s e k i z

1.5K 111 10
                                    

Doğru kişi...

Kalp kıran biri olabilirdi. Kötü bir çocuk, anlayışlı biri, olgun ya da çocuksu biri olabilirdi ama bu onun doğru kişi olduğu gerçeğini değiştirmezdi. Bir insan tek bir kez âşık olmak zorunda değildi. Ama doğru kişi yalnızca bir kez olurdu hayatında.

Peki ya doğru arkadaş?

Ciğerlerime aldığım nefesler o kadar kirli hissettiyordu ki, oksijen değil de karbondioksit alıyor gibi hissediyordum. Kaçmak istiyorken olduğum yere mıhlanmıştım, çünkü kaçarsam ailem bulurdu. Kaçmak başkaları için bir çözümdü, 18 yaşını geçsem bile kurtulamayacak olan benim için değil.

“İyi misin, su falan ister misin?” Önümüzdeki boş pizza kutularını bir poşete doldururken ona bakmamaya özen gösteriyordum. “Yok, iyiyim.”  Bambam ve Jackson kavga ettikten sonra ardı ardına evi terk etmişlerdi. Alice ise tahmin ettiğimin aksine Bambam’in peşinden gitmek yerine benim yanımda kalmayı tercih etmişti.

Elindeki poşetleri mutfağa götürdüğünde saçlarımı ellerimin arasına aldım ve ağlamamak için dudağımı ısırdım. Bu kadarı benim için bile fazlaydı. Kötü davransaydı kabullenirdim ya da en azından sevgili olmasalar, sadece onu sevseydi. İkisi de birbirini severken çıkmaza girmiştim. Karanlık ve pis bir duvarın dibine çökmüştüm. Sokakta ismimi bağırıyorlar, beni arıyorlardı fakat kimse yolu bilmiyordu.

Kimse beni kurtaramıyordu. Kurtaramayacaktı.

Alice odaya geri geldiğinde, telefonla konuşuyordu.

“Pekâlâ, iyisin değil mi? Tamam, sonra konuşuruz.”

Ona döndüm ve telefonunu arka cebine yerleştirip yanıma yürüyüşünü izledim. “Bambam miydi?” diye sordum. Elimde olmasa da onu merak ediyordum. Birbirlerine gözle görülür bir zarar verdikleri yoktu. Zaten öyle bir şey olacak olsaydı Bambam’in Jackson’ın karşısında pek şansı olduğunu da sanmıyordum ama içimdeki o merak bir türlü gitmiyordu.

“Evet, evdeymiş. Dinleneceğim biraz dedi.” Deyip battaniyenin altına girdi ve saçlarıyla oynamaya başladı.

“Alice,”

“Mina,”

İkimiz de aynı anda konuşmamızla güldük.

“Önce sen söyle.” Dediğinde durduk yere uzatmaya gerek olmadığını fark ettim. “Şey, yanımda kalmak zorunda değilsin, Bambam’e bak istersen. İyiyim ben, hem ilaçlarımı da aldım.” Dediğimde gözlerini devirdi.

“Saçmalama. Bambam bakar başının çaresine hem evdeymiş zaten.” Dedi ve derin bir nefes aldı.

“Sen ne söyleyecektin?”

“Ben... Bambam hakkında konuşmak istiyordum.” Nefesimi tutmuş bir şekilde onu beklerken bu gecenin çabucak geçmesi için dua ediyordum. Bambam’i severken Alice ile arkadaş olmaya daha ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum. Yarından itibaren ikisinin de hayatından çıkma zamanım gelmişti ama bunu açıklayarak mı yoksa sessizce mi yapmalıydım emin değildim.

“Aranızı açtığımın farkındayım ve bu konuda gerçekten... Kendimi çok kötü hissediyorum. Yaptım çünkü aranızdaki o kopmaz bağı çok kıskandım. Sana verdiği değeri kimseye vermediğini gördüm, kimseye bakmadığı gibi sana baktığını, başına her dert açıldığında gözünü kırpmadan yanına koşmasını... Farkında mısın bilmiyorum ama çok güzelsin,” gözünden akan yaşı sildi ve burnunu çekti.

“Sana karşı bir şey hissetmesi düşüncesi bile beni öldürürdü.”

Beni öldürdü ama cenazeme bile gelmedi.

love story | bambamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin