Berk

15 2 0
                                    

Kerem 3 gündür kuşadasın da yüreğim param parça.... Her gün içiyorum. Sakın bir kadından ayyaş olur mu demeyin. Evet olur. Yüreğinden atması gereken bir adam varsa eğer sokakta da içer. Bi tepeye çıkıp küfürlerde yardırır. Günden güne eriyip biten benim siz nerden bileceksiniz. Of ben kiminle tartışıyorum ki kafayı yemek üzereyim. Mine her gün beni çağırıyor. Bugün gitmedim. Çünkü artık nasihatlardan sıkıldım. Sokakta yürüyüş yapmayı tercih ederim. En azından kendi içimde bu savaşa son verebilirim. Elimde bira şişesi gözümde akan yaşlar. Bizim buralarda tepeler meşhurdur. Bi yere çıktım. Tüm şehir ayaklar altında öyle ışıltılı öyle gösterişli ki altında boklu dere geçmese inanıcam. Her yudum da bu şehire küfür ettim.
"Allah belanı versin Amasya! Bokunda boğul inşallah! Benim gibi bir kadını üzdün ya sana da helal olsun Kerem.. Tam bir orospu çocuğumuşsun..." bağırmaktan sesim kısıldı.
Bira bittiğinde Kerem'le olan şarkı mı açtım. Gözlerimden yaş akmaya devam etti. Benim mutlu olmaya hakkım yok mu?
"Hayat neden bu kadar kötüsün. Senin benimle derdin ne!" Diye bağırdım.
"Hayat değil. İnsanlar kötü sadece..." irkildim. Bu da kim gecenin bu saatinde benim yanıma nasıl gelir. Korkuyla hemen kalktım.
"Korkmana gerek yok. Senin gecenin bu saatinde böyle ıssız bir yerde ne işin var. Merak etme sana birşey yapmayacağım sapık değilim. Ağladığını duyunca kötü birşey mi oldu diye geldim." Sadece suratına bakıyordum.
"Sanane bundan! Kötüysem kötüyüm. Beni rahat bırak." Arkamı döndüm gidiyordum. Bi el kolumu tuttu. İrkildim. Hemen geri çektim kendimi.
"Napıyorsun sen be! Bırak kolumu sapık." Şaşkınlıkla suratıma baktı. Bu hali gerçekten komikti.
"Saat gecenin 3 ü tek başınasın burası ıssız başına birşey gelmesin. Bu saatte pislikler ortaya çıkıyor. Anladık moralin bozuk . Bok yoluna gitme şimdi. Gideceğin yere kadar bırakayım." Omuz silktim.
"Senin sapık olmadığını nerden bilicem. Belki şimdi beni köşeye sıkıştırıp işini görmeye çalışacaksın." Elini kaldırdı. İrkildim.
"Bak beni sinirlendirme. Şimdi dayağımı yiceksin. Benim adamlığıma sakın laf etme. Ne halin varsa gör lan seninle mi uğraşıcam."
Dudak büktüm. Gerçekten de ıssız bir yerdi. Öyle bir niyeti olsa bulunduğum yerde zaten üstüme çullanırdı. Bu saatte tek başıma dönemem.
"Bekle bende geliyorum."Biraz yavaşladı. Koşa koşa yanına gittim.
"Bi-biraz yavaş yürüsene nefes nefese kaldım be!" Gözlerini devirdi.
"Bak hala bağırıyor. Közüm sen canına mı susadın." Sustum. Yorulduğumu hissettim. Ben bu kadar yolu tek başıma nasıl yürüdüm.
"Biraz dinlene bilir miyiz? Çok yoruldum."
"Buraya çıkmadan önce düşünecektin. Yürek mi yedin sen bu saatte ne işin varsa dışarda... Leş gibi de içki kokuyorsun. Üstüne mi döktün." İstemsizce güldüm.
"Biraz canım sıkkındı. Nefes almaya ihtiyacım vardı."
"Ne derdin vardı anlat bakalım."
"Boşver." Gözlerini devirdi.
"Bana naz yapma. Anlatmak istediğin her halinden belli. Aşk acısı mı seni bu hale getirdi." Dudağımı ısırdım.
"Nerden anladın."
"Senin geçtiğin bu yollardan bende geçtim. Az çok anlarım. Anlat bakalım asi kız derdin ne?"
