihnimde çınlıyordu. Kirpiklerimin üstüne kapanan kapıları kırmak istercesine yumruklarken dudaklarım aralandı; gözlerimin odağına önce duvar ardından da duvarda kayıp giden yağmurun gölgeleri girdi. Gün çoktan doğmuş olmasına rağmen gök o kadar esrarlı bir rengi giyinmişti ki, sanki şafak yeni söküyordu.

Uzun zamandır kırık olan kemiklerimin birbirine kaynadığını hissettim.

Yavaşça ayaklarımı ayaklarından uzaklaştırdım ve dirseğimi bükerek üstüne yüklendim. Farkında olmadan yüzümü buruştururken bir an ayağa kalkamayacağımı düşündüm. Onu uyandırmak istemiyordum. Uykusunu alması gerekti. Olabildiğince yavaş hareket ederek doğrulmaya çalıştım. Yatağın üstünde döndüğünü hissettiğimde gözlerimi sıkıca yumdum ve hareketlerimi yarıda kestim. Birkaç saniye bekledim, sakinlik tekrar gündeme geldiğinde tam kalkacaktım ki elini belime yerleştirdi ve beni tekrar yatağın içine çekerken hiç zorlanmadı. Sırtüstü yatağa düşmemle birlikte onun ateş gibi yanan nefesini nefes boşluğumda hissettim.

Kalbim son sürat çarpmaya başladı.

"Kartal," diye fısıldadım uyanmasını dileyerek. Dudakları boynuma öyle yakın bir yerdeydi ki, aldığım nefesi içebilecek kadar benimleydi sanki şu an. Kaskatı olmuş bir şekilde geri çekilmesini bekledim. Geri çekilmedi, yüzünü nefes boşluğuma biraz daha yaklaştırdı; alnı boynuma değdiğinde duraksadım, alnı ter içindeydi. Burnundan sert bir nefes verdi ve tuhaf bir homurtu çıkardı. Şok içinde olanları algılamaya çalışırken ellerim buz kesmişti. Elimi belime doladığı kolunun üstüne koydum ve onu yavaşça itmeye çalıştım.

"Kartal?"

Cevap vermedi. O sıcak, ateşin buğusuna benzeyen nefesi bir kez daha boynumda hissedince irkildim. "Okula geç kalacağız," diye yalan söyledim ama sesim o kadar cılız çıkıyordu ki, beni duymasına imkân yoktu. "Uyanmalısın."

Aslında uyumasını istiyordum. İstediği kadar uyumalıydı, çünkü gözlerinin altını mesken tutan o mor halkaların kaybolmasını istiyordum. Ne zaman o kararmış göz altlarına baksam kendimle yüzleşmek beni yormuştu. Acımızla yüzleşmekten bıkmıştım. Kaynayan nefesi bir kez daha nefes boşluğumda aktı. Sanki onun nefesi benim boğazımdan geçiyordu.

"Uyanmalısın," diyebildim tekrardan. Sonra bir şey söyleyemedim. Sesim yavaşça zayıfladı, harfler patır patır döküldü ve kuracağım tüm cümleler lügatin bıçağından geçip yere serildi.

Bir süre onun sıcak nefesini hissederek yatağın üstünde öylece bekledim. Sanki akrep kalbime batıyor, yelkovan akrebin üstünden sürtünerek geçerken akrebi kalbime daha da sert bastırıyordu.

VAVEYLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin