"Beni Sevgi Dolu Kollarına Al"

4.2K 274 286
                                    

Bir Ay Sonra

Louis

Havluyla ellerimdeki kanları sildikten sonra beyaz olmaktan çıkmış olan havluyu James'e uzattım.

"Bay Tomlinson!" Frank büyük adımlarla gelirken gömleğimin düğmelerini çözmeye başladım.

"Evet?"

"Uyarıları yaptık. Bir problem yok ve leşi de Samuel'e yolladık. Sonra da işini bitirdik." kaşlarımı çattım.

"Size işini bitirin dedim mi ben?" kanlı gömleği çıkarıp James'e uzattım.

"Chris halletti." tahmin etmeliydim.

"Nerede?"

"Arabada." lacivert gömleği alıp giydim. Deponun çıkışına doğru adımlarken bağırdım.

"Depoyu temizleyin!" arabaya doğru yaklaştığımda mavilerim öfke dolu kahverengilerle buluştu. Afallarken duraksadım.

"Chris se..."

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun!?"

"Ne yapmışım ben!?" kollarımı iki yana açtım.

"Charles'i öldürüp Samuel'e yollamak ne demek!? Ya da uyarı vermek?!"

"Her zamanki şeyler."

"Sen baba oldun! Bir ailen var! Seni çok seven bir eşin var! O aklını başına topla!" gömleğin düğmelerini iliklerken konuştum.

"Aklım başımda benim."

"Ona göre davran o zaman!"

"Bağırma bana."

"Bağrırım! Mafyacılık oynamaya dur demen gerekiyor anlıyor musun?" gözlerimi gözlerine diktim.

"Tomlinson'ım ben. Herkes yerini bilecek ve ona göre adımlarını atacak. Atmazsa da sonucuna katlanır."

"Bu işleri bırakman gerekiyor artık. Sen bir aile kurdun. Anlıyor musun? O puslanmış beynin bunu algılıyor mu? İki tane bebeğin var. İki küçük kız. Bunun farkındasın değil mi?"

"Büyük bir şey yapmışım gibi konuşuyorsun Chris."

"Adam öldürdün!"

"Teknik olarak Frank öldürdü."

"Harry sana nasıl dayanıyor!?"

"O çeneni kapat seni yaşlı kurt!"

"Tomlinson! Arabaya bin!" artan öfkeyle koyulaşan kahverengilere bakarken kaşlarımı çattım.

"Emir verme bana."

"Hemen arabaya! Harry saatlerdir seni bekliyor! Ama sen silah patlatma derdindesin! Arabaya!" kapıyı açarken kolumdan tuttu.

"Bu işlere girmeyeceksin bir daha. Ben halledeceğim. Anladın mı beni!?" sertçe başımı salladım.

"Anladın mı diye sordum sana?"

"Anladım." kolumu çektim. Binecekken tekrar tuttu.

"Buraya gel evlat." bedenim sert bedene çarparken gözlerimi kapattım. Güvende hissettiğim kolların birinde öylece dururken derin bir nefes aldım.

Chris lanet Nicholson benim babamdı ve ben bu adama karşı gelemiyordum.

"Başına bir şey gelmesini istemiyorum. Bir daha başına bir şey gelmesini istemiyorum." saçlarıma şefkat dolu bir öpücük bırakılırken kollarımı sıkıca sardım sert bedene.

LOVE IN THE DARKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin