V/eroin+hatırlatma

6.3K 613 119
                                    

"Biliyorum sana giden yollar kapalı,
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni."

14 Mayıs 2016
Jeju

Gözlerimi isle kaplı tavanı bulunan bir hastane odasında açtığımda vücumdaki halsizlik daha ilk saniyeden kendini göstermişti. Açmak için binbir zorluklara direndiğim göz kapaklarım olduğu yerde sayıyor, ne yaparsam yapayım yalnızca etrafı ince bir çizgiden izleyebileceğim kadar olanak tanıyordu bana. Yutkunmak için çabaladığım esnada acıyan boğazım ve birazda sızlayan bademciklerim ilk önce bana soğuk algınlığı alabileceğimi düşündürtmüştü. Fakat gözlerimi ikinci kez açmaya çalıştığım saniyelerde uyuşan parmak uçlarım ve onları hareket ettirmek istedikçe sızlayan kaslarım bana bunun düşündüğümden çok daha farklı bir şey olduğunu kanıtlamıştı. Kafamı yasladığım sert ve rahatsız yastıktan kaldırmaya çalıştığım esnada adımı, kulak tırmalayıcı bir sesten duymuştum.

"Soo Jung, tanrım ne zaman uyandın?" Hareketlenen adım sesleri kulak zarımı patlatırcasına etrafımda yankılandığında ciğerlerime ihtiyacı olan o derin nefesi çekmekle meşguldüm.

"Soo Jung, beni duyuyor musun?" Bileklerimi sıkı sıkıya kavrayan eller beni yavaşça sarsmaya başladığında almaya çalıştığım nefes yarıda kesildi ve kendimi kuru bir öksürük krizine gierken buldum.

"Ne yapıyorsun? Daha yeni uyandı, biraz nazik olmayı dene lütfen." Boğuk ve tanıdık bir erkek sesi havaya karıştığında bileğimdeki eller çözüldü ve hissettiğim baskıdan kuruldum. Hiçbir şeye halim yok gibiydi. Kafamı şu lanet yastıktan bile kaldıramıyordum.

"Soo Jung-ah, beni duyabiliyor musun?" Üzerime eğilerek ağır ağır kapanıp açılan göz kapaklarımı büyük bir dikkatle inceleyen bilindik sima benden bir cevap beklercesine gözlerini kocaman açmıştı. Konuşamayacağımı tahmin ederek kafamı belli belirsiz yukarı aşağı salladım. gülümser gibi olduğunda boğazını temizledi ve devam etti.

"Güzel, peki kim olduğumu hatırlıyor musun?" İşte bu belirsizdi. Yüzünü daha önce bir yerlerde gördüğüme emindim fakat ismi... İsmi neydi? Ona artık cevap vermem gerektiğini düşünerek kuru dudaklarımı araladım. Aynı dikkatle dudaklarıma bakmaya başladı. Yutkundum ve titrek bir nefes bıraktım.

"Adın..." Dedim çıkmaya tenezzül bile etmeyen sesimle.

"Adını hatırlamıyorum." Zorla konuştuktan sonra boğazımı acıtan bir şeyler beni yeniden rahatsız etmeye devam etti ve az öncekinden daha şiddetli öksürmeye başladım.

"Pekala, adım Jung Kook. Hatırladın mı? Seni hastaneye Eun Ha, Ho Seok ve ben getirdik. Yaklaşık beş altı saattir uyuyorsun. Şimdi gidip doktorunu çağıracağım ve o seninle güzel bir şekilde konuşacak, tamam mı?" Sanki neler hissettiğimi anlıyormuş gibi tane tane ve her birini anladığımdan emin olmak istiyormuşcasına konuştuğunda yeniden kafamı salladım. O da üzerimden çekildi ve ileriye doğru bakıp bir şeyler mırıldandıktan sonra gözden kayboldu.

"Uyanmışsınız, Soo Jung-shi." Doktor elinde tuttuğu garip bir şeyle yanıma geldi ve onu yanıma bırakarak cebinden kaleme benzer bir alet çıkardı. Işığını yakarak göz bebeklerimin içine bakmaya başladığında onları kırpıştıramadığım için sulanıyorlardı. Elindeki aleti cebine koyup eliyle çenemi tuttu ve başımı önce sağa sonra sola çevirerek kulaklarımın içine baktı. Onu daha rahat takip ediyordum çünkü Jung Kook'un doktoru çağırıp gelmesi uzun bir zaman dilimini kapsamıştı. Bu sürede kendimi daha ayık ve dinç hissediyordum ilk uyandığım ana göre. Yanıma bıraktığı defter görünümlü şeyi geri aldı ve üzerine bir şeyler karaladı. Ardından uzun bir konuşma yapmaya başladı.

azalea ¦ jeon jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin