Yol ayrımı

53K 2.3K 278
                                    

Evlilik! Evliliğimizi kurtarmanın bir yolu olabilir miydi? Bende bir yolu yoktu. Bizim ilişkimiz Arya'yla olan bağım hiç birleşmemek üzere kopmuştu. Bilseydim... Lanet olsun ki daha önce bilseydim asla evlenip hayatlarımızı birleştirmezdim. Keşke geriye geçmişe dönebilsek de ikimizin hafızasını sildirebilsem. Böylesi daha acısız olabilirdi.

Karımın saçlarını severken gözlerim doluvermişti. Yıllar sonra ilk kez kısır olduğumu öğrendiğim an ağlamıştım. O günden sonra yüreğim hiç durmadan kan ağlıyordu. Hiçbir zaman bebek sahibi olamamak... Ne acıydı. Oysa ben evlatlık edinebiliriz bir çare derken karım buna kesin dille karşı çıkmıştı. Şimdi ben ne yapacaktım. Seve seve karımdan ayrılacak mıydım?

Şuan Arya, evliliğimizi kurtarabilmek için çırpınıp duruyordu. Bazen söyleyecek oluyordum. O an aklıma Arya'nın hiçbir koşulda beni bırakmayacağı aklıma düşüyor korkup vazgeçiyordum. Benimkisi öyle bir vazgeçiş ki içim acıyordu. Yüzümü karımın saçlarına gömdüğümde kokusunun ciğerlerime işlemesi için derin derin nefes alıyordum. Güzel kokusu içime işlerken yataktan çıkmıştım. Uyuyan karıma baktığımda nasıl da masum görünmüştü. Zaten bu masumluğuna yüzünün duruluğuna aşık olmamış mıydım?

Odada boğulur gibi olunca balkona çıkıp gökyüzüne baktım. Saat gecenin üçü olmasına rağmen hala aşağıdan sesler geliyordu. Havuz kenarına baktığımda el ele yürüyen bir çift gözüme çarptı. Bu otele geldiğimiz günden itibaren Arya bir için olsun elimi bırakmıştı. Nereye gidersek gidelim o eller ellerimde kilitliydi. Biz burada kaldığımız sürece tek hissettiğim şey karıma her geçen gün biraz daha bağlanıyor olmamdı. Belki de bu tatil iyi bir fikir değildi.

Arkamda sıcaklık hissettiğim anda gözlerimi kapattım. "Hayatım uyku mu tutmadı?" diye sorduğunda gözlerimi aralayarak karıma dönüp kollarımın arasına aldım. "Hava serin dikkat et hasta olabilirsin..."

Arya başını kaldırıp çeneme tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı. "Yanımda kocam varken bana bir şey olmaz..." Bu sözünün üstüne dudağımı alnına bastırarak düşündüm. Evlatlık konusunu bir daha mı açsaydım.

"İçeriye girelim üşümene gönlüm razı gelmez..."

"Aşkım biraz daha kalalım. Baksana gökyüzü çok güzel... Buraya geleli kaç gün oldu ama hiç bu kadar sessiz gelmemişti..."

Arya istemese de içeriye girip camlı bölümü örttüm. Beraber yatağa girdiğimizde karımı kendime çektim. "Arya yarın İstanbul'a dönmemiz gerekiyor. İşlerde birkaç pürüz çıkmış gidip halletmem gerekiyor..."

"Aras bana söz vermiştin. On gün boyunca..."

"Biliyorum sözüm söz ama sende beni anla gitmemiz gerekiyor..."

Gece karanlığında bile olsa karımın dudak büzüşünü görebiliyordum. "O halde evde edeceğiz diyeceğim ama sanki sen artık vazgeçtin gibi bana karşı daha iyimser gibisin..."

"Bu soruyu on günün sonunda soracağını söylemiştin. Ve bana hiçbir şey olmamış gibi davranmam gerektiği konusunda da emir vermiştin. Bunları unuttun mu?"

"Peki, bende gününü beklerim..."

Arya'nın modu düşünce tam sırası diye düşündüm. "Arya aklıma bir soru takıldı. Sen neden evlatlık alma olayına karşısın. Ben evlat edinmek istesem bana karşı mı çıkarsın?"

Arya yüzüme bakmak yerine başını göğsüme dayayarak "İstemiyorum Aras, ben doğurmadığım bir çocuğa annelik duygusu besleyemem. Lütfen sende şu konuyu kapat..."


***


Kocamın neden aynı konu üzerinde durduğunu anlayamasam da dönüp dolaşıp aynı Konya takılı kalmak canımı sıkıyordu. Bencillik gibi dursa da ben kendi bebeğimi karnımda taşıma onu kendim doğurmak istiyordum. Hazıra konar gibi bir çocuk istemiyordum. Aras'ın yaşantısını ailesini bilmesem evlatlık olduğunu dahi düşünmeye başlayabilirdim.

Bu arada günlerin hızlıca geçip gitmesi beni olduğunca rahatsız ediyordu. Bazen öyle bir an oluyordu ki sanki aramızda en ufak kötü bir olay geçmemişti. Bazen de öyle bir an geliyordu ki Aras bana değil bir yabancıya bakar gibi bakıyordu. O an korksam da genel olarak aramız iyi gibiydi. Kocamın aklından neler geçiyor ne düşünüyor bilmediğim için canım gerçekten çok sıkılıyordu.

" Allah'ım bana ne olur yardım et." Bugün onuncu günümüzdeydik. Lafta son günümüzdü. Tatilden döndükten sonra biz yine işimize gidip gelmiş normal bir hayat sürmüştüm. Eve Aras'dan önce gelip onun en sevdiği yemekleri yaparak acaba bugün sormasam mı diye düşündüm. Belki sormazsam bir daha konusu açılmazdı.

Kapının açılma sesiyle arkamı döndüm. Aras bilgisayar çantasını bırakıp yanıma geldiğinde yanaklarımdan öpmüştü. Bana çok yorgun olduğunu söyleyerek elini yüzünü yıkamaya gitmiş bende yemekleri servis etmiştim. Geri geldiğinde beraberce yemek yemiştik. Ben ona yemekte günün nasıl geçti gibi ufak tefek sorular yöneltiyordum. Yemekten sonra Aras koltuğa uzanırken bende masayı kaldırıp yanına geldim. Beni gören Aras yattığı yerden doğrulunca yanına giderek başımı göğsüne dayadım o da eliyle beni sarmaladı

Neden bu denli çok korkuyordum. Altı üstü bir soru soracaktım. Bana bu kadar yakın ve sıcakken boşanmak istediğini söylemezdi değil mi? Eğer söylerse de ne yapardım bilmiyorum. Ben evliliğimiz için elimden gelenin en fazlasını yaptığımı biliyordum. Kocamı tanımasam, sevmesem, yüreğinde ki iyiliği bilmesem zaten o gün tamam der geçer giderdim.

"Neyin var bugün fazla durgunsun?" Anlaşıldı kocam bugünü unutmuştu. Bende yarın sormayı düşünüp aklımdakileri silerek kocama gülümsedim. "Hiç galiba bende bugün yoruldum."dediğimde Aras dudaklarını dudaklarıma sürterek "Ben yorgunluğumuzu nasıl atacağımızı biliyorum."demiş. Benimde o an midem kasılınca kanım kaynamıştı.

O günümüzde böyle geçmişti. Ben bir gün sonra söylerim derken korkup yine sormamıştım. Bugün tam on üç gün olmuştu. Yatakta oturmuş kocamın banyodan çıkmasını beklerken artık bu duyguyla yaşamayacağımı düşündüm. Ve kesin emindim bugün aklımdaki bütün soruların cevabını alacaktım. Ben böyle yaşayamazdım. Artık ne olacaksa olsun. Aras banyodan elinde havluyla çıkınca yüzüme bakıp gülümsedi.

"Canım neyin var?"diye sorduğunda tam eriyip yine gidecektim ki oturduğum yerden kalkarak tam karşısına dikildim.

"Aras ben çok yoruldum. İnan korkmaktan kaybetmekten düşünmekten çok yoruldum artık ne olacaksa olsun. Sen artık kararını mı veriyorsun yoksa neyini veriyorsan yerden hayatımıza kaldığımız yerden devam edelim..." Aras'ın gülüşü solunca elindeki havluyu sıkmıştı. Kocam o an havluyu değil de sanki kalbimi sıkıyormuş gibi hissediyorum. "Bazen insanlar buhrana girebiliyor. Öyle bir an geliyor ki yalnız tamamen yalnız kalmak istiyor. Seni de anlıyorum bazen işlerin yoğunluğu bazen de çalışanları dengesizlikleri seni fazlasıyla hırpalıyor. Bu yüzden saçma bir karardı demen benim için yeterli. Asla sonradan başına falan kalkmam. Sen benim kocamsın evlenirken bir yemin ettik. Seninle iyi günümüzde kötü günümüz de bir olacağız..."

"Ben... Ben on günü geçtiğini fark etmemişim..." Nasıl yani onca şey söyledim bana gelip sarılmak yerine üzgünlüğünü mü dile getiriyor?

"Bana net olur musun?"

"Arya ben boşanmaktan vazgeçmedim. Sen son bir kez deneyelim dedin. Bende güze geçen iki yılımızın hatrına birbirimize bir şans vermek istedim. Yine de o günün herhangi bir faydası olmadı. Ben anlaşarak birbirimizi kırmadan dökmeden boşanmak istiyorum."




BAZEN SADECE ZAMANA BİRBİRİNDEN UZAKLAŞMAYA, AYRI KALMAYA İHTİYAÇ DUYARSIN... İŞTE O AN BİR YOL AYRIMINDA OLDUĞUNU FARK ET.








AHMAK KOCAM 🚬  Where stories live. Discover now