y e d i

1.4K 108 40
                                    

“Seninle şu plân işini halletmek için konuşmak istemiştim ama telefonu bir hemşire açınca hemen hastaneye geldim, yanında kimse yoktu.”

Ayakkabılarımı çıkarmama yardım ettiğinde ona olan minnettarlığım daha da artarken kapının önünde öylece duruyor olması kaşlarımı çatmama sebep oldu, “Neden orada duruyorsun? İçeri geçsene,” dediğimde beni yine şaşırtmıştı. “Birden evine girmek istemedim, rahatsız olacağını düşünüyordum.”

Söylediğine her ne kadar gülsem de, aslında o an böyle düşündüğüne minnettar olup onu içeriye davet ettim. Bu zamanda böyle düşünceli insanlar bulmak bir elin beş parmağını bile geçmezdi.

Eve girdiğimde her yerin ayakkabı izi olmasına ofladım ama Jackson benim koltuğa uzanmama yardım ettikten sonra bir vileda getirerek batan yerleri temizlemeye başladı. “Uğraşma, ben daha sonra hallederim,” desem de beni dinlemeden yaptığı işe devam etti.

En sonunda bitirerek yanıma oturduğunda, “Oyunu açıkayacak mısın?” diye sormuştum.

“Balerin olduğunu duydum, bir de şarkı söyler misin?”

“Neden? Beni pavyona çıkarmayı falan mı düşünüyorsun?” söylediğim şeye kahkaha atarken, “Saçmalama,” dedi ve başından geçen bütün olayları anlattı.

“Bambam ve arkadaşlarıyla düşmansınız, o gıcıklık olsun diye senin eski sevgilini şirkete aldırdı, sen de ona gıcıklık olsun diye sizinle takılmamı ve benim de şirkete katılmamı mı istiyorsun?” dedikten sonra gözlerimi devirdim, “Kaç yaşındasınız siz?”

“Ya kötü çocukluk benim bünyeme ve bebek suratıma ters, napalım kızım seni cidden pavyona mı götürelim? Kalbini kıran kötü bir insana aşıkken, sana daha fazla ne kadar kötülük yapabilirim?”

Gözlerim kocaman olurken, “Nereden biliyorsun bunu?” diye sordum. O ise birden ayağa fırlayarak, “Bilmiyordum az önce kendin itiraf ettin!” diye bağırdı ve geri yerine oturdu. “O Bambam akılsızını dövmek şart oldu, senin gibi bir kız varken o çirkini mi sevdi?” dedikten sonra, “Tanrım sen beni affet,” demesiyle gülmeye başladım. Cidden Alice’e herhangi bir insanın çirkin demesi imkânsızdı.

“Boşver.” Dediğim sırada zil çaldı ve ben de o sırada üzerimi değiştirmek için odama çıktım.

Çıkmışken de duş alsam iyi olur diye düşünerek önce güzel bir duş aldım, ardından pijamalarımı da giyerek kafama koyduğum bir havluyla aşağı indim.

Gelen kişinin Bambam ve Alice olması dışında o ana kadar her şey yolundaydı.

“Selam,” dedim şaşkınlığımla ve bu sefer basamakları düzgün bir şekilde inerek koltuktaki yerimi aldım. “Okula gelmedin, annen yine okulu ve bizi aradı, evine geldik ama kapıyı açmadın ve şuan Jackson ile birlikte oturuyorsun? Haber verme gereği bile duymadan? Neler olduğunu açıklayabilir misin?”

Alice yalnızca suskun bir şekilde otururken, bir Jackson’a bir de bana bakıyordu. Üstelik benim yeni duştan çıkmam düşüncelerini olumlu tutmaya pek de yardımcı olmuyordu.

“Hastanedeydim, üşütmüşüm. İlaç yazdırıp geldim.” Masanın üzerindeki ilaçları ve reçeteyi işaret ettikten sonra battaniyeyi üzerime geçtim. Detayları anlatmaya ne gerek vardı ki? Fakat Jackson susmadı.

“Tabi bir saat boyunca yağmurda yürümen, havale geçirip ambulansı araman ve baygın bir şekilde bulunman, bir gün boyunca hastanede kalman dışında aynen, bir de doktor ilaç yazdı.” Jackson ayağa kalkıp mutfağa yöneldiğinde Bambam ve Alice delirmiş gibiydi. Bombayı atmış ve çekip gitmişti.

İkisi de yanıma otururken kendimi kesmek için bir şeyler arıyordum çünkü bir saat boyunca susmayacaklarını biliyordum. Ama tahminim aksine Bambam susuyor, Alice hiç durmadan konuşuyordu.

“Nasıl bize haber vermezsin? Acil aramalarında olmamız gerekiyordu. En azından ailenin ya da benim numaram olmalıydı.”

“Neden bir saat boyunca yağmurda yürüdün? Beni arasaydın alırdım seni.”

“Ya başına bir şey gelseydi, nasıl bu kadar sorumsuz olabiliyorsun?!”

“Ayrıca bizin haberimiz yokken Jackson nasıl burada olur?”

Delirmek üzereyken Jackson elinde iki bardak ıhlamurla geldi ve birini bana bırakıp, diğerini kendine alarak pencere kenarındaki minderlerden birine oturdu.

“Heh, ben de konu ne zaman benim burda olmama gelecek diyordum... Siz bu kızı önemsemezken ben onu aramakla meşgul olduğumdan, şarjı bitmeden hemşireler bana ulaşabildi. Ha, neden sizi aramadığımı sorarsanız da gerek duymadım. Ben zaten yanındaydım.”

Ortalık aniden kızışırken Bambam güldü ama bu herkesin de kolayca anlayacağı gibi mutluluğum yanından bile geçemeyecek bir gülüştü. Alaycılıktan uzak, sinir dolu bir gülüş.

“Sen nesi oluyorsun ki Mina’nın? Ben varken sen kimsin?”

Sen vardın Bambam. Evet ama ben sende hiçbir zaman olmadım ki.

“Sevgilisi.”

  İçtiğim ıhlamur boğazımda kalırken bir kırılma sesi duydum.

Evde çıkan kavgaya rağmen, tek derdim minderime bulaşan ıhlamurdu.

 Evde çıkan kavgaya rağmen, tek derdim minderime bulaşan ıhlamurdu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

bebeyim bu yakışıklılık nereden?

love story | bambamWhere stories live. Discover now