Mr. Sorry •Jin• ✓

twenty first

Üçüncü teneffüsteydik. Aklım pembe kutudaydı. Her an gelebilecek olması beni hafiften geriyordu. Nasıl bana ulaştıracağı konusu ise ayrı bir merak konusuydu.

"Yu Jin?"

"Ha? Ne?"

"Kaç defadır sana sesleniyorum. Dalmışsın. Kutuyu mu düşünüyorsun yine?"

Kafamı sallayıp ellerimi birleştirdim.

"Ben kantine iniyorum. Jungkook bekliyor. Geliyor musun?"

"Yok siz takılın."

"Emin misin?"

"Evet. Hadi git."

"Bir şey ister misin peki?"

"Yok. Git hadi~"

"Tamam~"

Bana öpücük atıp sınıftan çıktıktan sonra kafamı sıraya yan bir şekilde koyup gözlerimi kapattım. Birkaç dakika aynı halde durmaya devam ettiğim sırada sağımda bir hareketlilik olmuştu. Bojogae olduğunu ummuştum fakat değildi. Alt sınıflardandı sanırım. Tanımıyordum ama küçük duruyordu işte.

"Bunu sana vermemi söylediler."

Elime tutuşturduğunda bir şey demeye kalmadan gitti. Kutuyla baş başa kaldım.

rlw:

(Bunun sıranın üstünde olduğunu düşünün:))

mr. sorry: Almışsın :)

Açtın mı?

rlw: Şimdi açıyorum.

Kapağını açtığımda küçük müzik kutusunu gördüm. Bu... çok hoştu. Müzik kutusunu elime aldıktan sonra kutunun dibinde sevdiğim çikolatalardan vardı. Bu kadar düşünceli olması... kalbimi acıtıyordu. Müzik kutusunu geri koyduğum sırada pembe kutunun bir çekmecesi olduğunu fark etmiştim. Vay canına!

Onu da açtığımda kolye vardı. Tam benim tarzımda; sade ve hoştu. Ve ben az sonra bu güzel şeyler için ağlayabilirdim. Gerçekten.

rlw: Mr. Sorry...

Bunlar çok çok güzel.

Çok teşekkür ederim, gerçekten.

mr. sorry: Beğendin mi cidden?

rlw: Dedim ya çok güzeller.

mr. sorry: Ah...

Beğenmezsin diye çok korkmuştum.

Şu an çok mutlu oldum.

rlw: Ben de.

Kalbin çok güzel Mr. Sorry.

Umarım ne ben ne de bir başkası bu güzel kalbini kırmaz.

♡