5-Min Yoongi İyi Bir Baba Adayı!

5K 343 80
                                    

Neredeyse üç gün geçmişti..Yoongi'nin elinde BTS'i kurtaracak bir sözleşme vardı ama kullanamıyordu. Yoongi'nin BTS'den ayrılması ile ilgili protestolar devam ediyordu. Aynı hızla BTS'in ajandasındaki programlar da tek tek eksiliyordu.

BTS üyeleri provalarının saatini azaltmış, kendilerine zaman ayırıyorlardı.

"Bibimbap yemek istiyorum." Jin karnını ovuşturarak odaya girdiğinde Yoongi hala telefonuna Seol Min'den bir mesaj gelmesini bekliyordu. Seol Min önce hastanede sonra da şirkette beraber oldukları görüntülendikleri için biraz ara verip sonrasında görüşmelerinin daha fazla dikkat çekeceğini söylemişti.

"Bence acılı tavuk kanatları yemeye gidelim yanına da bir kutu bira." Jungkook iştahla karnını ovuşturduğunda herkes öğle yemeğiyle alakalı fikrini söylemeye başlamıştı.

Yoongi hariç... O Seol Min'in sonunda attığı mesaja yoğunlaşmıştı.

'Saat 12:30'da ilk beraber yemek yediğimiz yerde.'

Yoongi elbetteki o yeri çok iyi hatırlıyordu. Birbirlerini iyice tanıdıkları o lokantada iyice içmişler ve birbirlerinin kişiliklerinin ardından vücutlarını tanımaya başlamışlardı.

Yoongi, Seol Min'in neden orayı seçtiğini de çok iyi biliyordu. O lokanta sessiz sakin bir lokantaydı. Birden el ele Seul meydanlarında dolaşsalar fazla dikkat çeker ve yapmacıklıkla suçlanırlardı. Bu yüzden tenha bir yer seçmişti ki gizlemeye çalıştıkları düşünülsündü, gazeteciler zaten onları takip edeceklerdi.

"Beni es geçin!" diyerek ayağa kalktı Yoongi. "Seol Min ile buluşmam gerek."

Jin, elini Yoongi'nin omzuna koyarak onu durdurdu. "Kıza yüklenme, o hamile. Hem de senin bebeğine."

Yoongi alay dolu gülümsemesini sundu Jin'e. "Hatırlattığın iyi oldu. Ben de kaç gündür neden gruptan gitmem için protesto yapıyorlar diyordum." Hafifçe Jin'in elini omzundan itti Yoongi. "Akşam gelmeyebilirim."

×××

"Bol yağlı sığır eti istiyorum, bir de yanına soju." Yoongi, Seol Min'e döndü. "Ben de sığır eti istiyorum ama yağsız olsun lütfen."

Yoongi hayretle gözlerini açtı. "Beni yağlı sığır etine sen alıştırmışken şimdi yağsız mı istiyorsun?"

"Doktor beslenmeme dikkat etmemi söyledi." Seol Min ortaya konulan aperatiflerden yemeye başlamışken kısaca cevapladı Yoongi'yi. "Artık tek kişi değilim."

Yoongi sinir dolu bir kahkaha attı. "Bugün neden herkes baba olacağımı hatırlatmaya çalışıyor?"

"Baba olacağın için?" Seol Min sevimlice gülümsediğinde garson da siparişleri getirmişti. Yoongi hızla yemeklere yumulduğunda Seol Min de kendi tabağını yemeye başladı. Gerçekten de bu etin tadı yağsız olmuyor diye düşündü. Şu an et yerine lapa yiyormuş gibiydi ama kendisine dikkat etmeliydi. Ondan çocukken alınan anne olma hakkı, şimdi bir mucizeyle tekrar eline  geçmişken tekrar kaybedemezdi. 

"Özür dilerim."

Seol Min bakışlarını yemekten kaldırıp Yoongi'ye dikti. "Neden özür diliyorsun?"

"Çünkü... Diyecek başka bir şey bulamıyorum. Tanıyorsun beni, konuşmayı sevmem. Hep notalara dökerim derdimi. Ama bu sefer notalar da yardım etmiyor bana. Ne hissettiğimi, ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Şu an benden nefret etmelerinin sebebi o bebek değil, benim davranışım, bunu biliyorum. Yine de ondan nefret etmekten alıkoyamıyorum kendimi. Bunun sebebi plansız olması." Yoongi sözlerinin devamını söylemek için duraksayıp Seol Min'i inceledi. "Bundan sonra söyleyeceğim sözler biraz ağır olacak ama sana karşı, o bebeğe karşı, en azından birilerine karşı dürüst olmak istiyorum. Çocukları sevmem açıkçası, güzel bir çocukluk geçirmediğim içindir belki de. Çocukların o aptal mutluluğundan nefret ederim. Ama bu değil ki baba olmak istemiyorum. Bir kadına aşık olup ondan çocuğum olsun istiyorum. Seninle birlikte olmayı sevsem de sana aşık değilim, aynı senin de bana aşık olmadığın gibi. Ve şu an önceliklerimde baba olmak yok. Baba olacak sorumluluk bilincine sahip değilim. Sorumlu olduğum 6 arkadaşım varken küçük bir çocuk bana o kadar ağır geliyor ki... Ama mutluyum, bebeğin annesi senin kadar bilinçli birisi olduğu için. Benim bakabileceğimden kat kat daha iyi bakabileceğin için endişe duymuyorum en azından. Bilmiyorum, belki de baba olma şansım az olsaydı senin kadar içtenlikle isterdim. Senin anne olma şansın bir daha olmadığı için istiyorsun ama ben... Ben senin bebek tutmaz denilen rahmine bile bebek atabilmiş bir insanı-"

Yoongi'nin sözlerini Seol Min'in şen kahkahası kesti. "Bunları bana açıklamana gerek yok Yoongi. Sen konuşmasan bile seni anlayabildiğim için beraberdik kaç yıl boyunca. Eğer vicdanın rahatlayacaksa konuşmana devam et ama zaten bunları biliyorum."

Yoongi, Seol Min'in güven verici gülümsemesine karşılık ağız dolusu gülümsedi. "Ona babalık yapmayacağımı bile bile beni ve arkadaşlarımı kurtarmak için benimle böyle bir oyuna başladığın için teşekkür ederim ve o bebeği büyütürken lütfen ona benim kötü birisi olmadığımı söyle, eğer onun yanında olsaydım her şeyin daha da kötü olacağını."

Seol Min gülümsedi. "Emin ol Yoongi, o senden nefret etmeyecek."

Yoongi'de genişçe gülümsedikten sonra chopsticklerinin arasındaki yağlı eti Seol Min'in tabağına bıraktı. "Bir taneden bir şey olmaz. Çocuğunda leke çıksın istemezsin."

Seol Min, Yoongi'nin uzattığı eti yerken mırıldandı. "Çocuğumuzda, çocuğumuzda leke çıksın istemem."

°°°

"Hakkındaki kötü yorumlar biraz azaldı gibi." Seol Min sütü bardağa dökerken bir yandan da telefonda Yoongi ile konuşuyordu. "Evet." dedi Yoongi uykulu sesiyle. "Haber başlığını gördün mü? 'Min Yoongi İyi Bir Baba Adayı!' Seninle birbirimize gülümsediğimiz fotoğrafları koymuşlar kanıt olarak da. İnsanlar sadece gördüğüne inanacak kadar aptal cidden."

Seol Min sütü ağzına götürmeden önce merakla sordu. "Bir dahakine nerede buluşalım?"

Yoongi, Seol Min'in görmeyeceğini bile bile gülümsedi. "Ne zamandır tek gittiğin o doğum öncesi kursuna."

I CONTRACT(ED) Where stories live. Discover now