"Şey biraz karışık benim durumum."
"Başka bir yerden o zaman." İç çektim. Aklıma geldikçe gözümden yaşlar süzülmeye başladı.
"Biri var. Çok sevdim ama beni aldattı. Şuan da da aldattığı kızım yanına gitti. Kısacası böyle iyi değilim."
"Aman kızım ne takıyorsun. İnan bana bunlar gelip geçiyor. Benim 7 yıllık sevgilim hayatımı verdiğim tüm ömrümü adadığım koz en yakın arkadaşımla aldattı. Ve şuan da evliler. Ama bak geçti. Zor olduğunu biliyorum. Sadece şunu söyleyeyim kimse için değmiyor. O yüzden akışına bırak." Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Gözleri Deniz mavisiydi. Kaslı uzun boylu biriydi. Baktığında çok tatlı bir çocuk kız hangi kafayla aldattı. Sürtük....
"Senin adına üzüldüm. Kötü bir dur.."
"Sözünü kestim kusura bakma. Bu klişe lafları geçelim olur mu ? Sana da şimdi benim gibi konuşan çok kişi olucak. Oluyordur da eminim buna  ben sadece senin yaşadığını yaşadım. Evreleri iyi biliyorum. O şimdi kızın yanına gitti. Ama sen burdasın geldiğinde sana geri dönmek isticek. Sende kabul edeceksin. Çünkü aptalsın ve aşıksın. Her söylediğine inanıcaksın. Sonra ne olucak biliyor musun? Seni daha çok kırıp parçalıcak. En sonunda sen git diceksin. O yerlere göklere sığdıramadığın sevdanı toprağa gömüceksin. O adamızda hayatından def edeceksin."
"Asla! Asla onu affetmem."güldü.
"Sakın asla deme. Asla yapmam dediğin şeyin baş rolünü oynarsın. Bünün farkına bile varmazsın."
Sustum. Belki haklı olabilirdi.
"Bu arada sen Amasyalı mısın?"
"Hayır. Allah korusun. Ben öğrenciyim." Güldüm.
"Hım. Ne okuyorsun."
"Makine mühendisliği yüksek lisans yapıyorum."
"Aaa! Benimle aynı bölümdesin gerçi ben daha 1. Sınıfım yolun balındayım." Güldü. Sonra birden kaşlarını çattı.
"Senin sınavların yok mu? Git ders çalış."
Dudak büktüm.
"Sınavlara girmiyorum. Şuan da bunu kaldıracak durumda değilim." Kaşlarını çattı.
"Aferin iyi bok yiyorsun. O adamı unutunca bu yaptıklarına pişman olucaksın."
"Nerden biliyorsun?"
"Senin geçtiğin yollardan geçtim ordan biliyorum ufaklık." Kaşlarımı kaldırdım.
"Ufaklık derken senin yaşın kaç?"
"26 yaşındayım. Sen?"
"Ben 22 yaşındayım."
"Hım. Büyümüşsün küçük gösteriyorsun. O yüzden öyle söyledim."Kaşlarımı çattım. Sensin küçük salak.
"Alla alla! Neyse nerelisin?"
"İstanbul'da yaşıyorum. Aslen Muğla."
"Hım. Bende İstanbul'da yaşıyorum. Aslen İzmirliyim." Bu kadarı da tesadüf olamazdı herhalde...
"Güzelliğinin nerden geldiği belli oldu." Yüzüm pancara döndü. Ateş ediyordu. Gülmeye başladı.
"Tamam tamam utanma. Sana kimse iltifat etmedi mi?" Omuz silktim.
"Daha yeni tanıştığım biri etmedi." Ukala herif.
Bu adam nasıl makine mühendisi ya... Bu bölüm için fazla yakışıklı. Of Pelin ne saçmalıyorsun. Kafamı salladım.
"Ne düşündün de kafanı salladın?" Kıkırdamaya başladı. Omuz silktim.
"Hiç birşey düşünmedim.Ne saçmalıyorsun."
"İyi öyle olsun bakalım. Artık gidelim mi? Nerde kalıyorsun sen?"
"Şey ben normalde yurtta kalıyorum da şimdi arkadaşa gidicem. Yurda giremem."
"Zaten bu halde girme. Alkol kokuyorsun. Üstüne mi döktün sen kızım."
