II/kaba+acı

8.6K 691 148
                                    

"Öyle sevdim ki seni,
Öylesine sensin ki.
Kuşlar gibi cıvıldar,
Tattırdığın acılar."

12 Mayıs 2016
Jeju

Eun Ha'nın elindeki kokteyllerle gelişinin ardından yarım saat geçmişti, ağzımda hafif bir mayhoşluk bırakan içeceğimi içmeyi bırakalı ise on beş dakika. Eun Ha, elindeki bardağın pipetini içeceği bitmesine dudaklarının üzerinde gezdiriyordu. Etrafına bakınarak birkaç kişiyi gözüne kestiriyor, inceliyor, sonrasında ise müziğin ritmiyle sağa sola sallanıp arada bir bana bakıyordu. Oldukça hoş vakit geçiriyormuş gibiydi. Kendim için ise kesinlikle aynısını söylemezdim. Sebebini bilmediğim bir şekilde gerilmiş, sıkılmış ve bunalmıştım.

"Soo Jung." Parmaklarımla ritim tuttuğum masanın zemininde oyalanmayı keserek Eun Ha'nın yavaşça bana dönüp sırıtışını izledim.

"Hım?" Bardağını usulca masaya bıraktı ve bardağın dışını saran damlacıklar yüzünden ıslanan ellerini tişörtüne sildi.

"Şu biraz ileride duran masayı görüyor musun? İki çocuk ayakta durmuş etrafına bakınıyor." Tarifine uygun birilerini ararken bakışlarımı ilerilere çevirdim. Gözüme çarpan ikili yüzünden yüzümü hemen indirdim ve çatık kaşlarla ona bakmaya başladım.

"Onlardan kısa olanını tanıyorum sanırım." Kurmasını istediğim cümle bu değildi. 'Soo Jung, ters ters bakıyorlar, rahatsız oldum. Hadi gidelim.' gibi bir şey olmalıydı. Çünkü dakikalardır etrafa bakınırken göz göze geldiğim o rahatsız edici çocuk ve arkadaşı hiç hoşuma gitmemişti.

"Saçmalama Eun Ha, sana öyle gelmiştir." Kafasını iki yana sallayarak ısrarcılığını sürdürdü.

"Hayır, tanıyorum dedim. Adı da dilimin ucunda hatta. Neydi..." Gözlerini kısıp arkasına bakarak yeniden o ikiliye odaklandığında, onların yeniden buraya baktığını gördüm. Tanrım, neredeyse kafamı duvarlara vura vura terk edecektim burayı.

Eun Ha yeniden bana döndü ve sırıtmaya başladı. Bu sefer ne diyeceğine odaklanırken, arkasından bize doğru gelen iki kişiyi gördüğümde yanaklarımın içini ısırmaya başladım.

"Hatırladım, adı Ho-"

"Merhaba, bayanlar." Yarım saat önce ufak bir atışmaya girdiğim rahatsız edici çocuk ve yanında ondan biraz kısa olan diğerine oturduğum yerden bakıyor olmak, kalçamı bu rahatsız edici sandalyeye yapıştırmak istememe sebep oldu.

"Oh, merhaba?" Eun Ha'nın oyuncu kimliği hızla sahnenin ortasına dalmıştı. Lanet olsun ki, bu ses tonunu nerede duysam onun birisiyle flört edeceğini anlardım. Kısa olan Eun Ha'ya dönerek konuşmaya devam etti.

"Sizi bir yerlerden tanıyor gibiyim sanırım. Bu yüzden rahatsız ettim, kusura bakmayın." Tamam, sen tanıyorsun da yanındaki çocuğa ne oluyordu tanrı aşkına?

"Öyle mi? Benim de gözüm bir yerlerden ısırmaya başladı şimdi. Ama çıkaramadım sanırım." Gözlerimi irileştirerek Eun Ha'ya sorgulayıcı bakışlar yolladım. Fakat kendisi oralı bile değildi.

"Aslında az önce sizi ta-"

"Ah! Soo Jung, canım bir müsaade et istersen." Eun Ha'nın ani bağırışıyla yarıda kalan cümlemle birlikte irkildim.

"Adınız ne acaba?" Çocuğun sesi, benim için artık rahatsız edici bir boyuttaydı. Başıma giren ağrıları söylemiyordum bile...

"Choi Eun Ha." Dakikalardır sırıtıp sonunda ismini öğrenmeyi başaran çocuk, parmağını şıklattı.

azalea ¦ jeon jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin