"Siyah & Beyaz"

3.3K 261 470
                                    

Louis

Kollarımın arasındaki titreyen küçük bedeni sararken James' in elindeki bezi aldım. Benden kaçacağını biliyordum. Beni görmek istemeyeceğini biliyordum. Buna dayanamazdım. Acı dolu geçen onca zamandan sonra buna katlanamazdım.

O an için gücüm kalmamıştı.

Geri çekildiği an bezi burnuna bastırdım. İrileşmiş yeşilleri tüm duygularını yansıtırken nefes alamadım. Gözkapakları güzel yeşillerini örterken yorgun bedenini kucağıma aldım. Burnumu boynuna gömdüm. Günler sonra taptığım yasemin kokusu burnumun ucundaydı. Geçen onca zamandan sonra nefes almaya başlamıştım. Chris kucağımdan almak için hamle yapmıştı ki James kolunu tuttu.

"Omzunuz iyi durumda değil." sadece omzum değildi ki iyi durumda olmayan. Bedenim, ruhum, olmadığını iddia ettiğim kalbim hepsi yara bere içinde kalmıştı.

"Kapıyı aç."

"Bay Tomlinson durduramadık. Çok sinirliydi ve küçük beyi biliyorsunuz."

Biliyordum.

Küçük perimin ne hâlde olduğunu biliyordum. Bende o hâldeydim çünkü. Bende yaşamaya devam ediyordum ama aslında ölüydüm. 

James' e döndüm. Kahverengileri hüzünlüydü.

"Dağ evine sür. Döndüğümde kızlarımı bıraktığım gibi bulacağım. Bulmazsam eğer ne olacağını biliyorsun." buz gibi sesimle konuşurken başını salladı.

"Evet efendim." arabaya binip küçüğümü sımsıkı sardım.

"Geldim güzelim. Buradayım." fısıldayıp şakağına dudaklarımı bastırdım.

*

Üzerini değiştirip yatağa yatırmıştım küçük bebeğimi. Bir saattir uykusuna devam ederken gözlerimi bile kırpmadan onu izliyordum. Geçen o kadar zamandan sonra kokusu burnuma dolmuş sesi kulaklarımı bulmuştu. Özlem duyduğum teni tenime değmişti.

Kıpırdanmaya başlarken kaşları çatıldı. Mırıldanmaya başlarken başımı eğdim ne dediğini anlayabilmek için.

"Lou." fısıltısı kalbimi acıtırken saçlarını okşamaya başladım. Güzel saçları uzamıştı.

"L- Lou."

"Buradayım güzelim." narin kirpikleri titreşmeye başladı ve saniyeler sonra uğruna ölürüm dediğim yeşil zehirler okyanuslarımı kül etti.

Gözleri irileşirken hızla doğruldu.

"Küçüğüm." gözleri buğulanmaya başlarken yataktan kalktı. Başını sağa sola sallarken nefesleri sıkılaşmıştı.

"Sen gerçek değilsin. D- delirdim mi ben?"

"Gerçeğim. Seninleyim." ilk inci tanesi sol yanağına düştü. Kapıya doğru yürürken adımlarımı ona doğru attım.

"Meleğim." koridora çıkıp salona ilerledi. Ellerini saçlarına atıp hıçkırmaya başlarken çektiğim onca acıdan daha acı vericiydi bu görüntü.

"Sen kimsin? Kimsin!? Git! Defol! Louis yok. Gitti! Kimsin sen!? Git!" kelime tene değerdi. Kelime acıtırdı.

Kelime çok acıtırdı.

"Deliriyor muyum? Delirdim mi? Louis öldü. Sen kimsin? G- git!" gözlerim yanmaya başlarken bileklerini tuttum.

"K- küçüğüm." titrek sesimle gözlerini gözlerime dikti. Hıçkırarak ağlarken yavaşça yanaklarını kavradım. Gözyaşlarını sildim narin teninden. Ama sildikçe yeni yaşlar geldi önüme.

LOVE IN THE DARKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin