thirty fourth

470 52 74
                                    

"Bojo. 2-3 sınıfında olup Jungkook'un arkadaşı olan kişileri saysana bir daha."

"Dedim ya işte. Namjoon, Seok Jin, Yoongi."

"Bunlar daha çok kişi değil miydi?"

"Evet: Jimin, Taehyung ve son olarak Hoseok. Ama onlar 2-3 sınıfında değiller. Soyadı Kim olan kişi sayısı da üç. Kim Namjoon, Kim Seok Jin ve Kim Taehyung. Kim Taehyung başka sınıfta olduğu için onu direkt eliyoruz."

"Zaten isminde j ve o harfleri de yok."

"Evet. Bu yüzden geriye Seok Jin ve Namjoon kalıyor."

"Ah beynim yandı. Ben Seok Jin olarak düşünmüştüm. Ve dediğine göre Namjoon'un da dersleri iyiymiş. Ya o ise? Ama onunla hiç etkileşimim olmadı şimdiye kadar."

"Ben oyumu Seok Jin'den tarafa kullanıyorum. İçimden bir ses ve bütün bu bulgular böyle söylüyor."

"Öyle mi?"

"Evet."

Tam olarak bu (üstte gördüğünüz fotoğrafta) haldeydim şu an

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tam olarak bu (üstte gördüğünüz fotoğrafta) haldeydim şu an. Bojogae halime kıkırdarken yaptığımız beyin fırtınasını bitirmeye karar verdim. "Tamam burada duralım."

"Nasıl istersen canım. Ben Jungkook'tan- merak etme çaktırmam, bilgi almaya çalışırım."

O sırada telefonunun ışığı yandı. "Sanırım Jungkook'tan. Bakayım bir." Kafamı salladıktan sonra ona bakmaya devam ettim. "Ne olmuş?"

"Jungkook kantindeymiş. Gelsene diyor. Hadi sen de gel. Seok Jin vardır belki."

"Yok ya..."

"Gel gel~"

Yeniden itiraz edecektim ki o bunu anlayıp bana kötü bakışlar gönderdi. "Pekala sen git ben önce Bayan Lee'nin yanına uğrayacağım. İşim bitince gelirim."

Gözünü kısarak baktı. "Gelmezsen eğer, çıkışta seni eve kadar kovalarım. Ona göre."
Güldüm ve kafa salladım tekrardan. "Tamam."

Bojogae gittikten sonra ben de ödevimi teslim etmek için öğretmenler odasına gittim. Kapıyı aralayıp içeri girdiğimde Bayan Lee'nin masasına doğru ilerleyecek iken hemen yan masadaki Bay Han ile konuşan Seok Jin'i gördüğümde garip bir heyecan kapladı içimi.

Dün akşamdan beri o olduğu konusunda baya ikna olmuştum. Ama bugün Bojogae bana Namjoon'un da bu özelliklere uyduğunu söylediğinde kafam oldukça karışmıştı. Yine de Seok Jin'in, Mr. Sorry olma düşüncesi daha çok aklıma yatmıyor değildi.

Dikilmeyi bırakıp Bayan Lee'nin masasının önüne geldiğimde "Hocam, ödevimi getirmiştim." dedim. Seok Jin de beni duydu bu sayede. Dosya halindeki ödevi masaya bırakırken ona baktım. O da bana bakıyordu. "Selam." dedi ağzını oynatarak. Ben de aynı şekilde karşılık verdim.

Bu kısa, sessiz konuşmamız Bayan Lee'nin "Peki canım. Kontrol edip iletirim sana." demesi ile bölündü.

"Teşekkürler."

Öğretmenler odasından çıktım. Kantine doğru ilerlerken yanımda Seok Jin belirdi bir an. "Kantine mi?" diye sordu.

"Evet. Bojogae'lerin yanına." deyip "Sen?" diye sordum.

"Ben de. Bu arada geçen gün seni bırakıp gittiğim için üzgünüm. Acil bir şey olmasaydı gitmezdim ama önemli bir meseleydi işte."

"Kötü bir şey olmadı ya?"

"Aa yok. Halledildi zaten."

"Sevindim."

"İstersen bu haftasonu tekrardan çalışabiliriz. Malum sınav haftası da yaklaşıyor."

Kantinden içeri yan yana girerken haftasonu bir işim var mı diye düşündüm. Aynı zamanda da Bojogae'ler nerede diye bakınıyordum.

"Şuradalar." dedi Seok Jin. Gösterdiği yöne ilerlemeye başladık.

"İşim yok."

"O zaman cumartesi yine aynı kafede aynı saatte?"

"Olur."

"Anlaştık o zaman." derken gülümsediğinde içim bir hoş oldu. Bojogae'nin yanına otururken aklımdan geçen tek şey şu oldu: Mr. Sorry... umarım Seok Jin sensindir.

 umarım Seok Jin sensindir

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çok fena bu fotoğraflar

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çok fena bu fotoğraflar...

Mr. Sorry •Jin• ✓Where stories live. Discover now