Gerçekler

18 8 3
                                    

Mine'nin beni aramasıyla uyandım. Telefonu açamadan kapandı. Uzun süre çalmış olmalıydı. Gözlerim yanıyordu. Kendime geldiğimde Mine'yi aradım.
"Efendim tatlım. Beni aramışsın ama duymadım."
"Evet seni aradım. Seninle konuşmam gerekiyor."
"Söyle balım birşey mi oldu?" Meraktan çatlıcaktım. Bu kız benimle ne konuşabilirdi.
"Bize gelme şansın var mı?" Kerem'siz hiç gitmedim. Tek başıma gitmem ne kadar doğru bilmiyorum. Mine'yi de kıramam şimdi.
"Tamam canım geliyorum." Benimle yüz yüze konuşacağı ne var. Üstüme hemen birşeyler giydim. Saçlarımı da topladım. Makyaj yapıcak hiç halim yoktu. Çantamı alıp çıktım. Yokuş yukarı çıkarken nefes nefese kaldım. Kapıyı çaldığım da Mine kapıyı açtı.
"Hoşgeldin yavrum"
"Ne oldu Mine acil bir şey mi ?"  Meraklı gözlerle ona bakıyordum.
"Kerem hakkında konuşmak istedim." İyice merak ettim benimle onun hakkında ne konuşabilirsin. Kerem benim hakkımda birşey mi söyledi. Yada sevişme seslerimizi duyup ne kadar yanlış olduğundan mı bahsedecekti. Dilerim son düşündüğüm olmaz. Çünkü ben kimsenin suratına bakamam.
"Pelin bak sen güzel ve akıllı bir kızsın. Bunlar buranın yerlileri sende biliyorsun." Yutkundu. Hala sessiz bir şekilde ona bakıyordum. Ağzındaki baklayı çıkart artık kızım. Kalp krizi geçirip ölücem yoksa.
"Kerem'in sevgilisi var. Sen bunu biliyor musun bilmiyorum. Normalde hayatta ikili ilişkilere karışmam ama senin ona aşkla baktığını görebiliyorum. Seni kandırmasına gönlüm razı olmadı. Mehmet'le de bu konuyu konuştum. Ona sormadan sana söylemem doğru değildi. Oda bana hak verdi. Kendi kuzeninin önünde tuttu. Bende onun izniyle sana herşeyi söylemeye karar verdim." Daha başka şeylerde mi vardı. Of ne oluyor burda...
Arkamdan ne konuşuluyor ne söyleniyor.
"Bak Pelin, Kerem'in sevgilisi var. Tüm aile o kızı biliyor. Annesi o kızı çok istiyormuş. Kerem bugün kabul etse közü istemeye giderler. Kerem şuan da polisliği kesin olmadığı için bir adım atmıyor. Ama kesinleştiği anda sana tekmeyi vurur. Gidip o kızı ister. Eğitimlerini tamamladığı anda da evlenir. Olan sana olur. Biliyorum çok seviyorsun. Bunu görebiliyorum.Mehmet abinde bunu gördüğü için seni uyarmamı istedi. Yoksa tek gecelik kızlardan olsan umrumuzda olmazdın. Ağlamayı bırak şimdi bana cevap ver. Sen bu çocuğu istiyor musun? İstemiyor musun?" Başımı kaldırdım. Bırakmam için konuşmayacak mıydı. Neden şimdi isteyip istemediğimi soruyor.
"Sevgilisi olduğunu biliyordum. Ama tüm ailenin o kızı bildiğini bilmiyordum. Ben onu çok seviyorum Mine. Yoksa onunla neden birlikte olayım. Benim kadınlık gururum yok mu ? O kızı ben düşünmüyorum mu sanıyorsun yanlış yaptığımı bende biliyorum Mine. Ama gönlüme söz geçiremiyorum." Hıçkırıklarım konuşmamı engelledi. Mine hemen yanıma oturdu bana sarıldı. Bana sarılınca saha çok ağladım. Kendimi sakinleştirmeye çalışsamda yapamıyordum. Onu başka bir kadınla olma düşüncesi beni çok üzüyordu.
"Tamam bak ağlamayı bırak. Kerem'in biraz burnunu sürtmen gerekiyor. Kıymetini anlamasını istiyorsan her çağırdığında gitme. Şuan da onun sevgilisi uzakta olduğu için boşlukta ve o boşluğu sebinle doldurmaya çalışıyor. Sana zarar verdiğinin bile farkında değil. Üzülmek yok! Bak beni bağırttırma sesim zaten yeterince gür. Tüm ev başımıza mı yıkılsın istiyorsun." Zoraki de olsa gülümsememi sağladı. Bu kız gerçekten çok iyi. Burda bana gerçek dost gibi... Bütün arkadaşlarım sadece yanlış yaptığımı benim gibi birine bu yaptığımın doğru olmadığı hakkında konuşup duruyorlardı. Benim sevmem onlar için abartı ve saçmalıktı. Sanki benim sevmeye hakkım yok.
"Teşekkür ederim. Bana herşeyi anlattığın için ama Kerem beni kandırmadı. Sevgilisi olduğunu biliyorum. Ben onu çok seviyorum kopmaya birçok kez çalıştım. Yapamadım. Onsuz nefes alamıyorum." Derin bir nefes aldım.
"Peki evlendiğinde ne yapıcaksın? Görüşmeye devam mı edeceksin?" Sorduğu soruyla afalladım. Böyle bir soru beklemiyordum. Gerçekten evlendiğinde ne yapabilirdim.
"Bilmiyorum Mine onu hiç düşünmedim. Umarım evlenmez."
"Polislik olursa kesin evlenir. Maddi gelir gelicek. Eğer olmazsa biraz daha ertelenir. Düğün demek para demek. Kerem'in ailesinde de o kadar para yok."
"O zaman inşallah polislik olmaz. Çünkü ben onsun olmayı düşünemiyorum. Şuan da buna hazır değilim." Yutkundum. Yine sesim titriyordu. Gözlerim doldu gözümden yaş akmaması için derin derin nefes aldım.
"İstersen bugün burda kal. Hem Mehmet abinde seni çok sevdi. O geldin onunla daha ayrıntılı konuşursun. Sonuçta onlar akraba birbirlerini çok iyi tanıyorlar."
Başımla onayladım. Tam düşüncelere dalmak isterken Mine dürttü.
"Bırak şimdi kara kara düşünmeyi kalkma yardım et. Yemek hazırlayalım." Gülümsedim.
Beraber patates kızarttık. Dünden kalan tavukları kızarttık. Yanına birde pilavla salata yaptık. Herşey enfes gözüküyordu. Akşam saat 8 e geliyordu. Kapı çaldı. Mine koşa koşa kapıyı açmaya gitti. Tüm sesler aşağıya geliyordu. Acaba bizim sevişme seslerimizi duymuşlar mıydı. Bu düşüncelerle birlikte yanaklarım kızarmıştı.
"Hoşgeldin kardeşim."
"Sen hoşgeldin abi ben sabahtan beri burdayım."gülümsedim.
"İyi yapmışsın Mine'ye de arkadaşlık etmiş olursun. Oda ben yokken çok sıkılıyor. Birbirinize göz kulak olun."
"Neyse hadi yemek yiyelim. Ben sofrayı kurayım." Diyerek Mine yukarı çıktı.
"Bende yardım edeyim." Arkasından çıktım. Hazırladığım yemekleri masaya koyduk.
Baya açıkmış olmalıyız ki kafamızı kaldırıp tek kelime etmeden yemekleri yedik. Üstüne sigara yaktık. Yemeğin üstüne içilen sigaranın keyfi bir başka oluyor. Telefonumun çalmasıyla hemen aşağıya indim.
"E..Efendim Kerem" nefes nefeseydim.
"Nerdesin sen!" Sesi çok sert geliyordu. Sanki beni bir erkekle gördü.
"Şey Mine yemeğe davet etti. Bende onlara yemek yemeye geldim." 
"Tamam. Seni almaya geliyorum." Şimdi ben ona yatılı kalıcam desem bu adam beni öldürür. Hiç sesimi çıkarmadan tamam demek zorunda kaldım.Merdivenleri koşa koşa çıktım. Yine nefes nefese kalmıştım. Merdivenli ev güzelde bunları inip çıkarken ölüm...
"Kerem beni almaya geliyormuş."
"E sen bugün burda kalıcaktın. Neden gidiyorsun." Üzgün şekilde bana bakıyordu. Ayıp olduğunun farkındayım. Ama Kerem çok inat birisidir kendi istediği olmazsa köpürür. Bugün kavga etmek istemiyorum.
