BÖLÜM 2

32 0 0
                                    

(THOMAS / Mario Casas)

Makinenin sesleri yavaş yavaş duyuyordum ve o klasik hastane kokusu birden burnuma nüfuz etmişti.Gözlerimi açmaya çalıştığımda yarım açabilmiş ve tekrar kapatmıştım. Göz kapaklarım çok ağır geliyordu sanki üstümden bir ton kamyon geçmişti.Sonra bir daha açmaya çalıştığımda hafif aralamıştım etrafa bakınca bir odanın içinde tek başımaydım ve çok susamıştım ve yutkunamıyordum. Sonra kapı sesi duyuldu kafamı oraya çevirince içeri bir erkek girdiğini gördüm.Yüz hatlarına baktığımda tanımadığım biriydi.
-Uyanmışsın!
Cevap veremiyordum sadece kafamı salladım bana biraz daha yaklaşınca yüz hatları daha belirgin oldu o zaman ,kısa siyah saçlarını yana yatırmış , parlak ela gözlü ,uzun boylu ve geniş kaslı birini gördüm.Gerçekten bu dünyaya şanslı gelenlerdendi. Çok halsizdim ve su içmek istiyorum şu anda insanlarla konuşucak halim yoktu. Elimi hafif kaldırıp su şisesinin olduğu yeri gösterdim.
-Su mu istiyorsun?
Kafamı aşağı yukarı salladım. Karşıya gidip bir şeyler yaptı ve bana su getirdi.
-Hadi biraz seni yukarı kaldıralım.
Elini omzumun altına koyup beni yavaşça yukarı kaldırdı ve sırtımı arkaya yasladı.Ondan gelen koku çok ferahtı bir an için sanki çok mutlu bir yerdeymişimde bunlar hiç olmamış gibiydi.Elini çektikten sonra suyu dudaklarıma yaklaştırıp yavaşça içirdi.
-Yeterli mi?
-Evet.
Şu anda tanımadığım biri bana yardım ediyordu.
-Seni daha önce ziyarete gelmem lazım dı ama yapmam gereken bir sürü iş vardı. Ve sende üç gündür uyuyorsun.
-Ne!
-Evet.
- Ne oldu ?
-Olayı hatırlıyorsun değil mi D bloğunda çıkan karmaşıklığı?
-Evet bir grup slogan atan vardı sonra birden silahlı kavgaya dönüştü.
-Aynen sonra seni tutan suçlu sana bir el ateş etti.
-Ve sonuç olarak...
-Herkes yakalandı ve sorun yok sadece bir yaralı var o da sensin.
-Yine şansızlığım tutmuş her zamanki gibi.
-Bence bu işte biraz benim de payım var seni koruyamadım.Birliğe öyle bir emir vermemeliydim.
-Birlik derken anlamadım?
-Birlik komutanı.
-Aaa, şimdi anladım.Beni tutan adamla
kavga eden.
-Niye yüzünü bana gösteriyorsun.
-Şu anda gün içerisindeyiz ve kimliğimi açıklamada bir sorun görmüyorum.
Başımı yana çevirdim ve o gün olanlar aklıma geldi odadan çıkışım,bloğa gidişim,iş başvurusu bir dakika iş başvurusu ne oldu o benim tek şansımdı bir sonraki bir sene sonra açılacaktı.
-İş başvuruları ne oldu.
Kendisi duvara yaslanmış bana bakıyordu.
-Ne iş başvurusu?
-O gün yapılacak devletteki akademi için seçmeler.
-Ha o mu onu dün yaptılar ve alımlar yapıldı.
-Ya inanamıyorum tek şansımdı o benim şimdi ne yapıcam.
-Ben halledicem.
-Nasıl olucak o?
-Şu anda proje aşamasında bir şey var her birliğin kendine ait bir proje takımı kurması düşünülüyor.Toplamda on kişi seçilecek çeşitli meslek gruplarından ve toplam zaten on beş birlik var.
-Ama daha proje aşamasında diyorsun.
-Bence kabul edilecek gibi çünkü gelecek için büyük bir önemi var.Ben kabul olursa senle iletişim kurarım.Şimdi gitmem lazım yeni haberler alıyorum.
Bana baktıktan sonra arkasını döndü ve kapıya doğru yürüdü.
-Bir dakika senin ismini söylemedin.
-Thomas
Kapıyı açıp çıktı ve gitti.
-Benim ki de Lisa ,teşekkürler duyduğun için.
Bu kadar konuşma bile beynimi yormuştu.Beni vuran adamı bir güzel pataklayasım vardı.İlerleyen zamanlarda hemşire gelmiş beni kontrol etmişti ve istersem bugün çıkabileceğimi söyledi.Bende eşyalarımı toplayıp hastaneden çıktım.Şu anda daha büyük sorunum vardı buradan nasıl çıkacaktım.İlk defa hastanenin bulunduğu bölgedeydim bölgeler arası geçiş kapılarını bulmam gerekiyordu.
Hastanenin içine tekrar dönüp danışmadan bilgi aldım ve buraya yakın olduğunu öğrendim ama yürümeye halim yoktu o kadar yolu.
Dışarı çıkınca karşımda arabanın önünde biri vardı.Ben merdivenleri indikten sonra yanıma doğru geldi.
-Bayan Lisa!
-Evet.
-Sizi eve ben götürücem.
-Siz de kimsiniz?
-Beni Bay Thomas gönderdi.Eve güvenli bir şekilde ulaşmanız için.
-Anladım.
-Beni takip edin lütfen.
Hayır diyemeyecektim şimdi halim kalmamıştı.Takip edip arabanın arkasına binmiştim oda sürücü koltuğuna geçti. Ulaşım araçları da Mars'a göre düzenlenmişti , arabalar daha hızlı gidiyordu ve genellikle havaraylar kullanılıyordu ,araba kullanım sayısı azaltılmıştı ,çeşitli tüpler üretilmiş ve içerisinde istediğiniz yere hemen ulaşıyordunuz.Işınlanma 2040 da keşfedilmiş fakat halka 2050 yılında duyurulmuştu.Işınlanmayı sadece devlet birimleri kullanabiliyordu.Vatandaşın kullanması yasaktı.Eğer kullanmak isterseniz de mahkemelere başvurmanız gerekiyordu.Araç yol alırken ben de etrafları izliyordum eskiden resimlerde gördüğümüz o fütüristik evler,araçlar,binalar herşey şu anda gerçekti ve biz bu alemde yaşıyorduk.Kapıya gelince kapının üstündeki ve yanındaki tarama aletleri tarama işlemine başladılar yandaki ekranda ise kimliklerimiz gözüktü.
-Demek ismin Simon?
-Evet Bayan Lisa.
-Thomas Beyi ne kadar süredir tanıyorsunuz?
-Thomas beyi dünyadan beri tanırım o zaman orada da onun için çalışırdım.Kendisi çok iyi biri beni arkada bırakmak istemediği için beni de yanına aldı.
-Anladım.O,ailesi ve sen şanslı kişilerdensiniz hepimiz öyle değilmiyiz?
-Maalesef bay Thomas ın Ailesi o küçükken vefat etmişler ve kendisinin hiç bir akrabası bulunmamaktadır.
Benim de ailem yanımda değildi ama onların hiç olmadığını düşünmek gerçekten beni çok etkilemişti ve gözlerim dolmuştu onun için zor olmalıydı küçüklükten bu zamana kadar kendini büyütmek zorunda kalması.Kaldığım bloğu tarif ettikten sonra önüne gelmiştik.
-Teşekkür ederim Simon.
-Rica ederim.Her zaman.
Herkesin el bileğine gelmeden önce çipler yerleştirilmişti bloğa girerken bileğimi gösterdim ve kapılar açılmıştı bu bölmede üzerimize belli kimyasallar püskürtülüyordu karantina alanı.Bir sürü insan bir arada yaşadığı için hastalıkların önüne geçmek gerekiyordu.Karantina alanı gittikten sonra diğer kapı açılmış ve ana ortak alana girmiştim alt kısımlarda insanların oturup eğlenebileceği kafeler,restaurantlar ve diğer mekanlar vardı çok açtım ama o kadar çok uykum vardı ki odama gitmek için asansöre doğru yürüdüm akşam vakitleri koridorlar yoğun oluyordu herkes işinden çıkmış ve evlerine dönüyordu.
Asansör gelince o kalabalığın içine kendimi bıraktım.İçerisi ter kokuyordu ve midem bulanmaya başlamıştı.Asansör kendi katımda durunca dışarı çıkıp derin bir nefes aldım ve sağ dönüp iki koridor geçtikten sonra kendi odamın önüne gelmiştim tek şanslı olduğum şey odanın koridor sonunda olması penceresinin dışarıdaki manzaraya bakıyor olmasıydı.İçeri girdikten sonra yatağı açıp direk kendimi bıraktım daha fazla dayanamayacaktım.

SEN ETKİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin