Onun Şaire'si

31 21 43
                                    

.../.../...

(Tarihler kalplerde kalsın)

Merhaba Şaire'si,
Bu yazdıklarından sonra daha iyi anladım. Sen beni değil, gönlü değil, gönlün sahibi Şair'i sevmişsin. Benden çok onu görmüş, onu benimsemişsin. Kıskanmıyorum, sıkıntı değil. İkimizde aynı bedendeyiz nasıl olsa. İkimizin de senin aşkınla pişip yataklara düşmüşlüğümüz var. Tek fark; ben kalkmıştım o yataktan, seni aramaya koyulmuş, uzun bir yolculuk geçirmiştim, o ise… Şair ise… Seni gerçekten seven adam ise… Hala o yataktan kalkamamıştı. Hala aşkın ateşini atlatamamış, aşkına havale olmuştu. Gördüm Şaire'si. Ona vardım nihayet.
Geldiğimde şenlik vardı adeta. Tüm bedeni kucaklıyordu beni, Akciğer, böbrekler, mide… Ahhh, unutamam tabii ki, bir de Beyin… Kavga edip ayrı düşmüştük ya, o andan  itibaren kendi kendini yemiş için için. Beni gördüğü anda öyle bir sarıldı ki, anladım; düşmanlık da kavga da kalmamış.
Sonra seninkini gördüm, sahibimi gördüm, Şair'i gördüm… Bana acı içindeki gülümseyerek bakışı var ya, anlatama. Hele elini uzatıp  “Gönlüm,” deyişi yaşanmadıkça anlatsamda anlayamazsın. Bu sefer tuttum o eli. Tuttum ve sarıldım ona… Şu anda bu mektubu yazarken uyuyan Şair'e bakıyorum. İyi ki uyuyor, görmüyor gözyaşlarımı. Onun geldiğim anki halini hatırlıyorum da… Hala bıraktığım gibiydi. Hala o döşeğine uzanmış yatıyor, güneş hala bir an olsun yüzüne vurmuyordu. Gözleri morarmış, gittiğim anki gözyaşları hala orada beni bekliyordu sanki. Şakakları aşkın havalesinden soğuk soğuk terle kucaklaşıyordu. Hastaydı Şaire… Hem de çok hasta…
Bedeni yara bereydi. Yürüdüğü bu yolda her bir düşüşü dizlerini soymuştu. Kanamıştı ama o hissetmemişti; kalkmıştı, sana bakmıştı geriden, seni görmüş, durduğunu görememişti. O da kalkmıştı yerinden, acısını dahi hissetmek istememiş, sadece seni düşünmüş, yoluna devam etmişti. Sonra ki her düşüşünde de aynısını yapmıştı… Ve sen Şaire yine her sefer onu arkada bırakmıştın. Anlatmak istemiyorum aslında bunları, nedense anlamsız bir öfke kaplıyor içimi. Belki de Şair'i bu halde gördüğümden olsa gerek. Kızma ama bazen keşke diyorum, keşke bu öfkenin birazını da Şair'in içine koyabilsem, senin yokluğunla acı çeken Şair, biraz olsun nefret etse de, unutsa seni. Belki diyorum, belki daha tez iyileşir. Ama böyle bir şey olmaz; bir şairin içine sevgiden başka bir şey koyulmaz. Hele nefret hiç koyulmaz.
Kızıyorsun belki söylediklerime, affet ne olur. Onu öyle görüşüm, yaralı ellerine dokunuş var ya; beni ne hale soktu bilemezsin. Ey Şaire, o “Yaralı Eller” diye dökülen dizeleri boştan mı sandın, hiç defalarca kez yere düşen insanın elleri kirlenmez, hatta yüzülüp kana bulanmaz mı sandın? Onunki de öyle işte; çizikle dolmuş, avuçlarının içi dolmuş, bazı yerleri morartı... Acı desen; uyutmuyor ki, o derece artık. İşte tam bu safhada senden nefret edecek oluyorum ama ne gariptir ki edemiyorum. Çünkü derdi senle veren Ya Rabbimin dermanı da sende gizlediğin biliyorum. Elimi çantaya atıyorum ve aşka susuzluğum için gönderdiğin bir küçük cam şişe içerisindeki gözyaşlarını çıkarıyorum.
Tüm o susuzluğuma, sana olan hasretime, sohbetindeki doyumsuzluğa rağmen, acımın kederimin artmasına rağmen yine de onu bu eller için sakladım. Şimdi mektuptan açacaksın konuyu, ben söyleyeyim sen sormadan; hayır, hepsi yalandı. Ne bu sohbetler aşka, ne mektupların sana olan susuzluğumu giderdi. Yalandı hepsi, o eller için, senin üzülmemen için uydurulmuş sözler. Biliyordum ki o anda; benim aşka susuzluğumdan çok onun ihtiyacı vardı. Bu yüzden ilk damlayı bir yudum olarak içirdim Şair'e. Biliyordum ki anda benim hasretimden çok onun hasreti vardı sana. Tamam, belki ben hem ondan hem de senden onun sana olan ayrılığından daha fazla kaldım. Ama ben hala yürüyecek gücü bulurken o yataklara düşmüştü. O seni daha fazla görmüştü. O seni, benden… Gönülden ve gönülün sevdiğinden daha fazla sevmişti. Benden sana daha fazla bağlanmıştı, sana olan aşkı bağımlılık yapmıştı. Sen öylece çok uzaklarda dururken o yatağında acı çekmekteydi. Benim acım ve kederimden de fazlasıyla.
Şimdi sana bir şey soracağım Şaire: Söylesene bana, gittin ve tüm bu çabalarıma rağmen gelmedin. Ne bir yerini söyledin, ne de geri geleceğim dedin. Hatta gelmem dedin. Git dedin, sahibine git, yalnız bırakma, dedin. Ona sahip çık, iyileştir dedin. Söylesene senden kırıntılar oldukça benliğimde, seni hatırlayıp daha çok acı çekmez mi? İşte bu yüzdendir ki aldığım karar; seni sevmeyi bırakıyorum. Kendimi sadece sahibime bırakıyorum. Artık bu gördüklerimden sonra… Şair'i böyle sevdikten sonra seni sevemem… Üzgünüm, artık bu gönül seni sevmez.
Bu yazdıklarımla sözlerime, şiire ve sana olan aşka son veririm.

Gönül

☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Selamun Aleyküm kardeşimlerim

Vote ve yorumu unutmazsanız çok sevinirim.
Arkadaşlarınızı da etiketleyebilirsiniz 😊😊😊😊😊

Helalim #Wattys2021Where stories live. Discover now