"Enkaz"

3K 255 301
                                    

İki Hafta Sonra

Harry

"Lydia, küçüğüm." bebeğimin saçlarına öpücük bırakıp yatağıma oturdum. Mavi gözleri etrafta dolanırken gülümsedim.

"Güzelim." mavileri yeşillerimle buluştu. Eğilip küçük burnuna dudaklarımı bastırdım. Burnunu kırıştırırken ellerini oynatmaya başladı.

Çok tatlıydı.

Saniyeler sonra ağlama sesiyle bebeğimi yatağa bırakıp ayaklandım. Diana ağlamaktan kızarmaya başlamıştı bile. Bebeğim çok fazla narindi.

"Geldim meleğim." kucağıma alıp şakağına burnumu yasladım. Kokusu ciğerlerime dolarken kalbim ferahladı.

"Mis kokulu bebeğim benim." ileri geri hareketlenirken yatak odasında bir yandan da sırtını okşuyordum fakat ağlaması hâlâ durmamıştı.

"Altın temiz. Karnın tok. Neden ağlıyorsun güzelim?" Lydia sakince yatakta yatarken yavaşça yatağa oturup etrafı kızarmış olan mavi gözlere baktım.

"Acıktın mı yoksa?" gömleğimin düğmelerini açarken alnına küçük bir öpücük bıraktım.

"Meleğim benim ağlama." gözlerim dolmaya başlarken küçük bedeni göğsüme doğru yaklaştırdım. Saniyeler sonra hızlı hızlı hareketlenen küçük dudaklarla kıkırdadım.

"Acıktın mı sen? Tanrım! Daha yeni doyurmuştum seni ben." çalan kapıyla duraksadım.

"Kimsiniz?"

"James."

"Müsait değilim."

"Konuşmamız gerekiyor."

"On dakika sonra." bebeğime baktım. Islak kirpikleri yanaklarına değerken huzurlu bir uykuya dalmıştı güzel kızım.

Gülümsedim.

Yavaşça yatağa kardeşinin yanına bıraktım. Gömleğimin düğmelerini ilikleyip kapının açılmasıyla kapıya döndüm.

"April ikizlere bakar mısın?"

"Bir yere mi gideceksin?"

"James ile konuşacağım." kaşlarını çattı.

"Bir şey mi oldu?"

"Bilmiyorum April."

"Ben bu küçük sincaplarla ilgilenirim."

"Teşekkür ederim." kapıyı açıp çıkarken boynumdaki kolyeyi çıkarıp yüzüğe dudaklarımı bastırdım.

"Seni seviyorum." diye fısıldayıp merdivenlere yöneldim. Karşıdan gelen James ile duraksadım. Gözleri dikkatle bakıyordu gözlerime.

"Şimdi konuşabiliriz." yavaşça başını salladı.

"Kış bahçesine geçelim."

"Bahçede konuşabiliriz. Oraya gitmeye gerek yok." ondan iki basamak yukarıda olmama rağmen benden çok uzundu. Konuşurken başımı kaldırıyordum. Gözleri bir yere takılı kalırken yüzüme düşen bukleme hamle yapmıştı ki hızla geri çekildim.

Bana dokunmasına asla izin vermezdim. Ben kolyemdeki yüzüğün sahibine aittim.

Sonsuza dek.

"Bahçeye gidelim." eli yavaşça inerken başını salladı. Yanından hızla geçip inmeye başlarken tekrar kolyeme dokundum. Dokundukça daha iyi hissediyor gibiydim.

*

"Benimle ne konuşmak istiyorsun?"

"Bay Tomlinson hakkında." kalbim acıyla atmaya başlarken ağlamamak için burnumu çektim.

LOVE IN THE DARKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin