*45*

2.2K 83 19
                                    

         !Medya:Asya!
         !Şarkı:Ekin Beril-Melek!
           
    Tam kimin belli olmadığı günlüğün en heyecanlı yerinde annemin bana seslenmesi ile yerimden kalkıp koridora çıktım o beni çağırmaya devam ederken ben sessiz ve soğuk bir şekilde

'Efendim' dedim bir anda yerinden sıçrayıp bana sert bir şekilde bakmaya başladı tam arkamı dönüp gidecekken.

'Bakkala gitmelisin yoğurt ve ekmek kalmamış' dedi sevecen bir şekilde bende ona yapmacık bir şekilde gülüp.

'Tabi hemen gidiyorum' dedim hava hafiften kararmıştı ama sorun değildi alışkındım.

  Bazen düşünüyorum her şey kitaplardaki gibi güzel olsa mutlu sonlar olda diye ama yok benim hayatım peki mutlu sonla bitecek gibi değil hiç bir zaman tanımadığım daha çok annem yüzünden tanıyamadığım babam acaba okuduğum günlük kime aitti annem duysa odasında küçük bir sandığın içinde bulmuştum ve okumaya başladım gerçekten ne olduğunu merak ediyorum ama annem sağolsun tam bakkala gönderecek zamandı bizim mahalle sessizdi ama hep güvenilirdi bu gece hiçte öyle hissetmiyordum gerçi bir çığlık atarsam herkes çıkar dışarı rahatlığım bu yüzden tekrardan ne olur ne olmaz diye arkama döndüm biliyordum hepsi o kitaplardan ama iyi olurdu beni seven birileri olsa evet kendimi tanıtmayı unutum o kadar çok şey var ki aklımda Asya Özer 17 yaşındayım gerçi 18 yaşıma girmeme az kaldı bakkala girip iki ekmek ve yoğurt alıp Selami amcaya selam verip çıktım hava yaz olmasına rağmen serindi bugün üzerime ceket almadığım için bir küfür savurup yürümeye devam ettim.

   Bir kaç kişinin sesini bizim evden duyarken eve girmedim üst katın merdivenlerine çıkıp bağırışmaları dinledim ama hiç bir şey net değildi evden hızla çıkan 2 takım elbiseli ve arkalarında çıkan genç kadına baktım ne kadar da güzeldi onlar gidince hemen eve girdim annem direk kolumu sıkıp.

'O günlüğü okumadın değil mi sen benim kızımsın hiç kimsenin değil'

'Anne sakin ol hemen kolumu acıtıyorsun hem o evden çıkanlarda kimdi ne karıştırıyorsun'

'Kendine gel benimle böyle konuşmazsın' bunu söylemesi benim sinirlerimi tepeme çıkarırken bu sefer ben onun kolunu tutum.

'Biz kaç yıldır kimden kaçıyoruz söylesene kaç şehire gittik benden ne saklıyorsun o günlük kimin bana cevap ver yoksa o adamları bulup öğrenirim'

'Sana hiç bir şey söylemiyorum artık bu kadar git hadi onların peşinden ama şunu unutma seni bu yaşına kadar ben getirdim ben büyütüm hep seni sevdim hiç seni üzmek ister miydim?' Dedi bu da ne demekti anlamıyordum.

'Ne diyorsun anne kendine gel' dedim omuzlarından silkeleyerek gözlerinden yaşlar akmaya başlayınca hemen kapının önüne koştum az ötede daha gitmişti hemen arabaya doğru yürüdüm.

'Bizden ne istiyorsun?' yerden bir taş alıp arabanın içinde oturan kadına doğru atınca arabadaki iki kişi ellerinde silahla çıkıp bana doğrultu kadına doğru tükürüp.
'Beni o metal parçasıyla korkuttuğunu mu düşünüyorsun beni iyi dinle kim olduğunu bilmiyorum annemi bir daha üzmeye kalkma buraya gelme annemle ne derdi  var söylesene' adamlar bana efendim yaklaşmayın gibi cümleler kurarken ben devam ettim kadın sonunda arabadan çıkıp bana gülümsedi.

'Aynı annen gibisin gerçek annen şuan sana annen olduğunu söyleyen kişi degil yani' sinirlerim bozulunca üzerine doğru yürüdüm.

'Ne diyorsun sen kimsin ki Sen?'

'Annenin en yakın arkadaşıyım merhaba adım Aslı' günlükte yazan aslı bu aslı olabilir miydi?

'Kocanın adı Ege'mi?'

Benim MafyamWhere stories live. Discover now