o n d o k u z

948 72 16
                                    

5SOS ~ want you back🎵

“Ee, konuşacak bir şeyiniz yok mu?”

Ben salıncakta hafifçe ileri geri hareket ederken, Bambam bu tarafa doğru dönen kaydırağın ucuna oturmuştu, Alice ise dönen bir oyuncağın, aynı şekilde bize dönük tarafında oturuyordu.

“Sanırım herkes konuşmaktan kaçınıyor,” dedim uzun süre sonra konuşarak.

“Çünkü herkes çıkmazda ve,”

“Ortada bir suçlu yok.” Diye tamamladı cümlemi, Alice.

“Aslında, bence herkes bir nebze de olsa suçlu olduğunun farkında olduğu için susuyoruz şuan.” Alice Bambam’e döndü ve, “Neymiş herkesin suçu?” diye sordu.

“Mina, duyguları olmasına rağmen bunu en başında sana ya da bana söylemedi. Sen, bir şeyler olduğunu hissetmene rağmen, bunun üstüne gitmedin ve ben... Birine karşı duygularım tamamen bitmeden, başka birinden hoşlandım. Kabul, aranızdaki en suçlu kişi benim ve bunu ikinizi de kaybetmekle ödüyorum.”

Alice yutkunup gökyüzüne baktığında, ağlamamaya çalıştığını biliyordum. Aynı durum benim için de geçerliydi.

“Biz farklı mıyız sanki?” diye sordum. “Hepimiz 2 kişi kaybediyoruz ve o iki kişi asıl bizi tamamladığından, kendimizle birlikte bu sayı üçe çıkıyor.”

“Bu aşk üçgeniyle, bu grubun tekrar bir araya geleceğini sanmıyorum.” Dedi Alice.

Onu onayladım. “Her ne kadar istemiyor da olsam, bunu onaylamak zorundayım. Bu hâlde eskiye dönmeye çalışırsak, yalnızca daha kötü bir şekilde, sonsuza kadar uzaklaşırız.”

“Ne yapacağız o zaman?”

“Herkes kafasını toplayacak.” Dedi Alice, Bambam’e karşı. “Kim, kimi sevdiğinden emin olacak ve kim için kimin tercih edileceğine karar verecek. Bunu yalnızca kendi başımıza yapabiliriz.”

Alice ayağa kalktığında, “Ben, bu taraftan gidiyorum.” Diyerek ormanlık yoldan yürümeye başladı.

“Ben de buradan,” dedim ayağa kalktığımda ve onun soluna düşen yoldan ilerlemeye başladım.

“Ben de, biraz daha oturayım bari burada.” Dedi Bambam. Çünkü başka yol yoktu ve ikimizden birini seçmesi gerekiyordu yolda yürümek için. O ise, bunu henüz yapmak istemiyordu belli ki.

Hâlâ duyguları arasında bir karmaşa yaşadığı açıktı. Hepimiz öyleydik. Tek dileğim bu karmaşanın kısa sürede hallolmasıydı.

Tabii bu sırada da, okula nasıl gireceğimiz asıl sorundu. Kapıdaki güvenlikten asla giremezdik ve ben bir derse daha girmezsem, direkt olarak ailem aranırdı. Zaten Jackson olayını öğrenen Miya üstüme gelip durmuştu, bir şeyler sakladığımı biliyorlardı yalnızca onca iş ve o kadar uzaktan beni kontrol edemiyorlardı.

Seni seviyorum Kore...

  Okula girmek için aklıma gelen ilk kişi olan Jackson’ı aramak zorunda kaldım.

“Buyrun prenses?”

“At olmaya hazır mısın, yakışıklı? Çünkü birilerinin gizlice okula girmesi gerekiyor...”

Bazı bölümler beklediğinizden
Daha kısa olabilir ve bu durum
Emin olun en çok benim
Canımı sıkıyor
Yalnızca elimden gelen bir şey
Değil.
Bilgisayarımız bozuk ve
Ben yeni bilgisayar alana kadar
Telefondan yazmak zorunda
Kalıyorum. Çok kasıyor ve yazdıklarım bazen silinebiliyor falan.
Her neyse, umarım bölümlerden memnunsunuzdur.
Olduköa hızlı yazıp atmaya çalışıyorum
:))

love story | bambamWhere stories live. Discover now