1. BÖLÜM: Şair ve Şaire

1.3K 128 193
                                    

Bismillahirrahmannirrahim...


Mahmurlu gözlerle bakındı odasına. Sabah daha çok erkendi ama ona uyumak bir nevi dert gibi görünse de ailesinin baskısıyla zorla ikna edilmişti. Üç günlük tam uykusuz beden sadece 4 saat uyuyabilmişti. Sarsılan bedenini içten bir titremeyle kuvvetlice silkti. Yatağından sendeleyerek kalkıp hemen odasından çıktı. Sanki yürümeyi yeni öğrenen bir çocuk edasıyla lavaboya gidip yüzünü yıkadı. Birinden öğüttü bu;

"Bir çiçeğin yaprağına su değmedikçe uyandı sayılmaz sabaha. Bir insan da yüzünü yıkayarak yeni güne hoş geldin der..."

Ardından biraz kendine gelince pencerenin balkonundaki çiçekleri sulardı. Onların da uyanmaya ihtiyacı olduğunu iyi bilirdi. Çiçeklerle konuşur ve onlardan dua isterdi. Aynı kişiden bir öğüttü ona;

"Dosttur çiçekler, insanlara. Kötü ve üzücü şey anlatma, canından biri gibi solar hemen. Güzel şeyler anlat o narin dostlarına."

O yüzden çiçeklerin yanında hep gülümser, sahte maskenin altından hayatı alaya alacak kadar belirgin küçük gülüşler sergilerdi. Anlatamaz ve belli edemezdi sırdaşlarına. Sarartamazdı o yaprakları, solduramazdı o çiçekleri. Belki de bu koca evde tek güldüğü ve kendini ufak bir zerrede olsa mutlu hissedebildiği yer burasıydı.

Sonra heyecanla dış kapıya yöneldi. Posta kutusuna bakacaktı.
Uzun zamandır mektuplaştığı biri vardı. Onu ilk önce bir edebiyat dergisinde birkaç şiirini okurken fark etmiş, mahlasıyla da epey dikkatini cezbetmişti. Mahlası "Şaire"ydi. Ardından şiir ve edebiyat dergilerinde aynı mahlas ve profille onu gürünce artık onu takip etmek kaçınılmaz gelmişti ona. Hemen bir hesap açtı ve mahlas olarak kendine "Şair" dedi.

İkisinin de profil fotosu kendilerini göstermeyen şekildeydi. Genellikle doğa ve çiçek manzaraları koyarlardı. Sonraları kızda takip etti onu ve şiirler ardı sıra birbirleri tarafından okununca özelden mesajlaşmalar kaçınılmaz oldu. Uzun zaman mesajlaştılar o siteden lakin yakın bir zamanda duyuru panosunda "Yakında site kapanacaktır!!!" yazısı onları üzmüştü. Onlar da başka nerde konuşsak diye düşünürken Şaire sosyal ortam yerine bulundukları yerin merkezindeki postanelerden mektup göndererek mektuplaşmayı daha uygun ve samimi bulmuştu. Şair büyük zevkle kabul etmiş.

Hiç birbirlerini bilmeyen, yüzlerini ve isimlerini dahi bilmeden sadece mahlasları ile konuşarak büyük bir dostluk kurmuşlar. Birbirlerine deneme ve çeşitli yazılar ayrıca da her seferinde birkaç dize de olsa şiir yazıp gönderiyorlardı. Bu mektuplaşma o kadar çok sürmüştü ki Şair bir tekini bile atmadığı o mektupları hep odasında biriktirerek koca bir kâğıt yığını elde etmişti.

Ne bir yüz heyecanlandırabilirdi bu nefesi, ne de bir ses bu kadar çok çarptırabilirdi bir Şair'in kalbini. Hepsi kokulu sayfalar dolusu yazılmış bu Şaire'den gelen mektuplarda gizliydi. O kadar uzun sürdü ki Şair'in kelimelerle kurulu bir bağın kalbini bağladığını anlaması. Ancak fark edip mana verebildi sabahları ilk, geceleri son düşündüğü o kızın kelimelerle sevip âşık olduğu. Ki Şaire de ona Aşıkmış.

Onların mektupları bir bakıma diğerlerinden farklıydı. Öncelikle tek sayfa olamayacak kadar kısa değil tersine oldukça sayfa harcanacak kadar fazla ve çoktu. Mektuplarında hep yaşadıklarından ve birlikte oluşturdukları hayali anılardan bahsederek kendi yazdıkları dünyada bu dünyadakinden daha çok şey yaşamışlardı. Mektuplar arasında hayalleri birbirlerine gidip gelirken Şair artık onu görmek istemiş. Onun yüzünü merak ediyormuş. Şaire buna karşı çıkmış.

"Sevgimiz sadece okunduğu anki mektuplarımızda kalmalı," demiş.
"Aşk gözlerde değil kalpte görünmeli," diye eklemiş.

"Tamam," demiş Şair ve mektuplaşmalar bir süre daha böylece devam etmiş. Bir gün Şaire durduk yere bir koca boş bir kâğıda iki kelimelik bir mektup yazmış;

"Elveda Şair!"

Şair bu durumu anlayamamış. Hemen sayfalarca mektuplar göndermiş ardı sıra. Hiçbirine cevap gelmemiş. Şair bu duruma çok üzülmüş, kendini dünyaya kapatıp odasından hiç çıkmadan ona şiirler ve mektuplar yazmayı sürdürmüş.

Kapıyı açtığında serin ve hafif iç ürperten bir soğuk yüzüne vurdu Şair'in. Bu uykusunu açmada biraz daha yardımcı olup kapının yanındaki duvara asılı duran posta kutusuna hafifçe yöneldi. Gözlerinin kısarak açıp içinden çıkan mektupları hemen alıp koşarak eve geri girdi. Hepsini ardı sıra bakıp Şaire'den bir cevap beklemiş lakin gönderdiği 14 mektuba karşın yazılmış tek satır cevap yoktu. Elindeki mektupların hepsi bakılıp cevap bulmayınca bir nevi boşlukta hissetti Şair. Ne yapacağını düşünürken ocağa kahve için koyduğu çaydanlığın ağzından tüm mutfağı bir ıslık çalarcasına harekete geçirdi Şair'i. Kahve, kupaya dolduruldu ve Şair hemen yazma masasına geçti. Yine bir şeyler yazacaktı hiç gelmemiş Şaire'sine...

Elhamdulillah...

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Selamun Aleyküm kardeşimlerim

Vote ve yorumu unutmazsanız çok sevinirim.
Arkadaşlarınızı da etiketleyebilirsiniz 😊😊😊😊😊

Helalim #Wattys2021Where stories live. Discover now