LOVE IN THE DARK

"Cehennem Çiçeği"

Harry

Bornoza sarılmış küçük adımlarla giysi dolabına ilerlerken odanın kapısı açıldı.

Çıplak gövdesi, siyah şortu ve gece mavisi gözleriyle kapıda dururken siyah bornozuma daha sıkı sarındım. Kapıyı kapatıp kilitledi.

Hareketleri çok hızlıydı.

"Burada ne arıyorsun?" aramızda birkaç adım kala durup konuştu.

"Dediğimi yapmaya geldim." birkaç saniye gözlerime baktı. Sonra yatağa ilerleyip oturdu ve dizine vururken derin sesiyle konuştu.

"Buraya gel." olumsuzca başımı salladım.

Bu adam aklını kaçırmış olmalıydı. Bana dokunduğu an yerle bir olacağımı göremiyor muydu?

"Buraya gel küçüğüm." kapıya doğru baktım. Zorlarsam on bir adımda varabilirdim ama daha yarısına bile gelemeden belimden tuttuğu gibi yatağa götürürdü ki bu onun için çocuk oyuncağı gibi bir şeydi.

Bacaklarım titrerken yavaşça ona doğru adımladım. Önünde durduğumda kaslı kolunu belime sarıp bedenimi kucağına çekti. Artık dizlerinin üzerine oturuyorken biraz daha kendine doğru çekti. Sırtım sert göğsüne yaslandığında dudaklarını sol şakağımda hissettim.

"Aferin küçüğüme." kemikli elleri kuşağı bulup yavaşça açmaya başlarken dudaklarımdan titrek bir nefes döküldü.

Omuzlarımı açığa çıkarıp ıslak saçlarımı nazikçe kavradı. Sol omzuma değen nefesi ile irkilirken dudaklarını bastırıp ıslak bir öpücük bıraktı.

Bacaklarımı sıkıca birbirine yapıştırıp  gözlerimi kapattım. Sağ omzuma da ıslak bir öpücük bıraktığında bornozu çekiştirdi. Burnu boynumu değip geçerken biraz daha çekiştirmişti.

Gövdem açığa çıktığında kemikli elleri yavaş yavaş göğsümden karnıma doğru ilerledi.

Geçtiği yerler buz kesiliyordu.

Uyluklarıma gelio bacaklarımı ayırmaya çalıştığında kalbim bedenimi ele geçirmiş titretiyordu.

"Benim için bacaklarını arala küçüğüm." alt dudağıma dişlerimi geçirirken gözlerimi açtım. Kucağından kalkmak için hamle yaptığımda bileklerimi kavradı. Güçlü tutuşuna rağmen canımı yakmıyordu.

Saniyeler sonra bileklerimi bırakmış belimi kavramıştı. Geriye doğru hareket edip kucağından indirdiğinde kalçam yatakla buluştu. Bacaklarıyla bacaklarımı kavrayıp iki yana  açtı. Yüzünü boynuma gömdüğünde parmakları gezintisine başlamıştı. Dudaklarım aralanırken bornozu kavradım.

"Küçüğüm." daha önce hiç duymadığım bir tonda söylerken teslim oldum, gözlerim kapandı.

Parmakları ihtiyacım olan noktayı bulduğunda dudaklarımdan dökülen inlemeler odada yankı buldu. Daha önce hiç hissetmediğim duyguları bedenime çağırıp hapsederken bacaklarım titremeye başladı, nefes alış verişlerim hızlandı.

Hissedebiliyordum.

"Seni tutuyorum küçüğüm." başım geriye  doğru düşerken dudaklarını burnuma bastırdı.

"Seni tutuyorum. Kollarımdasın."

"Lou!"

"Flor del infierno."

Cehennem çiçeği.

Saniyeler sonra bedenim soğuk okyanusa düştü. Hırçın dalgalar ruhumu sarıp kalbimi istila etti. Bense hiçbir şey yapmadım. Kalbimi dalgalara bıraktım öylece.