2-Basın Açıklaması

6.8K 417 163
                                    

Seol Min yeni güne gözlerini gülümseyerek açtı. Yatakta hafifçe doğrularak elini karnına koydu. "Günaydın bebeğim..."

Kısık gözlerini duvarda bulunan saate yöneltti. Saatin akrebi 11'i gösterirken yelkovanı 1 ile 2 arasında duruyordu. Her zamankine göre geç uyanmıştı ve telefonu bu saate kadar çalmadığına göre de kendisine pek de ihtiyaç duyulmuyordu.

İyice gerindikten sonra yataktan kalkıp odasının perdelerini kenara çekip güneş ışınlarının vücunda dolaşmasına izin verdi. Ardından pencereyi de açıp temiz havanın odayı doldurmasını sağlayarak mutfağa yöneldi.

Dün gece hayatının dönüm noktasıydı Seol Min'in. Şimdiye kadar hayatta kalmaya çalışmıştı. Babası zannettiği adamın tacizlerine uğrarken de, annesi zannettiği kadının soğuk bir kış günü ellerini bıraktığı 5 yaşındaki o kızken de, reşit olur olmaz yetimhanenin kapısına konulduğu o günde de aklında tek bir düşünce vardı. Yaşamak... Nefes alabilmek... Şansı yaver gitmiş, başarılı bir iş kadını olmuştu. Ancak bugünden itibaren çocuğu için gururlu ve onurlu bir şekilde yaşamak için çabalayacaktı. Karnında biçare tutunmaya çalışan o bebeği korumak için yaşayacaktı. Kendisine yakıştırılacak iğrenç ithamların çocuğunu etkilememesi için onurlu bir şekilde yaşayacaktı.

Derin bir nefes alıp buzdolabının kapağını araladı. Dolapta bulunan taze sebzeleri çıkardı. Pilav pişirme makinesini çalıştırıp pilavının olmasını beklerken kabak, havuç ve soğanı ayçiçek yağında kavurarak kenara aldı. Ardından ıspanakları haşlamaya başlayan Seol Min bir yandan da midye çorbasını yapmaya başladı. Ispanakları ve diğer sebzeleri soslarla karıştırıp çoktan haşlanan pilavın üzerine döktükten sonra yumurtayı da üzerine koyarak bibimbapını hazır etti. Hazırladığı midye çorbasından bir kase alarak o kaseyi de masaya koyan Seol Min son olarak geçen gün sekreterinin kendisine verdiği kimçiyi de masaya koyduktan sonra masaya oturdu. "Acıktın mı bebeğim?" Yemeğini yemeye başlayan Seol Min duraksadı. "Sana bir cenin ismi koymalıyım. Gijeog nasıl? Benim için bir mucize olduğun için... Gijeog-ah! Bol bol ye!"

Yemeğini yedikten sonra yatak odasına geri dönen Seol Min bir kutu çıkartıp tüm topuklu ayakkabılarını ve dar kıyafetlerini bir kutuya doldurdu. Ardından mutfağa dönen Seol Min buzdolabındaki hazır yiyecekleri, içkileri ve abur cuburları başka bir kutuya koydu.

Kutuları taşıması için apartman görevlisini çağırdıktan sonra sekreterini arayıp kendisi için bir basın toplantısı ayarlamasını istedi.

Rahat edeceği gündelik kıyafetler giydikten sonra spor ayakkabılarını ayağına geçirdi. Makyaj yapmadan evden çıktıktan sonra basın toplantısının yapılacağı yere doğru gitti.

Alan çoktan gazetecilerle dolmuştu. Alana Seol Min'in girmesiyle deklanşörlere hızla basılmış, Seol Min kendisi için belirtilen yerine geçmeden sorular sorulmaya başlanmıştı.

Seol Min yerine oturduktan sonra gülümsemesini suratına yapıştırarak konuşmaya başladı. "Sorularınızı alabilirim."

"Birkaç gün önceki ortaya atılan hamilelik iddiaları doğru mu?"

Seol Min kafasını onaylayıcı şekilde aşağı yukarı salladı. "Evet, 7. haftasını doldurmak üzere."

"Bebeğin babası kim?"

"Ne zaman evleneceksiniz?"

"Nasıl tanıştınız?"

Seol Min elini havaya kaldırarak soruları durdurdu. "Babasıyla konuştukta sonra kendisinin babalığa hazır olmadığına karar verdik. Bu nedenle babasının ismini söylemem gereksiz."

I CONTRACT(ED) Where stories live. Discover now