forthy sixth

359 41 53
                                    

Medyadaki şarkı ile dinleyebilirsiniz:  Natalie Taylor - Surrender.

"Seok Jin senin de baloya geleceğini söyledi. Geliyorsun değil mi?"

"Geliyorum tabii. Ee ne giyeceksin?"

"Bilmem, dolabımdan ayarlarım bir şeyler."

"Dolabındakileri biliyorum ben. Olmaz onlar. Gel alışverişe gidelim. Ben de bakacağım zaten."

"Gerek yok ya."

"Var." dedi gözlerini kısarak. Bu yüzden ısrar etmeyerek "Pekala." deyiverdim. Bu sırada dışarı çıktık. Son dersimiz boş olduğu için erken çıkmıştık okuldan. İyi bir fırsat olacağından da evimizin yakınlarında bulunan kütüphaneye gidip ders çalışmıştık Bojogae ile. Şimdi ise hava kararmak üzereydi ve eve gidiyorduk.

"Jungkook mesaj atmış. Seok Jin sana ulaşamadığı için merak etmiş. Öyle diyor."

"Ulaşamamış mı?"

Ders çalışırken hiç bakmadığım telefonu cebimden çıkardığımda güç tuşuna bastım ama açılmadı.

"Şarjım bitmiş."

"Tamam ben söylüyorum ona."

Son derslerde telefonuma bakmamıştım. Okuldan erken çıktığımızı da söylememiştim ona haliyle. Okul biteli de 4 saat olduğuna göre epey endişelenmiş olmalıydı.

"Nasıl endişelenmiştir şimdi. Seok Jin çok güzel seviyor seni." Gerçekten öyleydi.  "Ama sende hala bir şey yok galiba."

"Var galiba." dedim dalgınlıkla ama Bojogae'nin duyduğundan emin değildim.

"Ne dedin?"

"Hiç, öylesine mırıldandım."

Bana şüpheci bakışlarıyla baktı. Gülümseyerek karşılık verdim ona.

"Neyse. Ayrılık vakti."

Bojogae'nin evinin önüne gelmiştik.

"Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz. Alışveriş işini de konuşuruz daha sonra."

"Tamam." deyip el salladım ve yürümeye devam ettim. Evimin olduğu sokağa geldiğimde bir şey dikkatimi çekti.

Kim Seok Jin.

Alçak bahçe duvarının üstüne oturmuş telefonuna bakıyordu. Sonra bir anda hissetmiş gibi kafasını kaldırdığında beni gördü. Anında aşağı atladığında ben de adımlarımı hızlandırdım.

"Seok Jin?"

"Ben seni merak ettim... Çıkışta göremedim. Daha sonra mesajlarıma da cevap vermeyince bir şey oldu sandım. Jungkook, Bojogae'ye sordu. Şarjının bittiğini söylemiş ama yine de seni görüp iyi olduğundan emin olmak iste-"

Sözünü bitiremesinin sebebi elini tutmam oldu. Neden yaptım bilmiyorum ama endişeli ve hızlı bir şekilde konuşurken sakinleşmesini sağlayacak tek şey buymuş gibi gelmişti. O ise tuttuğum eline bakakaldı.

"İyiyim." dedim. "Son dersimiz boş olduğu için erken çıkmıştık. Üzgünüm, sana söylemem gerekirdi sanırım."

"S-sorun yok. İyi olduğunu öğrendim ya rahatladım."

Derin bir nefes verdim.  "Artık eve gitmem gerek."

"Ah tabii."

Elini bıraktığımda ikimizin de odak noktası ellerimiz oldu. Yürümeye başlamadan önce "Görüşürüz yarın." dedim.

"Görüşürüz." Gülümseyerek el salladığında aynısını yaptım.

Gerçekten... var galiba.

 var galiba

Oops! Această imagine nu respectă Ghidul de Conținut. Pentru a continua publicarea, te rugăm să înlături imaginea sau să încarci o altă imagine.
Mr. Sorry •Jin• ✓Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum