d o k u z

1.3K 99 14
                                    

“Hiçbir şey sandığın kadar basit değil, burada olmanın bir sebebi var,”

Kapının çalınmasıyla annemin adamını oraya sürüklediğimde, “Seni sonra arayacağım ve bana bu olayı detaylarıyla anlatacaksın.” Dedikten sonra onu kapının önüne bıraktım ve kapıda bekleyen bir diğer kişi olan Jackson’ı içeri alarak kapıyı kapattım.

“O kimdi?”

“Annemin adamlarından biri, bu... Hastalığım hakkında bilgi almaya gelmiş, klasik aile işleri işte.”

Onu koltuğa yönelttim ve ben de yanına oturarak derin bir nefes aldım. Keşke işler gerçekten de o kadar kolay olsaydı ama ters giden bir şeyler olduğunun farkındaydım.

“Klasik aile işleri? Ailenin nasıl bir klasik olduğunu merak ediyorum açıkçası..” kendimi gülmeye zorladım ama dudağımda abes duran bir gülücükten öteye gidemedi. Haklıydı, benimki gibi bir aileye herhangi bir yerde rastlaması imkânsızdı.

“Neyse, şu sevgili olayını konuşalım mı biraz? Baştan söyleyeyim sadece sana güvendiğim için buradasın yoksa erkekleri geç benim kızlara bile güvenim yok, eve kimseyi almama gibi bir huyum da var, bir de üstüne sevgili olduğumuzu söyledin, ben temasa da çok karşıyım, biri bana dokunduğunda huylanırım ve bu erkekse de çok ra-”

Gözlerini kocaman bir şekilde açmış ve kafamın tamamını kaplayacak büyüklükteki koca eliyle ağzımı kapamıştı.

“Sakin ol ve nefes al, istemediğin bir şey yapacak biri değilim!” kendimi sakinleştirebildiğimde elini ağzımdan çekti ve aramıza bir yastık koydu.

“Tatlım benim de sevdiğim var ve kesinlikle yanlış anlama senden faydalanmak gibi bir derdim yok. Sadece Bambam’in ne tepki vereceğini merak ettim, üzerime saldıracağını düşünmemiştim.”

Bu konuda haklıydı aslında. Bambam’in öyle bir şey yapacağı benim bile aklımın ucundan geçmemişti, “Senden bu kadar nefret ettiğini bilmiyordum,”

“Ben de sana bu kadar değer verdiğini, evden ayrıldıktan sonra kapının önünden uzaklaşmadı bile.”

Gittiğini zannederken bile burada mıydı?

“Sanırım tekrar yanına gelmemi engellemek istiyordu ama şuan büyük ihtimalle sevgilisiyle baya meşguldür.”

Kalbimin şiddete dayanamayıp patlayan cam kırıkları bütün iç organlarıma sıçradığında çıkan ses kulaklarımda yankılanırken dudaklarımı ısırdım, gözümden bir damla yaş akmasın, sesim çatlamasın diye... Ve bunun en can yakan tarafı da, 8 yaşındayken annemin misafirleri için hazırladığı porselenleri kırdığımda, annemin bana bağırışı kadar canımı yakmasıydı. Çıkan ses aynıydı, annemin bağırışı hâlâ kulaklarımda...

“Her neyse, aynı şeyi ben de yaşadığımdan bu kadar duygusuzum sanırım... Yarın şirket seçmelerine katılmak ister misin?”

Kafamı iki yana salladım aklımdaki düşünceyi atabilmek için.

“İstediğim her an seçmelere katılabiliyor muyum?”

Güldü ve en son izlediğim Black Mirror’ın durdurmuş olduğum bölümünü devam ettirdi.

“Seçmeler yarın, neden şimdiye kadar bekledim sanıyorsun? Ben de bu bölümde kalmıştım zaten..”

Daha sonra birlikte bölüme devam etmiştik ve uykumun geldiğini fark ettiğinde o da evine geri dönmüştü. Işıkları kapattığımda içimde bir yerlerde varolan ve filizlenmeyi bekleyen korku yerini belli ettiğinde kendi kendime şarkı söyleyerek içimi rahatlatmaya çalıştım.

“Bu ev üstün güvenlik önlemleriyle donatılıyor, benim izin vermediğim herhangi biri asla eve giremez, camlar kurşungeçirmez... Sadece kafanda kuruyorsun, sakin ol...”

Yatağıma uzandığımda ne karanlığa uyum sağlayabiliyor, ne de ışığı açmaya cesaret edebiliyordum. Jackson’ın söylediklerinden sonra Bambam’i çağırmak istemiyordum ama ondan başka bu saatte çağırbileceğim kimim vardı ki?

Telefonumu elime alarak mesajlara girdim ve uyuyup uyumadığını soran bir mesaj attım. Onların evi hemen arkadaki sokaktaydı bu yüzden gelmesi kolay olurdu ama ailesiyle yaşamadığı için genelde Alice’in evinde kaldığını biliyordum. Onun evi biraz daha uzaktı. Sırf Bambam’in annesi fark etmesin diye yapmışlardı bunu çünkü her ne kadar zengin bir aileye sahip olsa da, annesi Bambam’in bu yaşında ve üstelik evlenmeden böyle şeyler yaptığını bilse kesinlikle onu eve kilitler ve ezberleyene kadar kutsal kitapları okuturdu.

Benim için yıllar süren birkaç dakika içinde kapı çaldığında koşarak aşağı indim ve kapıyı açtım. Ancak ne yazık ki bu sefer kendimden bile beklemediğim bir şey yaparak ona sarılmıştım.

Karşımdaki, duştan yeni çıkmış nemli ve naneli şampuan kokan saçları burnumun derinliklerinde kendine yer edinen Bambam’e öyle sıkı sarmıştım ki, ilk kollarımı dolayışımda bir adım gerilemesine sebep olmuştum.

“İyi ki geldin...” diye mırıldanırken omzuna düşen gözyaşlarımı umursamadım. Uzun zaman sonra, ilk defa kendimi böylesine güvende hissediyordum. Onun kolları benim sığınağımdı. Küçük ağaç evime girmiştim.

“Her zaman geleceğim.”

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.
love story | bambamDove le storie prendono vita. Scoprilo ora