Hafta Sonu

33 13 1
                                    

Hafta sonu geldi çattı. Havalar iyice ısınmaya başlamıştı. Üstüne bir hırka alarak dışarı rahatlıkla çıkabilirsin. İlk bahar güzel yeni başlangıçlar demek. Akşam güzel olmalıydım. Rakı sofrası dostlarla olur. Sevdiğinle tokuşturup aşkı paylaşırsın. Dostunla gözyaşını....
Kübra'yı aradım. Ne giyinir pimim bilemedim. Onu çağırdım yurda... Bugün güzel bir gün olucaktı. Ve ben çok güzel olmalıydım.
Kübra gelene kadar duşa girdim. Tuvalette ki ihtiyaçlarımı giderdim. Kapının çalmasıyla hemen koşa koşa gidip kapıyı açtım. Kübra'yı kucakladım.
"Teşekkür ederim geldiğin için karar veremedim. Ne giyiceğimi bilemiyorum." Kaşlarımı çattım. Kübra gülümsedi.
"Merak etme hemen hallederiz ."  Hemen sarıldım. İyi ki var. Her sıkıştığımda yanımda oluyor. Çok seviyorum onu yeşil gözlü taş hatun.
"Kübra bak siyah pantolonla siyah bi tişört mü giysem"
"Saçmalama kızım! Cenazeye mi gidiyorsun? En azından altına renkli bir pantolon giy." Dudak büktüm. Ne yapim siyah rengi çok seviyorum. Bir çok kıyafetim siyah...
"Doğru söylüyorsun. O zaman altıma gri pantolon giysem olur mu?" Biraz düşündükten sonra başını salladı. Oh be en azından üstüme siyah tişört giyecektim. Canım arkadaşım nasıl imdadıma yetişti.
"Kübra saçımı örsene"
"Bak sadece sağ tarafı örelim. Diğerlerini salık bırak. Tarz dursun sana çok yakışır." Gülümsedim.
"Tamam o zaman hadi ör" 
"Emredersiniz hanım efendi!"  Kahkaha attım.
"Ya Kübra hemen alınma ne olur." Şebek şebek baktım. Dil çıkardım. Öpmeye başlayınca hemen itti. Kendileri hiç sevmezde öpülmeyi bende bunu bildiğim için hep onu öperim.
"Kızım öpmesene sevmediğimi biliyorsun." İyice kızgın bakmaya başladı. Bende kahkaha atmaya devam ettim. Neyse saçımı örmeye başladı. Gerçekten dediği gibi çok yakışmıştı. Makyajımı kendim yaptım. Kübra'dan daha iyi makyaj yapıyordum. Bu her ne kadar kabul etmese de ben daha iyiydim. Mor rujumu sürmemle bütün herşeyim hazırdı. Sadece Kerem'in arayıp gel demesi kaldı. Telefonda tam saate bakıcakken Kerem aradı. Bu adam beni her aradığında benim kalbim küt küt atmak zorunda mı?
"Efendim minnoşum"
"Kızım bana minnoş diyip durma. İtibarımı bitirdin yemin ederim. Hadi in geldim." Kıkırdadım.
"Tamam geliyorum hayatımın anlamı..." güldüğünü hissedebiliyordum.
Aşağıya indiğimde mağazanın arabasıyla gelmişti. Beni gördüğünde ağzı açık kaldı.
"Kızım bu ne süs beni delirtme eve gidiyoruz"
Kızgın gözlerle bana bakıyordu.
"Ya aşkım süslüyüm biliyorsun." Kıkırdadım. Yanağına kocaman öpücük bıraktım.
"Kızım öpmesene yanağım ruj oldu."
Gülmeden edemedim. Elimle ruj olan yeri sildim. Eve geldiğimizde Mine kapıyı açtı.
Bana sarıldı. Bu kızı gerçekten çok sevdim.
"Kız bu ne hal düğünemi gidiyorsun."  Gülümsedim. Dudağımı ısırdım. Acaba fazla mı abartı olmuştu. Mine normal ev halindeydi. Ben gerçekten baktığımda abartmıştım. Kerem'e güzel gözükmek istedim. Bokunu çıkardım.
"Ya ben her zaman böyleyim." Demekle yetindim. Aşağıya indiğimizde mezeler hazırdı. Sadece tavukların pişmesi kalmıştı. Mangalı Kerem'le Mehmet abi ilgileniyordu. Telefonuma mesaj geldi. Mesaj atan salak Kerem'in her zaman gittiği yerdeki garsondu. Ona hep Kerem'i sorardım. Yanında kız var mı saat kaçta geldi. Saat kaçta gitti. Kimler geldi yanına kızlarla bakışıyor muydu? Oda fırsattan istifade bana yürümekle meşguldü. Mesajı Kerem görmeden silmek istedim. Her zaman ki gibi geç kaldım.
"Pelin bu ne?"  Kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Şey hayatım. Önce bi sakin ol anlatıcam. Otur bi şuraya..." koltuğa oturmak yerine üstüme yürümeyi tercih etti.
"Evet dinliyorum Pelin!" O kadar çok bağırdı ki Mine ve Mehmet abi Şaşkınlıkla bize bakıyordu.
"Bak ben seninle konuşmadığım zamanlar senin ne yaptığını merak ediyordum. Her zaman gittiğin cafede çakışan garsona senin gelip gelmediğini işte yanında kız var mı diye soruyordum. Yani kötü birşey yok. Yanlış anlama lütfen." Anlatırken bir yandan da elini tutuyordum. Sakinleşmesi gerekiyor. Şuanda herkesi çiğ çiğ yiyebilir.
"Peki sana çok tatlısın mesajını hangi yüzle atabiliyor bu lavuk bu adamı bana dövdürtme Pelin beni zorlama. Gider onun belasını sikerim."
"Gerçekten bilmiyorum. İstersen diğer mesajlara bak sadece senin hakkında konuşuyorduk." Gözlerim doldu. Biraz daha bağırırsa ağlıcam.
"Bakıcam zaten bakalım ne konuşmuşsunuz." Biraz daha sakin konuştu. Sanırım mesajlara bak demem benim hatalı olmadığımın göstergesiydi. Bütün mesajları tek tek okudu.
Yanıma gelip bana sarıldı. Dinlemeden ne diye kızıyorsun mal. Sonra ağlayan ben oluyorum. Mine'lere de rezil oldum.
"Bak güzel gözlüm biz seninle konuşmasakta benim hakkımda birşey merak ediyorsan gel bana sor. Ben seni terslemem. Elin orospu çocuklarıyla muhattap olma. Bana da onları vurdurtma tamam mı?" Sonunda tamamen sakindi. Sarıldım hiç birşey demedim.
"Neyse gençler bu günü bok etmeyin. Tavuklar oldu artık mesaya geçelim." Biraz olsun Mine'nin konuşmasıyla konu dağıldı. Masada her şey vardı. Sadece kuş sütü eksik diyebilirim. Kadehleri kaldırıp tokuşturduk.
"Aşka içelim gençler" dedi Mehmet abi...
Aslında yaşına göre çocuk ruhluydu. Gerçi Mine'nin yanında kimse yaşlanmaz.
Kapı zili çaldı. Ben biraz tedirgin oldum. Sonuçta bu insanları çok iyi tanımıyordum. Gelen Kerem'in uzaktan olan bir akrabasıydı. Mehmet abiyle aynı yaşta olduğu için hep birlikte takılıyorlarmış. O evli boşanmamış. Zaten çok erken yaşta evlenmiş. Evlendiğinde 17 yaşındaymış. Köy yerinde erken yaşta evlenirler. Çok cana yakın biri ve espirili bütün gece bizi güldürüp durdu. Saat 11 e geldiğinde eşinin aramasıyla hemen apar topar kalktı.
"Hanım köylü bu bizim oğlan" dedi Mehmet abi. Hepimiz birden kahkaha attık. Alkol vücuduma iyice işlemişti. Başım dönmeye başladı. Uzun zamandır içmeyince haliyle çarptı. Kerem beni kucağına alıp yukarı çıkardı. Tuvalette ihtiyaçlarımı giderdikten sonra elimi yüzümü yıkadım. Midem bulanıyordu. Kerem kapıda bekliyordu.
"Aşkım ben seni çok seviyorum." Diyerek boynuna sarıldım. Sendeliyordum. Bu halime haliyle güldü.
"Sen sarhoş mu oldun güzelim."
"Saçmalama ben sarhoş olmam."
Ayağım kayınca yeri boyladım. Kerem beni kaldırmak isterken onuda kendime çektim. Nefeslerimiz birbirine çarpıyordu.
"Seni seviyorum. Seni seviyorum. Seni seviyorum."
"Tamam kız dur. Bende seni seviyorum." Kalkmaya çalışsamda kalkamıyordum.
"Hadi ben yatağı ayarlayım. Sen uyu" Dudak büktüm.
"Sen benimle yatmayacak mısın?" Ağlamaklıydı gözlerim.
"Kızım hemen ne gözlerini sulandırıyorsun. Bekle geliyorum. Mehmet abiye iyi geceler diyim. Adamlara ayıp oldu. Tuvalete diye çıktık. Uyumaya karar verdik bizi bekliyorlar. Konuşup hemen geliyorum."
Başımla onayladım. Beni yatağa bırakıp aşağı indi. Başım dönüyordu kusmak istiyorum ama kalkamıyorum.Kerem gelir gelmez tuvalete girdi. Midem çok kötüydü. Daha fazla dayanamayıp birazını halıya kustum. Duyduğum seslerle Kerem'de sarhoş oldu sanırım. Öğürme sesleri geliyordu. Yerdeki pislikleri peçeteyle biraz alıp yatağa geçtim. Kerem'de yanıma yattı. Ona maymun gibi sarılıp uyudum. Saat 6 gibi kendime geldim.
Kerem'de uyanmıştı.
"Kerem benim başım çok ağrıyor. Bir daha içmicem bu kadar"
"Benim de güzelim. Hala sarhoş gibiyim."
"Dilim damağım kurudu aşkım bana su versene"
"Hiç isteğinde bitmiyor." Öpüp gönlünü hoş ettim. Nazlandım şebeklikler yaptım. En sonunda kalkmak zorunda kaldı.Suyu içtikten sonra ayağa kalktım.
"Pelin sen halıya mı kustun?" Utanmıştım. Yüzüm büyük ihtimalle domates gibi olmuştur.
"Şey evet aşkım sen tuvaletten çıkmak bilmedin bende dayanamadım artık kustum. Ben tuvalete giricem benim yerime temizler misin?" Hemen tuvalete kaçtım. Acaba iğrenir mi? Seviyorsa iğrenmez. Ben ondan hiç bir şekilde iğrenmiyorum.İhtiyaçlarımı giderdikten sonra kapıyı açmamla şok oldum. Kerem eline bezi almış temizliyor. Gülümsedim. Benden iğrenmiyor. Bu adam beni gerçekten seviyor. Koşarak hemen boynuna atladım.
"Napıyorsun dursana deli" diyerek güldü.
"Ya benden iğrenmiyorsun. Sen beni gerçekten seviyorsun." Gülümsedim. Gözlerimin içi parladığına eminim.
"Ne sandın kızım tabiki seviyorum."
Dudağına kocaman bir öpücük kondurdum. Yatağa geçtiğimizde öpüşmeye başladık. Gece sarhoş olduğumuz için hiç birşey yapamamıştık. Haliyle bunu değerlendirmemiz gerekiyordu. Cilveleşirken ayak seslerini duyduk. Apar topar yorganın altına girip uyuyor numarası yapmak zorunda kaldık. Allah'tan yakalanmadık. Yoksa halimiz rezillikti. Mehmet abi işe gidiyordu. Kapıyı kapattıktan sonra kaldığımız yerden devam ettik. Nefes nefese ayrıldıktan sonra ben üstüne çıktım. Boynuna kafamı gömdüm. Böyle yatınca çok huzurlu oluyordum. Onun iki kollarının arası artık benim dünyamdı.
"Maymun yine tırmandın üstüme" kıkırdadım.
"Napim seviyorum. Böyle uyusam olur mu?"  Dudak büktüm. Bu halime dayanamıcağını biliyordum.
"Tamam yat bakalım." Gülümsedim. Kollarının arasında uykuya teslim oldum. Bir ara saçımla oynayıp konuştuğunu farkettim. Çaktırmadan onu dinlemeye başladım.
"Ah be kadın nerden çıktın karşıma... Kafamı karıştırıyorsun. Kimi sevdiğimi bilmiyorum. Ama senin yanındaki huzur ve mutluluğu kimsede tatmadım." Hiç birşey söylemedim. Hala uyuyor numarası yapıyordum. Uzun bir süre sessizlik olduğunu farkedince omunda artık uyuduğunu farkettim. Ben de uyumaya devam ettim. Telefonun çalmasıyla uyandım. Arayan my life...
Evet Pelin sana bu kadar rüya gibi mutluluk yeterli... Uyanma vakti. Hiç oralı olmadan yere attığımız kıyafetlerimi alıp giyindim. Bozulduğumu anladığı halde hiçbir tepki vermedi. Bende hiç  birşey söylemedim. Evden çıktığımızdan beri hiç konuşmadık. Yol boyunca susmayı tercih ettim. Konuşmamamıza rağmen elimi tutmaya devam ediyordu. Yurda geldiğimizde alnımdan öptü. Kendiside taksiye binip uzaklaştı.
Kerem bu kızdan ne zaman ayrılacaksın.
Ayrılmayacaksan da beni artık oyalama.
Kalbim yine kırık şekilde odaya geldim. Son ana kadar herşey mükemmeldi. Ama tabiki bir problem olmalıydı. Sonuçta bana mutluluk haram....
Başım hala dönüyordu. En iyisi uyumak.
Gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım.

Kalbi Kendinden SerseriWhere stories live. Discover now