13

14K 880 145
                                    



Jongin, cuma akşamı Sehun'u çat kapı kapının önünde bulduğunda çok şaşırmıştı.

"Kapıyı açan sen olduğun için çok şanslıyım." dedi Sehun ona. "Benimle kaçar mısın?" diye sordu.

"Ne yapar mıyım?" diye sordu Jongin şaşkınlıkla.

"Kaçar mısın?" diye tekrar sordu Sehun heyecanla. "Arada sırada çok yoğun dönemlerden sonra biraz boşluğum olunca yaparım. Chanyeol dışında kimseye haber vermeden bir süre ortadan kaybolurum. Canım ne istiyorsa onu yaparım. Benimle gelir misin? Birlikte tatil yaparız. Birbirimizi daha iyi tanırız."

Bir süredir onunla telefon dışında iletişim kuramıyordu. Onun birden bu teklifle gelmesi onu çok şaşırtmıştı. "Bu işlerin bitti mi demek oluyor?" diye sordu.

"Bir süreliğine... Her şey hazır. Sadece ihale için toplantı zamanını bekleyeceğiz. Şimdilik beklemekten başka bir şey yapamayacağız. İki günlüğüne bile olsa biraz buralardan uzaklaşmak bana iyi gelecek. Sende benimle gelirsen mükemmel olur."

Jongin kararsızdı, tamamen onunla baş başa, bu fikir hem onu heyecanlandırıyor hem geriyordu. Ne cevap vermeliydi? Düşünceyle alt dudağını ısırdı.

"Tamam." dedi en sonunda. "Ne yapacağız? Nereye gideceğiz? Ona göre hazırlanmalıyım."

Sehun elini uzattı. "Tüm hazırlıkları boşver. İhtiyacım olan şeyi anında satın alamayacaksam bu kadar zengin olmanın anlamı ne?" diye sordu omuzlarını silkerek. "Sen sadece elimden tut ve beni takip et."

Jongin ona güldü ve elinden tuttu. Sonra aklına gelen şeyle ürperdi. "Hyung! Hyunga haber vermezem geri döndüğümde beni keser."

Sehun onun tuttuğu elini bırakmayarak içeri girdi. Junmyeon, Jong Dae ve Min Seok oturma odasında televizyon izliyordu. Onlar için sıradan bir akşamdı işte. Onlara selam verdikten sonra Jongin'i kaçırmak için izin istedi ve onay aldı.

**

Kalabalık caddelerde el ele yürüyorlardı. Sehun'un onun elini bırakmaya niyeti yok gibiydi. Bu nedense Jongin'i mutlu etmişti. Birinin tüm ilgisinin onun üzerinde oluşu, onu sevmesi hoşuna gidiyordu. O kimse tarafından sevilmemişti, bu onun için bir ilkti.

"Şu Chanyeol'u ezmeye çalışan arabayı gönderen kişi, onunla sorununuz tam olarak ne?" diye sordu Jongin. Bunu başından beri merak etmişti ama sormak üstüne vazife miydi değil miydi bilmiyordu. Onun işlerine karışmaya hakkı yoktu sonuçta.

"Bizim bir çok ürettiğimiz şey var ama ana ürün otomobiller. İlk otomobil üretmeye başladık ve zamanla ülkedeki liderliği ele geçirip dünyaya açıldık. Akakage ise Japonya'daki rakiplerimiz. Biz nasıl Kore'deki üretimi elimizde tutuyorsak onlar da Japonya'dakini tutuyor ve bizim aksimize yer altı dünyasıyla da bağlantıları var. Bu nedenle kimse onlarla rakip olmak istemez. Kurt ya da insan."

"Kurt mu? Onlar da mı kurt?"

"Evet, Japonya'daki en güçlü sürü. Bizden çok daha kalabalık ve Japonya'daki diğer küçük sürüleri baskı altında tutuyor. Kurtlar açısından Japonya'nın lideri onlar."

"Japonya'da kaç tane sürü var?"

"Yedi tane. Bunlar birbirinden bağımsız gibi görünseler de Akakage'nin emirlerine karşı gelmezler çünkü sürülerinin onun tarafından yutulmasından korkarlar. Akakage isteklerine ulaşmak için kendi türüne bile zulüm etmekten çekinmez."

"Kore'de üç tane var demiştin. Bizim sayımız onun karşısında çok az değil mi?"

"Ondan bile az. Kore'dekiler birbirinden tamamen bağımsızdır ve genelde birbirimizin işlerine karışmayız. Yani bu işte Jahwa tek başına."

Alfa'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin