VI/buket+terk etmek

6.5K 675 301
                                    

"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz.''

16 Mayıs 2016
Jeju

"Bilmem farkında mısın Eun Ha ama iki gündür boş boş yattığım bu oda para yazıyor, su değil." Omuzlarını silkerek tırnaklarını asetonlu pamuğa silmeye devam eden Eun Ha'ya ters ters bakmaya devam ettim.

"Doktor dinlenmen gerektiğini söyledi, Soo Jung-ah. Fakat bizim daha dönmemize var, bu yüzden tatilimi senin yüzünden heba edemem otur oturduğun yerde." Dudağımdaki bütün derileri soyup tenimi çırılçıplak bıraktığımda sızlayan yerlerin üzerinden dilimle geçtim.

"Senin kadar bencil birisin görmedim, biliyor musun? Bütün gün beni odada tek başıma bırakıp gezmeye gidiyorsun, akşam olunca yanıma beş dakika uğrayıp dinlen, yerinden kalkma diyorsun ama beni dinlemiyorsun bile. Ne biçim arkadaşsın sen? Tek derdin ağına erkek düşürmek mi?" Ani sinirim ile ileri gittiğim cümleler yüzüne bir tokat gibi çarparken pamuğu tırnaklarından indirdi.

"İleri gidiyorsun, sus bence artık." Başlamışken bitirmek kuralına uymak adına içimde kalan ve ona söyleyemediğim her şeyi kusmaya karar verdim.

"İleri giden benmişim gibi... Haksızsam haksızsın de, bende tamam diyeyim. Gerçekten yalnız hissediyorum ve sen sanki ben hiç umurunda değilmişim gibi hissettiriyorsun. Hastaneden çıktığımızdan beri benimle konuşmadın bile, Eun Ha. Ne oldu, neden oldu, neyin var, iyi misin bile demedin." Dudaklarımı birbirine bastırarak burnumdan derin bir nefes verdim. Sadece birilerinin beni anlamasını istiyordum, ufacık bir an bile olsa hatırımı sormak bu kadar zor olmasa gerekti, üstelik en yakın arkadaşım tarafından.

"Haksızsın. Haksızsın çünkü iyiyken bile nereye gitsek mızmızlanıp duruyordun. Bana hiç uyum sağlamaya bile çalışmıyordun ki? Bütün gün asosyal olup takılmayı yeğliyordum ve bu benim canımı sıkıyordu, Soo Jung. Sen eğlenmeyi bilen biri değilsin ve genellikle senin gibi arkadaşların kıçına tekmeyi koyarlar, benim aksime." İleri gittiğimi düşünüyordum, ta ki bu cümleler kulak zarımdan içeri girene kadar. Onu odadan kovamayacağım gerçeği aklıma vurduğunda yataktan kalktım. Saatlerdir aynı pozisyonda olmanın verdiği dezavantajla anlık bir baş dönmesi yaşasamda ayaklarımın üzerinde doğruldum ve oturduğu kanepeden bana yarı pişmanlık yarı sinirle bakan Eun Ha'ya gülümsedim.

"Beni seninle bu tatile çıktığıma pişman edecek kadar kırdın. Şimdi kıçıma tekmeyi koymak çok zor olmamalı, gerçek hislerini öğrendim nasılsa," Arkamı dönmeden önce ağzımdan alaylı bir kahkahanın perdesinde çıkan kelimeyle durakladım.

"Arkadaşım." Ve odayı terk ettim.

*

Sahilin hafif esintisi çardağın içine dolarken gözlerimi sahilin ucuna usul usul vuran dalgalarından alamıyordum. Alamadıkça düşünüyor, düşündükçe karmaşık duygular içerisine giriyor ve daha da hassas bir ruh haline bürünüyordum. Öyle ki, kollarımı göğsümde çaprazladığım an yanıma oturan kişiyi fark etmemiştim bile. Hülyalı bakışlarımı dalgalarla birleştirirken kulağımın hemen arkasında biten sesle birlikte yerimde zıpladım.

"Dalmış gibisin." Dalgalardan daha şiddetli çarpan nefesleri, tenimi hazin hazin okşuyordu. Arkama dönmeme gerek kalmadan anlamıştım kim olduğunu.

"Evet, öyle oldu sanırım." Sırtımın hizasında uzanan kolu, oturduğum bankın arkasına uzandı. Bir anda rahat hareketlerimi kesiverdim. İçimi ürpertiyordu.

"İki gündür ortalıklarda yoksun, iyice dinlendin sanırım?" Gözlerimi alayla devirdim.

"Tabii ya, ne demezsin. İki günde dinlenerek topladığım tüm enerjiyi az önce on saniyede harcadım." Derin bir nefes aldığını duydum. Duymaktan çok hissettim belki de. Ensemde, omzumun biraz aşağısında, saçlarımın arasında...

azalea ¦ jeon jungkookWhere stories live. Discover now