sevgilerimle

5.2K 427 98
                                    

Ah, nereden başlamalıyım?

Sanırım bu yazıları yazarken döktüğüm gözyaşlarımdan başlamalıyım. Şu an öylesine büyük duygular içerisindeyim ki, açıklayacak gücüm dahi yok. Fakat bir yerden başlamam gerekiyor.

Azalea, ilk başta mutlu son yazılmak için planlanmış bir kurguydu. Kafamda her daim mutlu bitireceğim, lafı dolanıyordu. Lakin hikayenin gidişatı şekillenmeye başladığında ve bir yerden sonra tamamen doğaçlama gelişmeye başladığında, bu hikayenin sonu böyle olmalı dedim. Buna da haftalar, aylar öncesinden karar vermedim. Sadece finali yazmama saatler kala düşündüğüm, yazmaya başlayınca ve kelimeler ilerledikçe şekillenen bir son okudunuz. Birçoğunuz bundan memnun olmayabilir, bu tarz şeylerden hoşlanmayabilir fakat ben böyle bitirmem gerektiğine inandım ve bu şekilde bitti. Şimdiden üzdüğüm, beklenti içine soktuğum kim varsa özür dilerim.

Jung Kook her zaman sorunları olan bir kişilik oldu kitabımda. Yani uyuşturucuya başlama evresi, daha sonra Soo Jung'la olan ilişkisi, uyuşturucuyu bırakma aşamaları ve daha sonra tedavi için Amerika'ya gitmesi... Bunların hepsi onun için birer yıkım arbedesiydi ve sonu da Soo Jung ona gitmesini söyledikten iki buçuk ay sonra da ölümüyle sonuçlandı zaten. Tıpkı Soo Jung gibi ve Soo Jung'dan habersiz bir şekilde aşırı doz uyuşturucudan dolayı öldü. Gönül isterdi ki bu kurguda onun daima neşeli, eğlenceli yönlerini göstereyim fakat Jung Kook'un her zaman kırgın bir yanı oldu işte. Bu yüzden hiçbir zaman kızamadım ona, suçluymuş gibi yazamadım onun karakterini. Ve hayat her zaman toz pembe olduğu gibi, her kitabın sonu da mutlu sonla bitemeyebiliyor. Ve ben, toz pembedense gerçeklerin var olduğu siyah beyaz hayatları tercih ederim.

Soo Jung ise daha dengesiz ama Jung Kook'a göre daha az sorunları olan bir hayatı yaşadı ölene kadar. Tabii Jung Kook'la tanıştıktan sonra onun içinde her şey birer kabusa dönüştü fakat her kabusun iyi bir yanı vardır. Bu kabusunda iyi yanı Jung Kook'un, Soo Jung'a beslediği aşkın güzelliğiydi. Kısa bir anda kocaman sevgileri oldu birbirlerine karşı. Her ne kadar her şey, Soo Jung'un bir akşam ettikleri ilk dansta çalan şarkı sayesinde zihnini kemirip onun noktayı koymasına kadar ilerlese de; hayata aynı anda başlayıp hayatı aynı anda bitirdi ikisi de. İkisinin sevgisi de ne birinden fazla ne de diğerinden eksikti.

Şimdi diyeceksiniz ki, bu nasıl iş hem aynı anda doğup hem aynı anda ölmeleri falan... Fakat böyle şeyler gerçekten de olabiliyor. Allah, sizin için bir ruh eşi seçtiyse ve siz bu ruh eşinize gerçekten gönülden bağlıysanız onun hissettiği her şeyi sizde hissedersiniz, Birlikte nefes alıp birlikte yaşamaya başlarsınız. Bu da onların, ruh eşlerini bulup da kısacık bir zaman diliminde hayatta kaldıklarını ele alan bir kurguydu.

Her şeyin dışında bölüm başlarında okumuş olduğunuz kısa alıntıların hepsi Cemal Süreya'ya aitti. Kendisi beni etkileyebilen nadir insanlardandır bu hayatta. Her daim şairlere saygım sonsuz oldu fakat onunkisi bende bir tık daha fazla. Bu yüzden onun kişiliğini çok sevdiğimi söyleyemeden geçemeyeceğim.

Ve de çiçekler... Çiçekler benim gözümün nurudur, hepsini öyle çok severim ki... Bu kitabın konusu ve ismi de bundan doğdu zaten. Açelya da, sevgiliye duyulan büyük özlemi temsil eder. Görmek isteyip de göremediğiniz, duymak isteyip de duyamadığınız kişiye olan hasretinizdir. İşlediği bir kabahatten ya da yaptığı kırıcı bir davranıştan dolayı kırdığınız, üzdüğünüz birine karşı söylemek istediklerinizi, yapmak isteyip de yapamadıklarınızı telafi etmek için tercih edilen bir çiçektir. Ve Jung Kook'un da bu çiçeği seçmesinin tercihini eminim hepiniz şimdi daha iyi anlamıştır diye düşünüyorum.

Ve artık çok konuştuğuma göre gerçek veda vaktinin yaklaştığını söyleyerek usulca kelimelerimi bitiriyorum.

Bu zamana kadar yanımda olan, destekleyen ve güzel yorumlarıyla kalbimi okşayan herkese çok teşekkür ederim. Bir zamanlar ithaf etsem de şu an burada olmayan ve bu yazıyı da asla göremeyecek olan o özel kişiye de çok teşekkür ederim. Beni daima yazmak için teşvik eden sizlerdiniz, sizin o güzel hallerinizdi. Şimdi bu çok uzun soluklu olmayan yolculuğumuzun sonu geldi ve ben sizin gibi okuyucuları bırakmak istemiyorum. Bu yüzden yazmakta olduğum diğer kitaplarıma hepinizi bekliyorum.

Her şey için minnettarım, her şey için hepinize teker teker teşekkür borçluyum. Hepinizi de çok çok çok seviyorum. Umarım o güzel yüzleriniz her daim güler ve her daim en iyilerine layık olduğunuz bir hayat yaşarsınız.

Sevgilerimle,
-Alba.

azalea ¦ jeon jungkookWhere stories live. Discover now