"Evet ama Kerem şimdi kızar laf eder. Başka zaman onunla birlikte kalırım. Teşekkür ederim herşey için  kesenize bereket"
"Ne demek kardeşim. Kerem gelsin bi çay içeriz hep beraber daha saat erken sonra seni eve bıraksın." Diyerek koltuğu gösterdi Mehmet abi. Kapının çalmasıyla koşarak gittim kapıyı açmaya... Gelen Kerem hemen boynuna sarıldım.
"Hadi gidelim!" Sesi hala çok sertti. Bana neden bu kadar kızmıştı ki anlamadım. Sonuçta kuzeninin evi beni tanıştırmaya getiren kendisiydi. Aşağıdan gelen sesle oraya yöneldik.
"Kerem abicim gelsene içeri bi çay içeriz. Sonra gidersin."  Başımla içeriye geç dedim. Oda kıramayıp içeriye geçti. Yine sohbet muhabbet derken saatin geçtiğinin farkında bile değildik.
"Kerem geç kaldım. Beni hemen yurda bırakır mısın?" Başıyla hemen kalk işareti yaptı. Koşarak gidiyordum. Daha 5 dakika vardı ama güvenlikçi biraz problemliydi. Kerem'e sarıldıktan sonra imza atmaya gittim.
"Peşin nerdesin!" Kız benden küçük bana artistlik yapıyor.
"Burdayım. Yurda girişe daha 5 dakika var!"
"Ben sizi beklemek zorunda mıyım? Daha etken gelsenize?"
Bu kız yurtta temizlik yapan ablanın kızıydı. O abla çok iyi bir insan olmasına rağmen bu cadaloz  nasıl olmuş anlamadım. Herkesi kıskanırdı. En çokta beni giyim tarzım bakımım hep ilgisini çeker. Kıyafetlerimi nerden aldığımı sorardı. Kendiside 1.50 boyunda turşu bidonu gibi kız...
"Merve benimle düzgün konuş. Ne zaman geleceğimi sana soracak değilim. Zamanında geldim. Bana laf edip durma istersen..." şimdi saçını bi yolucam görücek. Bütün gerizekalılar beni buluyor.
"Konuşmazsam ne ol.." sözünü bitirmesine izin vermeden saçını elime doladım. Saçını başını yoldum. Kızlar ayırmaya çalışıyordu ama yinede bırakmadım. O kadar sinirliydim ki öldürebilirdim. Yurdun sahibi gelip yakamdan tuttuğu gibi beni diğer tarafa savurdu.
"Pelin hemen odama geliyorsun." Başımla onayladım. Odaya geldiğimizde koştuğu gösterdi. Oraya oturdum. Konuşmasını bekledim. Kim bilir ne söyliyecekti.
"Pelin bu yurdun bir kuralı bar. Ve sen en büyük kuralı çiğnedin. Yurttan çıkartmak zorundayım seni..."
"Ben burdan çıkamam. Parasını peşin verdim. Dönem ortasında nerden yer bulurum."
"Kavga etmeden düşünücektin bunu eşyalarını hazırla git."
"Bana bir süre vermeniz gerekiyor. Başka bir yer bulana kadar."
Başıyla onayladı. Odaya çıkar çıkmaz Kerem'i aradım.
"Kerem beni yurttan atıyorlar."
"Ne bok yedin yine!" telefonda bana bağırıyordu. Bu adamda fırsat buldukça bana bağırıyor.
"Güvenlikçiyi dövdüm. Bana yurt bulmamız gerekiyor."
"Aferin sana! Kızım bi dur yerinde başıma bela mısın?"  Bağırması bitene kadar bekledim. 5 dakikanın sonunda sakinleşti. Bu adam sinir hastası.
"Sakinleştin mi?" Dememle yine bağırmaya başladı.
"Tamam Kerem! Bağırıp durma şimdi ne yapıcaz onu söyle..."
"Sana yurt bakacağız  ne yapacağız başka..."
Telefonu kapattıktan sonra kuzular odaya doluştu. Olanları anlattım.  Keşke hiç yurda gelmeseydim. O zaman kavga etmezdim. Çok yorgundum. Artık uyusam iyi olucak yatağa geçtim. Gözlerimi kapatmamla uykuya dalmam bir oldu...

Kalbi Kendinden SerseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin