1.9

1.8K 116 4
                                    

-Multimedya Ontari-

Lexa

Sonunda Pazartesi geldi. Clarke'ı bugün görebilecektim. Hafta sonu birçok kez evine gitmeye çalıştım ama annesinden dolayı gidemedim.

Clarke'la konuşacaktım. Gergindim aynı zamanda heyecanlı. Kesin olarak bugün ona çıkma teklifi edecektim. Daha önce kimseye yapmadığım bir şeydi. Ya hayır derse?

Okula geç gelmiştim, her zamanki gibi. Ders çoktan başlamıştı. Onunla konuşmak için öğle yemeğini beklemek zorundaydım. İkinci dersim İngilizce. Ortak dersimiz. Ama onunla orada konuşamam. Daha çok heyecanlanmıştım.

Lütfen hayır demesin.

---------------------------------------------------------

Clarke

Henüz Lexa'yı görmemiştim ve bundan memnun kaldım. Octavia'nın söylediklerini hafta sonu düşündüm. Lexa'yı kolay kolay affetmeyecektim.

Octavia derse yürürken "Söylediklerimi düşündün mü?" diye sordu. Octavia'yla tarih dersimiz ortaktı.

"Evet düşündüm. Onu biraz süründüreceğim. Bana yaptığı gibi."

"Ooo zoru oynamak. Sevdim."

"Yaptığım zoru oynamak değil. Onu sadece kolay kolay affetmeyeceğim."

"Neden onu affetme gereği duyuyorsun ki? Teknik olarak birlikte değildiniz ve o yanlış bir şey yapmadı."

"Doğru. Ama benim Bellamy'le öpüştüğümü duyduğunda yüzüme bakmadı. Muhtemelen artık bizi umursamıyor." Bunu demek canımı yaktı ama bu düşünce zaman zaman aklımdan geçti.

"Zoru oynamak iyi Clarke. Lexa'yı uğraştır."

"Yaptığım şey bu değil O."

"Her ne diyorsan." dedi Octavia ve sırıtarak sınıfa girdi.

---------------------------------------------------------

Lexa

Zil çaldı ve ben vakit kaybetmeden İngilizce sınıfına gittim. Bu Clarke'ı o geceden sonra ilk defa görüşüm olacaktı.

Sınıfa girdim ve Clarke çoktan gelmişti. Yanından geçerek sırama oturdum. Bana asla bakmıyordu. Hala kızgındı.

İngilizce sonsuza kadar sürecek gibiydi. Ders boyunca Clarke'a bakmayı kesememiştim.

Zil çalmıştı, öğle yemeği zamanıydı ve Clarke hızlıca sınıftan çıktı. Eşyalarımı toplayıp bende koşarak peşinden çıktım. Clarke'ı koridorda yürürken gördüm.

"Clarke." diye bağırdım. Bir kaç öğrenci dönüp baktı ama Clarke bakmamakta ısrarcıydı. Peşinden giderken birden gözden kaybolmuştu.

Clarke'ın genelde oturduğu yere doğru yürüdüm. Octavia oradaydı ama Clarke yoktu.

"Hey Octavia. Clarke nerede biliyor musun?"

"Bilmiyorum ama o gelene kadar burada bekleyebilirsin." Gülümseyip yanını gösterdi.

Oturdum. Clarke olmadığı için biraz garip hissettim.

"Bu haftaki oyun için hazır mısın?" diye sordu Octavia.

"Pek değil. Gerginim. Sen?"

"Hayır. Hazır olabileceğimi sanmıyorum." Güldü.

"Seyretmeye bir sürü insan gelecekti. Kendi evimizde oynuyor olamamak kötü."

"Evet şanslılar."

Gerçekten de, oyun için seyahat etmemiz gerekecekti ve ben bundan nefret ediyordum.

Öğle yemeğinin geri kalanında rastgele şeyler konuştuk. Monty'le bile iyi anlaşıyordum. Etraflarında rahat hissetmeye başladım.

Clarke'ı görememiştim. Bugün onunla başka dersim yoktu, bu yüzden onu bir daha görebileceğimi sanmıyorum.

Derse Octavia ve Raven'la birlikte yürüdüm. Bir sohbette Clarke'ın adı geçtiğinde Octavia bana baktı ve nedenini bilmiyordum. Bir şey mi biliyordu?

Koridorda yürürken Ontari beni görüp durdu.

"Hey Lexa nerelerdeydin? Bizi bunlar için mi bıraktın?" diyerek Raven ve Octavia'ya baktı.

"Bunlar?" Octavia, Ontari'ye doğru adım attı. Onu durdurmak için kolumu kaldırdım. Geri çekildi.

"Meşguldüm." Ontari etrafında olmadığım için sinirli gibi görünüyordu. Yıllardır bana aşıktı ama ben o yönden hiçbir şey hissetmiyordum.

Ontari bana bir adım da attı ve kulağıma eğilip fısıldadı. "Aramıza dön Lexa. Bu eziklerle eğlendin. Clarke'la eğlendin."

Ontari'yi duvara doğru ittim. Üstüne yürüdüm.

"Hey Lexa hadi gidelim." Octavia elini omzuma koydu ama ben omuz silktim. Öfkemle çenemi sıkıyordum.

Ontari kıkırdadı. "Yapmazsın."

Kafasına çok yakın bir yere yumruk attım. Elim cildini sıyırmıştı. Kulağına fısıldamak için yaklaştım. Vücudunun titrediğini hissettim. "Bensiz hiçbir şeysin." Geri çekildim ve gülümsedim.

Ontari'nin yüzü şokla kaplıydı. Ona vuracağımı sandı.

Octavia kolumu çekiştirerek "Hadi gidelim." dedi.

Yürüdük.

"Bu muhteşemdi." Raven duyabileceğimiz şekilde alkışladı. "Ontari sana bunu yaptıracak ne dedi?"

"Önemli bir şey değil. Neden onlarla arkadaş olduğumu bilmiyorum." Clarke'a duyduğum hisler Ontari'nin anlayacağı kadar belirgindi.

"Pekala şimdi biz varız." Octavia gülümsedi. Dalgacı ses tonuyla "Senin için pek iyi olmasakta." dedi.

Gülümsemesine karşılık verdim. Octavia ve Raven'ı sevmiştim. Diğer arkadaşlarıma benzemiyorlardı. Onların yanında rahat olabiliyordum.

Raven elime bakıyordu. "Muhtemelen elin için revire gitmelisin Lexa."

"Gerek yok. İyi olurum sadece tuvalete gidip yıkayacağım."

"Emin misin? Kırılmış olabilir." Raven'ın gerçekten endişelendiğini görebiliyordum.

"Eminim. Öğle yemeğinde sizinle takılmama izin verdiğiniz için teşekkür ederim. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz." Raven gülümsedi.

"Bizi koruduğun için teşekkürler." dedi Octavia.

"Her zaman." Tuvalete doğru yürürken gülümsedim.

Elime verdiğim hasara baktım. Ağrıyordu ama kırık olmadığına emindim.

Hala elime bakarken kapıyı açtım. İçeri girip kafamı lavabonun yanında duran kişiye çevirdim.

"Clarke."

She's Special | GirlxGirlWhere stories live. Discover now