28

11.1K 778 118
                                    

Sehun bulutların üzerinden İtalya'nın manzarasını izliyordu. Uçak birazdan inişe geçecekti. Sonunda beklenen gün gelmişti. Akakage ile düello günüydü. Bu düelloyu izlemek için yirmi sekiz farklı ülkeden yüzlerce sürü katılmıştı. Birleşik Kurt Toplumu'nun hakemliğinde yapılacak olan düelloyu yeryüzündeki her sürünün lideri izlemek zorundaydı. Bu nedenle Kore'deki diğer iki sürünün lideri de dahil tüm sürü liderleri, bugün İtalya'daydı.

İtalya tarihinde her zaman düellolara ev sahipliği yapmıştı. İtalya'nın derinliklerindeki dev arena pek çok kanlı düelloya tanıklık etmişti. Birleşik Kurt Toplumu'nun aldığı kararla hakemlik edecek üç kişi üç farklı ülkeden üç farklı sürünün liderinden seçilmişti. Aslında onlara pek fazla bir iş düşmüyordu. Zira bu ya kazan ya da kazan düellosuydu. Kaybetmek demek ölmek demekti.

Sehun uçaktan indiğinde yüzüne çarpan rüzgarla ürperdi. Evden en son uzaklaştığında başına gelenleri unutmamıştı daha. O olaylar onu daha güçlü bir kurt haline getirmiş olabilirdi fakat yaşadığı acılar zihnine kazınmıştı. Kurt Topluluğu tarafından onları almak için gönderilen araca bindiler.

Chanyeol de onun kadar sessizdi. Onun kadar gergin olduğundan en ufak bir şüphesi bile yoktu Sehun'un. Bu sefer onu da yanında getirmişti çünkü getirmek zorunda kalmıştı. Jongin onunla gelmek konusunda o kadar ısrarcıydı ki en sonunda ya ben seninle gelirim ya Chanyeol dediğinde Chanyeol'ü seçmişti. Jongin'in buraya gelip onu savaşırken izlemesine izin veremezdi. Zaten doğuma fazla bir şey kalmamıştı, heyecandan doğruverirdi.

Her ne kadar artık Chanyeol'den kat ve kat daha güçlü olsa da Jongin onu defalarca Chanyeol'e emanet etmişti. Sevgili eşi -artık resmi olarak da evlilerdi- en az onun kadar Chanyeol'e güveniyordu. Jongin'in onu uğurlarken ki isteksizliği, gözlerinin dolması onu hem üzüyor hem de Jongin'in ona olan sevgisini hissetmek onu mutlu ediyordu. Karmaşık duygularla parmağındaki yüzüğü çevirdi ve okşadı.

"Şimdiden özledin sanırım." dedi Chanyeol ve kendi yüzük parmağını gösterdi. "Bende eşimi özledim. Bu yüzden karşına çıkaracakları herifin kafasını hemen kopar da, evimize dönelim bir an önce." Sehun üzerlerindeki gergin havaya rağmen güldü.

Araba ormanın derinliklerine doğru ilerlerken Sehun mırıldandı. "Yaklaşmış olmalıyız. çevre iyice ıssızlaştı." Sehun'u haklı çıkarırcasına devasa arena gözleri önünde belirdi.

Araba arenanın önünde durduğunda Kurt Topluluğu tarafından yönlendirilen başka bir görevli onlara yolu gösterdi. Sehun'u bir soyunma odasına götürdü. "Burada üstünüzü değiştirebilirsiniz efendim." dedi kadın.

Sehun, Chanyeol'ün elindeki çantayı alıp içeri girdiğinde Chanyeol ve kadın sessizce kapıda beklemişti. Sehun çıktığında üzerinde beyaz bir t-shirt ve siyah bir eşofman altı vardı. Kadın onları yönlendirmeye devam etti. Sonunda bir dönemeçte durdu. "Siz bu taraftan devam edip arenaya çıkacaksınız. Rakibiniz sizi bekliyor." dedi Sehun'a ve Chanyeol'e dönüp "Siz beni takip edin." diye ekledi.

Sehun'u yolun sonunda bir kapı bekliyordu. Bu kapı düellonun gerçekleşeceği arenaya açılıyordu. Sonunda buraya kadar gelmişti. Derin bir nefes aldı, duruşunu dikleştirdi ve kapıyı açtı. Arenada onu bekleyen rakibine pek yabancı sayılmazdı. Daha önce bir kez daha mücadele etmişlerdi. O zaman kaybetmişti ama o zamanki şartlarla şimdiki şartlar birbirinden çok farklıydı.

"Geç kaldın velet." dedi Akakege'nin varisi. Akakage'nin baş alfası Domniyoji Taiga'nın oğlu Domniyoji Misaki. Gözleri Sehunla buluştuğunda şaşkınlıkla ekledi. "Sana ne oldu böyle velet? Neredeyse tanıyamayacaktım."

"Kan emici arkadaşlarınla fazla vakit geçirdim diyelim." dedi Sehun.

"Gomen, gomen. Benim hatam." dedi Misaki ve kahkaha attı.

Alfa'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin