fourteenth

553 65 123
                                    

"Başım ağrıyor. Derse de hiç giresim yok."

"Neden? Uyumadın mı gece?"

"Uyudum aslında. Neyse geçer belki birazdan."

"Umarım."

"O değil de Jungkook ve arkadaşları bu tarafa mı bakıyor? Yoksa bana mı öyle geliyor Yu Jin?

"Jungkook kim, Bojo?"

"Ya bizim seneden işte. Kim Seok Jin'in arkadaşlarından."

Telefonumdaki odağımı Bojogae'ye yönelttiğimde kafasıyla hafifçe kantinin sol tarafını işaret etti.

"Belli etme çok."

Öylesine etrafa göz atıp sonunda o tarafa baktığımda Seok Jin ile göz göze geldik. Başımla selam verdiğimde o da karşılık verdi. Ama hemen ardından bakışları başka yöne kaydı: Bu tarafa doğru gelen çocuğa. Gülümseyerek geliyordu.

"Jungkook neden bana bakarak yürüyor?"

"Jungkook o mu?"

Bojogae sorusunun ardından arkasına baktı. Ona bakıp bakmadığına emin olmak istemişti sanırım.

Bir iki adım kala "Vallahi geliyor." dedi ağzını fazla oynatmadan.

"Ne oluyor?" diye fısıldadım.

"İnan hiçbir fikrim yok." demesine kalmadan geldi.

"Selam."

"Selam?"

İkimiz de ona bakarken arkadaşlarının gözünün üstümüzde olduğunu hissediyordum.

"Bojogae seninle bir şey konuşabilir miyim?"

Tanışıyorlar mıydı? Benim niye haberim yoktu bundan?

"Ne hakkında?"

"Bahçeye çıkalım mı?"

Bojogae bana baktığında git dercesine kafamı salladım. Kalktığında "Sınıfta görüşürüz." dedi. İkisi birlikte kantinden çıktığında tekrar o tarafa bakma hissiyatı duymuştum. Hepsi buraya bakıyordu.

Gergince kafamı telefonuma indirdim. Ne konuşacaklardı acaba?

Ayağa kalkıp sınıfa giderken Mr. Sorry ile olan konuşmaya girdim. Son yazdıklarına cevap vermemiştim ve biraz üzgün hissediyordum. Bir anda güzel şeyler söylüyordu. Ben ise ne diyeceğimi bilmeyerek kalıyordum öylece.

30 gün istediğinde kabul etmekle hata edip etmediğim kafamı kurcalıyordu. Onu düşünmeyi bıraktığımda ise 30 gün bittiğinde ne olacağıydı, diğer düşündüğüm şey. Cidden değişen şeyler olacak mıydı?

rlw: Hey!

Yazdım. En azından denemeliydim ben de, değil mi?

Anında çevrimiçi oluşu anlamsızca gülümsetirken pusuda mı bekliyor diye düşünmeden edemedim.

mr. sorry: Hey!

Dur!

Sen az önce gülümsedin mi?

Sınıf kapısının tam önündeydim ki durdum. Etrafa biraz göz attığımda faydasız bir hareket olmuştu.

Mr. Sorry •Jin• ✓Where stories live. Discover now