"Uyuz musun? Evet üstüme döktüm. Ateş bastıda..."yüzüm birden kızardı. Benim ağzımdan biraz önce be çıkmıştı.
"Hadi hadi çok konuşma düş önüme seni eve bırakalım."
Yürüdükçe yol bitmiyordu. Yol boyunca çok konuşmadık. Birden adını hala öğrenmediğim geldi.
"Bu arada adını bilmiyorum. Adın ne?"
"Doğru isimsiz kaldık. O kadar hakaret ettin ki adımla hitap etmeyi düşünemedin normaldir."
"Uyuz!"
"Ben Berk asi kız. Senin adın ne?"
"Bende Pelin. Tanıştığıma memnun oldum."
"Bende küçük hanım."
Tekrar yoluma baktım. Evin önüne geldiğimizde suratına baktım. Deniz mavisi gözleriyle beni süzüyordu.Elimi uzattım. Birden sarıldı. Şaşkınlığımı yüzümden atamadım.
"Bak sen çok güzelsin. Bunun farkına var. Seni üzmelerine izin verme. Sarıldığım için özür dilerim. İçimden sadece sarılmak geldi." Hiç birşey demeden başımı salladım. Arkamı dönüp gidiyordum.
"Hey asi kız! Yanlış anlamazsan bana numaranı verebilir misin? Bu sefer gözyaşlarını silmek yerine seni güldürmek isterim." Duraksadım. Numaramı vermem doğru olur muydu? Gerçi zararsız biri gibi hem bana derslerde yardım da edebilir.
"Tamam olur yaz." Numaramı aldıktan sonra gitti. Bende hemen kapıyı çaldım. Mine beni görünce şaşkınlıkla suratıma baktı. Şuan da paçavra gibi durduğumun farkındayım.
"Nerdesin sen Pelin! Bu saatte nerden geliyorsun?" Gözlerimi devirdim.
"İçeri geçeyim istersen sonra soru yağmuruna tut beni."İçeri geçtim. Koltuğa attım kendimi. Ayaklarım yanıyordu. Deli gibi yürümüştüm.
"Dinliyorum!"
"Şimdi şöyle oldu. Yurtta daraldım. Dışarı çıktım. Birleri alıp bi tepeye gittim. Sonra bi çocuk geldi yanıma. Bağırışlarımı duyunca kötü birşey oldu diye korkmuş. İşte beni eve kadar bıraktı."güldü. İmalı imalı bana bakıyordu.
"Ne bakıyorsun öyle?"
"Çocuk yakışıklı mıydı?"kıkırdadı.
"Saçmalama Mine ne bileyim o gözle bakmadım. Sadece iyi biri beni buraya kadar getirdi. Aynı bölümdeymişiz biliyor musun?"
"Aaa ne güzel. Hadi hayırlısı olsun." Gülmeye devam ediyordu. Gözlerimi devirdim.
"Hem belki şu şerefsiz Kerem den vazgeçersin artık. Seni üzdüğü yeter."
"Ya Mine anlattığıma pişman ettirdin gerçekten..."
"Tamam tamam neyse hadi yat uyu saat kaç olmuş. Dua et o çocuk varmış. Seni orda sikmediklerine dua etmelisin." Omuz silktim. Birde numaramı verdiğimi bilse halay çekerdi. Güldüm. Gözlerimi kapattım. Düşünmeden edemiyorum. Acaba şuan da ne yapıyor? Kıza dokundu mu? Ona da seni seviyorum dedi mi? Kafamda deli gibi sorular vardı. Telefonun titremesiyle irkildim.Mesaj gelmiş.
"Ben Berk asi kız. Dilerim hayatın düzene girer. Seni üzen insanları hayatından çıkar. Senden ne kadar uzakta olursa o kadar iyi. O güzel gözlerinden daha fazla yaş akmasın. Bir dahaki görüşmede merakla gülüşlerini bekliyor olucam. İyi geceler."
Şaşkınlıkla mesaja baktım. Bir daha ki görüşme mi? Bu çocuk beni yanlış anlamış herhalde bir saha görüşeceğimi nerden çıkardı. Gözlerimi devirdim. Neyse cevap vermemek en iyisi. Konu uzar saten çok uykum var.
Hemen uyumak istiyorum.
Gözlerimi kapattım.
Derin bir nefes aldım.
Kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Kalbi Kendinden SerseriWhere stories live. Discover now