18. Benim Kızım!

5.4K 359 130
                                    

Yoongi, o gök gürültülü geceden sonra Erva ile arasındaki mesafeyi iyice açmıştı.

O gece, tek bir an duygularına yenik düşmüştü. Tek bir an delicesine kalbini dinlemek istemişti. O an doyasıya sevmişti Erva'yı.

Fırtına dindiğinde ise içindeki fırtınayı yansıtmıştı dışarı.

Soğuk Min Yoongi, soğuk fırtınanın ardından ortaya çıkmıştı. Artık, gözlerini bile buluşturmuyordu Erva ile.

Korkuyordu, hem de deli gibi. Tüm benliğiyle birisini sevmekten korkuyordu. Çünkü güvenemiyordu sevgi denen duyguya, değişebiliyordu.

Kendisine itiraf etmekte zorlansa da Erva gibi masum bir çocuğun babası olmayı hak etmediğini düşünüyordu. Onun gibi kalpsiz bir adamın o küçük çocuğu sevmeye hakkı olmadığını düşünüyordu.

Seol Min'i severken bile söyleyememişti, elinden kayıp yitirmişti. Belki daha güzel günler geçireceklerdi beraber. Mesela muayenelere beraber giderlerdi, ultrason fotoğrafına beraber bakarlardı. O defteri, Seol Min'in tek başına yazdığı o defteri beraber yazarlardı.

Sevgiyi dile dökmek zordu Yoongi için... Erva'yı da Seol Min gibi gözlerini kapatarak sevgisini bekleyen bir acize dönüştürmek istemiyordu.

Yoongi kendine güvenemiyordu, tüm benliğiyle sevebilecek miydi? Hala yok muydu sanki içinde nefret duygusu? Ya bir gün nefret daha ağır basarsa tekrardan? O zaman sevgisiyle umutlandırdığı o küçük kalbe yazık olmaz mıydı?

Yoongi korumaya çalışıyordu kızını. Hem de kendisinden. Çünkü biliyordu ki en büyük zararı kendisi verecekti.

O gözlerdeki hayal kırıklığının sebebi olacaktı. O gözler Seol Min gibi hayal kırıklığıyla bakacaktı ona.

"Hyung, biz çıkıyoruz!"

Jungkook'un sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı Yoongi. "Ben gelmeyeceğim." diye yineledi düşüncelerini. Geçen gün ayağını burkmuştu, şu an daha iyi hissetse de yorganın altında uyuklamak istiyordu. Üyeler ısrarcı davranmadan evden çıktığında Yoongi yorganına iyice sarıldı.

Uyuyabilmek için yatakta sürekli hareket etti, ancak uyku ona uğramıyordu. O da kaç zamandır istediği şeyi yapmaya karar verdi. Ayağa kalkıp adeta kendini sürükleyerek salona geçti. Evde tek kalan kişi olduğundan etrafını gözetmeden fotoğraf albümünü aldı.

Erva'nın tüm fotoğraflarını teker teker inceledi. Hiç birinde yoktu. Erva'nın tüm üyeler ile, Bong Cha ile hatta Eun Hwa ile fotoğrafları vardı ama Yoongi ile yoktu. Kendine okkalı bir küfür savurdu. "Kendi kızına bile sahip çıkamıyorsun Min Yoongi." Yoongi gözünden akan yaşı sildi elinin tersiyle. "Hala kendi kızına sarılmaya güvenin yok, hala korkuyorsun, hala nefret hissediyorsun!"

Telefonunun zil sesiyle elindeki fotoğraf albümünü sehpaya bırakıp telefonunu aldı. "Yoongi!" Yoongi, Bong Cha'nın endişeli sesiyle ayağa kalktı istemsizce. "Erva... Erva yok, kayboldu."

Yoongi o an ne yaptığını algılayamadı bile. Telefonu rastgele koltuğa atıp üzerine bir şey almadan pijamalarıyla sokağa fırlamıştı. Nerede olduklarını sormak aklına bile gelmemişti, telefon içeride kalmıştı ve anahtarı almamıştı bile ama sakin kalmaya çalıştığında sabahleyin Bong Cha'nın en yakındaki AVM'ye gideceğini söylediğini hatırlamıştı. Ayağındaki ev terliklerine aldırmadan, hala sızlayan ayağına aldırmadan koşmaya başladı.

AVM'den içeriye girdiğinde etrafı iyice kalabalıklaşmıştı. Hareket etmesi bile zor hale gelmişti. İnsanlar ellerindeki telefonla Yoongi'yi çekmekle meşguldü. "Lütfen, açılın." dedi insanlara doğru, ancak inatla insanlar daha da sıklaşmıştı. "Kızım kayıp, lütfen..." Yoongi yalvarırcasına konuştuğunda bile insanlar pek umursamamıştı. Hala kendilerini Yoongi ile aynı kadraja sığdırmaya çalışıyorlardı. Yoongi en yakınındaki kişinin telefonunu alıp sinirle yere fırlattı. "KIZIM KAYBOLDU DİYORUM, BU BENCİLLİK..." Yoongi deli gibi bağırdığında insanlar biraz açılmıştı. Yoongi açılan aradan kaçarken sinirle bağırdı. "İNSANLIĞINIZA SIÇAYIM SİZİN!"

Yoongi tüm AVM'yi baştan sona kaç defa dolaştığını hatırlamıyordu bile. Umutsuzlukla yere çöktü en sonunda. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

"Seol Min gibi, doyasıya sarılamadan... Hayır, bir kez bile sarılamadan kaybettim onu..." diye mırıldandı hıçkırıkları arasında.

Dizlerini karnına kadar çekip, başını dizlerinin üzerine koydu. Ağlamaya devam ederken vücudunda hissettiği küçük ellerle kafasını kaldırdı.

Ona bakarak gülümseyen kızının gülümsemesinden ilk defa korkmadı. Kollarını sıkıca sardı Erva'ya. Uzun parmakları zarifçe okşarken Erva'nın saçlarını bir yandan da kulağına fısıldıyordu. "Özür dilerim kızım."

°°°
4 Ay Sonra

"Hani söylemiştin ya Seol Min." Yoongi dizinde uyuyan kızının saçlarını okşarken yıldızlara bakarak konuşuyordu. "Bu bebek benim bu rahmime yerleştiyse demek ki yaşaması gerekiyor diye. Sanırım anladım. Onun dünyaya geliş amacı vardı."

Yoongi bir kez daha baktı Erva'ya. "Nefret dolu kalbime sevgiyi aşılamakmış amacı. Korkuyu aşılamakmış ama bambaşka bir şekilde. Endişeyi öğretmekmiş, deli gibi ağlamayı öğretmekmiş amacı. Gerçekten, tüm benliğimle sevmeyi öğretecekmiş meğer... Bu sevgi çok başka bir sevgiymiş, öğrendiğim tüm duyguların bambaşka boyutlarını taşıyormuş..."

Erva yerinde huysuzca kıpırdandığında Yoongi genişçe gülümsedi. Erva ise bir süre sonra aylardır ondan bekledikleri gibi dudaklarını araladı ve uykusunda mırıldandı. "Baba... Üşüdüm."

Yoongi hırkasını kızına sardıktan sonra kucağına aldı minik bedeni ve odasına doğru gitti. Erva'yı yatağına yatırdıktan sonra yanına uzandı ve kızının alnına bir öpücük kondurdu.

"İyi uykular, kızım..."

-SON-

İlk kitabımı bitirdim sonunda.

Şimdiye kadar sabırla okuduğunuz için, beğenip, yorumda bulunduğunuz için hepinize teşekkür ederim.

I CONTRACT(ED) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin