10-İsim

4.4K 267 93
                                    

Yoongi, Seol Min'in hiçbir zaman yanından ayırmadığı defterin içinde bulduğu mektubu defalarca okudu.

Noktalama işaretlerini bile ezberleyecek kadar... Tekrar tekrar okudu.

O defterdeki her sayfayı okudu. Seol Min'in kızına yazdığı bir söze takıldı. 'Benimle konuşmak istiyorsan güzel kızım, gökyüzüne bak. Seni her zaman izliyor olacağım.'

Göz pınarlarında göz yaşları asılı kalmıştı ama gözlerinde nefret vardı artık. Nefret dolu, ıslak gözlerini gökyüzüne çevirdi. "Sana güvenmiştim Seol Min. Her şeyi benim için yaptığını düşünmüştüm. Senin için üzülmüş, kendimi suçlamıştım. Ama... Tek planın çocuğunu bana bırakıp gitmek miydi? Hamile olduğunu öğrendiğimde 'Sen ölsen bile ona bakmayacağım.' dediğim için mi yaptın bunu? Bu kadar değer verdiğin kızını... Onu istemeyen bana nasıl bırakırsın? Üzgünüm Seol Min. Bana güvenmekte hata ettin. Ona verebileceğim tek şey para olabilir, sevgim değil. Altına imzanı attığın o sözleşmede yazdığım gibi..."

Telefonu titremeyi sürdürürken defteri çantanın içine geri attı. Arkasındaki duvara yaslanıp derin bir nefes aldı.

Sorun Seol Min'in öleceğini bile bile bebeğini doğurması değildi, sorun Seol Min'in bunu Yoongi'ye söylememesiydi. Eğer söylemiş olsaydı Yoongi tüm gücüyle koruyacaktı o kızı, tüm gücüyle sarılacak, ona her gece annesini anlatacaktı. Her gece bir prensese değil, annesine hayran kalacaktı minik kızı. Ama Yoongi şu an kendini aptal gibi hissediyordu. 'İki dakika bebeğimi tutar mısınız?' deyip bebeğini bırakıp kaçan kadınlar gibiydi Seol Min. Yıllar sonra birisine güvenebilmişti Yoongi ama yine kandırılmıştı.

"Yoongi..." Jin rahatça bir nefes verdi.

"Nereden buldun burayı?" Yoongi donuk bir suratla baktı Jin'e.

"Annenin babanı kontrol edebilmek için seni bıraktığı yetimhane değil mi burası? Annen seni sonradan almış olsa bile ölü ruhunun hep burada kaldığını söylemiştin. Hatta... Seol Min ile de burada tanışmıştın."

"Ruhum tekrar tekrar öldüğünde hep burada yaşam buluyordu çaresiz ruhum... Ufak bir yaşam kırıntısına sığınıyordu..." Yoongi derin bir nefes aldı. "Tam da bu duvarın dibinde çökmüş ağlarken gelmişti annem geri. Bu yüzden buraya çöküp deli gibi ağladıktan sonra tekrar ayağa kalkabiliyordum. Ama bu sefer... Bu sefer rahatça kalkabileceğimi sanmıyorum. Bu sefer... Bu sefer yaşam umuduyla değil, nefretle doldu tüm içim."

Jin hafifçe gülümsedi. "Bir boşanma hakimi birbirlerinden deli gibi nefret eden bir çifti bir türlü boşamıyormuş. Sebebi sorulduğunda da 'Duygular değişkendir.' demiş. 'Nefret de olsa bir ilişki var aralarında. Aşklarının nefrete dönüştüğü gibi, nefretleri de aşka dönüşebilir. Ama nefretleri de kaybederlerse, birbirlerine hissizleşirlerse evli kalmaları için bir nedenleri olmaz.' Jin, Yoongi'nin sırtını sıvazladı. "En azından nefrete sahipsin Yoongi. Hala tutunuyorsun bu hayata."

"Suya bile kötü söz söylediğinde kötüleşirken bir bebeğe karşı nefretimi kusacağım tüm hayatım boyunca. Peki o, o da tutunabilecek mi bu hayata?" Yoongi, yanında oturan Jin'e döndü merakla.

Jin yerden kalkıp, yerde oturmakta olan Yoongi'ye elini uzattı. "Duygular değişkendir, Yoongi."

°°°

Yoongi eve Jin ile beraber girdiğinde tüm üyeler uyuyordu. Odasına doğru yürüdü. Artık Seol Min'in evinde durmasına gerek yoktu. Odasının kapısını açmasıyla korku dolu bir çığlık attı. Yatağının üzerinde yanında bir yaşında oğlan çocuğuyla yatan bu kadın da kimdi?

Kadınla beraber diğer üyeler de uyanmıştı. Kadın uyanan oğlunu ve Yoongi'nin nereden çıktığını bilmediği beşikte uyuyan kız bebeği tekrar uyutmak için ayağa kalktığında üyeler de Yoongi'yi salona çekti. Bir süre sonra kadın da salona geldi.

"Bu kadın kim ve odamda ne halt yiyor?"

Yoongi'nin tıslaması üzerine kadın kendini tanıttı. "Lee Bong Cha. Kızınızın süt annesi ve bakıcısıyım. Yatılı olduğum için oğlum Eun Hwa da benimle beraber olacak."

Bong Cha eğilerek selam verdiğinde Yoongi'nin içine rahatlama düşmüştü. Bakıcı işleriyle uğraşmak zorunda kalmadığı için mutlu olmuştu.

"2. kattaki oda duruyorsa ben orada yatarım." Yoongi ayağa kalktığında Bong Cha Yoongi'nin önünü kesti. "Vakti değil biliyorum ama... Siz yarın cenaze ile uğraşırken ben de kızınızın nüfus işlerini halledeyim diyorum. Kızınızın ismi... Ne olsun?"

Yoongi önünü kesme cesaretini gösteren kıza sinirle baktı. "Beni ilgilendirmez, ne istiyorsan onu koy."

"Seol Min olsun mu? Annesinin ismiyle yaşar." Yoongi, Jimin'in fikri karşısında suratını buruşturdu.

"Min Seol Min saçma olur, bence hem Seol Min'in isminden bir parça olsun hem de Yoongi hyungun." Jungkook biraz düşündü. "Min Seol Gi nasıl?"

"Midemi bulandırmayacak bir isim olsun!" Yoongi buruşturduğu suratıyla odadakilere baktı. "O zaman sen bir isim bul." Namjoon arkasına yaslanıp söz hakkını Yoongi'ye tanıdı. Yoongi düşünmeden "Erva." dedi.

"Hyung... Seol Gi'nin bir anlamı vardı en azından." Taehyung suratını buruşturdu.

"Soy ismimle birleştiğinde Minerva oluyor. Minerva, Zeus'un yuttuğu hamile karısına rağmen inatla Zeus'un başının üzerinden çıkan Athena'nın diğer adı."

Yoongi odadakilere birer birer baktı. "Athena'nın annesinin yutulmasına aldırmadan doğması gibi aynen bu şekilde doğdu bu bebek de. İnatla..." Yoongi odasına giderken Hoseok kimsenin duyamayacağı şekilde mırıldandı. "Ve Athena, Zeus'un en sevdiği çocuğuydu..."

°°°
Bong Cha ve Min Erva

°°°Bong Cha ve Min Erva

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
I CONTRACT(ED) Where stories live. Discover now