y i r m i a l t ı

941 64 43
                                    

3. Derse girmek üzereyken, kitaplarımı dolabımdan alarak, koşar adım derse yetişmeye çalışıyordum. Merdivenlerden çıkmak yerine bu sefer, öğrenciler için yasak olan asansöre bindim ve 4. Kata bastım. Sınıfımın 4. Katta olması, ben giriş katndayken, müthiş bir özellikti cidden.

İlk iki katı sorunsuz çıktığımda, üçüncü katta Bambam bindi ve dördüncü kata çıkamadan durduğunu hissettim asansörün. Bambam asansörün kapı açma düğmesine bastığında, karşımda duvarla karşılaşmayı beklemiyordum.

"Asansörde kaldığımıza inanmıyorum." Diye mırıldandım. Resmen asansörde kalmıştık!

"Derse geç kaldım!"

Bambam o an asansörle uğraşmayı bırakıp şaşkınlıkla bana baktı, "Asansörde KALDIK. Ve cidden şuan dersi mi düşünüyorsun? İplerinden biri kopsa ölebileceğimiz ihtimali falan, düşündürmüyor mu seni?"

Gözlerinin kızarmış olduğunu görmek kaşlarımı çatmama ve kitaplarımı yere bırakmama sebep oldu. Zaten görünüşe bakılırsa bir süre daha buradaydık. Kafasını benden bilerek uzak tuttuğunu fark ettiğimde çenesinden tutarak kendime çevirdim.

"Neyin var senin?" evet, gözleri kızarmıştı. Ne olabileceğini getirmeye çalıştım aklıma. Alice ile mi konuşmuştu? Yoksa annesine mi bir şey olmuştu? Başka bir şeye ağlamaz--

"Yok bir şeyim, uyuyamadım."

Babasının ölüm yıldönümüydü.

Ellerim saçlarına gitti ve onları okşadı bir süre. Ardından kafasını omzuma koydum ve kollarımı boynuna doladım.

"Sorun değil, ağlayabilirsin. Küçükken de görmüştüm. Hem... Söz. Bu sefer çikolata de yemeyeceğim." Gözümden bir damla düştüğünde, belime doladığı kollarını iyice sıktı ve ağzından bir hıçkırık kaçtı. Kollarımın arasındaki o hâlâ 6 yaşında hissettiğim çocuk, büyümediğini o kadar belli ediyordu ki, dayanamıyordum.

Neredeyse 10 dakika boyunca omzumda ağladıktan sonra geri çekildiğinde burun burunaydık. "Meleklerin, seni alsalar bile babamı geri getiremeyeceklerini bilmiyordum. Yine de, babamın geri gelecek olma ihtimali bile sevindirmememişti beni. Bir saniye bile, biliyor musun? Sen o yoğun bakımda, vücuduna bağlı o kadar makineyle öylece yatarken, beni her şey, ölüme bir adım daha sürükledi.

Ben seni kaybedemem..."

Gözümden akan yaşlar görüşümü bulanıklaştırdığında baş parmağını yanaklarımda gezdirdi. "Her kim olursan ol. Sevgilim, en yakın arkadaşım, annemin arkadaşının kızı... Ama hayatımda ol. Çıkma oradan. Özellikle biri olmak zorunda değilsin, varlığın bile beni iyi ediyor."

Kalbimdeki yaralara bir bir dikiş atıyordu söylediği her kelime. Ama öyle gelişigüzel değildi. Her birinin önüne oturmuş, dikkatlice, usul usul dikiyordu. O yaraların varlığını unuttururcasına...

Asansör çalışmaya başladığında, 4. Kata geldi ve kapı açıldığında, bizi bekleyen bir adet müdürle karşılaşmak beni şaşırtmadı. Bozulan asansörlerin yardım çağırma düğmesi önceden yapılmadığından, bozulduğu anlar müdürün haberi olması için sensör koymuşları.

Ve biz birazdan, tuvalet temizliğine gönderilecek gibi duruyorduk.

-

Tuvalet temizliğine gönderilmemiştik, bu güzel haberdi.

Kötü haber ise, havuzun temizliğini yapacak olmamızdı. "Gerçekten, bu havuzun dibine inip o saçma tıpayı çekmemiz mi gerekiyor? Ya suyla birlikte beni de içine çekerse? Iyy korkunç! Ben yapmam!"

love story | bambamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin