"Soğuk Öfke"

6.3K 329 740
                                    

Louis

Sırtım yatak başlığına dayalı bir hâlde otururken kucağımdaki bedeni kendime biraz daha çektim.

Çırılçıplaktık.

Narin parmakları usulca dövmelerimde geziniyordu. Bense onu izliyordum. Parmaklarını bedenimde gezdirirken üzerimde o kadar tapılası duruyordu ki parmaklarım karıncalanıyordu.

Bukleleri yüzüne düştüğünde elini saçlarına atışı, uzun kıvrımlı kirpikleri ahenkle kımıldarken yanaklarına yayılan o kızıllık, pembe dudaklarını ısırışı, parlayan yeşilleri...

Bana olan şey neyse hiç hoşuma gitmiyordu. Buzlar şatom çevrelenmişti ve ben krallığımın hakkını veremeyecek bir duruma gelmeye başlamıştım. Buz Kral içimdeki kara kutuya gömülmeye başlıyordu. Düşüncelere dalmışken duyduğum yumuşak sesle irkildim.

"Lou?" Tanrı aşkına bana böyle seslenmemeliydi. Yüzünde oluşan o ifadeyle onu tekrar yatağa yatırma isteği oluşmuştu içimde. Bedenini altıma alıp bırakmamak istiyordum.

"Küçüğüm." başını kaldırıp kirpriklerinin altından bakmaya başladı. Yeşilleri parlıyordu ki lanet olası böyle bana bakarken küçük bir kedi gibiydi.

Benim güzel küçük kedim.

"Döndüğümüzde eşyalarımı toplayıp evime gideceğim." bu da nereden çıkmıştı şimdi?

"Evine gideceksin demek?"

"Domuz gibisin. Evime gidebilirim artık." belinden tutarken yerlerimizi değiştirdim. Yatakla buluşurken bedeni saçları dört bir yana savruldu.

Çok güzeldi.

Sikeyim! Bana neler oluyordu böyle?

"Bende buna izin vereceğim öyle mi?" yeşilleri parladı.

"İznini istemedim." benim küçük asi kedim. Parmaklarım kalçalarında gezinmeye başlarken derin bir nefes aldı.

"Bu karşı çıkışların beni çok sinirlendiriyor güzel meleğim." beyaz gül yanakları kızıla bürünürken gözlerini gözlerimden bir an bile ayırmadı.

"Sana boyun eğmeyeceğim. Asla." burnumu burnuna değdirip geri çekildim.

"Demek bana boyun eğmeyeceksin?"

"Eğmeyeceğim mafya." nazikçe saçlarını kavrarken başını kaldırdım.
"Kim olduğumu unutmaman güzel." yeşilleri hüzünle kaplanırken fısıldadı.

"Unutmuyorum." yeşillerindeki hüzün hoşuma gitmemişti.

"Buna rağmen?" kibar elleri yanaklarımı bulurken içimi titreten bir tonla konuştu.

"Buna rağmen."

Bu da neydi?

Louis William Tomlinson kendine gel.

"Artık mesleğime de başlayacağım."

"Benim küçük doktorum." çok sahipleniyordum. Çok çok sahipleniyordum. Kelimeler dudaklarımdan döküldükten sonra kendime kızıyordum ki boşuna bir kızıştı bu. Çünkü tekrar dökülmeye devam ediyordu.

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

Kendine gel.

Gözlerimi açtığımda mavilerim bir çift zümrüt yeşiliyle buluşurken sol tarafımda başlayıp tüm bedenime doğru bir titreme başladı. Kaşlarım çatılırken dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Bal gibiydi dudakları. Bedenim rahatlamaya başlarken parmaklarım omuzlarından kayıp uyluklarını buldu.

LOVE IN THE DARKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin