17

12.6K 858 132
                                    


Sehun onlar için kapıyı anahtarla açtı.  Junmyeon doğrudan içeri geçerken Sehun Jongin'i durdurdu ve elindeki anahtarı Jongin'in avcuna bıraktı.

"Bundan sonra bu sende kalsın ruhum. Benim bir süre ihtiyacım olmayacak nasıl olsa."

Jongin elindeki anahtara baktı anahtarlığının ucundan küçük bir basket topu sallanıyordu. Gülümsedi. Sehun gerçekten basketbolu çok seviyor olmalıydı.

Sehun onun elini bir an bile bırakmadan ona içeriye kadar rehberlik yaptı. Tıpkı Jonginlerin evinde olduğu gibi dış kapı doğrudan oturma odasına açılıyordu ve onların evinde olduğu gibi üst kata uzanan merdivenler vardı. Onların evinden tek farkı çok daha büyük olmasıydı. Onların sahip olduğundan daha fazla oda olduğunu alt kattaki oda kapılarından bile anlayabiliyordu. Onların alt katta hiç odası yoktu ve aşağıda ve yukarıda ayrı ayrı olmak üzere iki banyoları vardı ki, Jongin buna minnettardı. Zira Jong Dae sabahları banyoda kalma rekorları kırıyordu.

Jongin eşyaları incelediğinde her birinin çok eski, hayır, antika olduğunu fark etti. Muhtemelen yıllardır kullanılıyorlardı fakat hala çok iyi ve konforlu görünüyorlardı. Duvarlarda asılı birkaç aile fotoğrafı vardı. Sehun annesine de babasına da benziyordu, ikisinden de bir şeyler almıştı. Sehun'un birkaç çocukluk fotoğrafı, Chanyeol ve Yifan ile olan fotoğrafları evin her yerini süslüyordu. Gerçekten sıcak aile havası hissediliyordu. İki tane düğün fotoğrafı da vardı. Bunlardan biri Sehun'un ailesi iken diğeri Chanyeol ve Baekhyun'un düğünüydü.

Aynı zamanda ev gayet sade ve şıktı. Onların evinden daha büyük olmasına ve ormandaki en büyük ev olmasına rağmen Sehun'un zenginliğiyle kıyaslandığında oldukça gösterişsiz ve sıradandı.

Jongin ona gülümseyen Baekhyun'a gülümsedi. Onu maç gününden sonra ilk defa görüyordu ve karnı epey büyümüştü. Onun karnı da o kadar büyüyecek miydi? Gerçi bebeği karnından artık ufak bir çıkıntı oluşturmaya başlamıştı. Bu yüzden onu bol kıyafetlerle saklamak zorunda kalıyordu. Henüz kendini iş arkadaşlarına açıklama yapmaya hazır hissetmiyordu ve daha Sehun'a söyleyememişti.

Sehun'a söyleyememişti ve Sehun gidecekti! Sehun'dan bu şekilde ayrılmak istemiyordu. En azından ona bebeği söylemeliydi. O bunları düşünürken elleri arasındaki Sehun'un elleri kaydı. Kaşlarını çatarak ona bakmıştı ki, onun Chanyeol'un yanına ilerlediğini gördü.

Sehun Chanyeol'un omzuna elini koydu. "Aile sana emanet Chanyeol. Her sey olağan şekilde olması gerektiği gibi devam edecek. Fakat olağanüstü bir durumda, yetki tamamen sende. Sana güveniyorum."

"Emrin olur, baş alfa." dedi Chanyeol kararlı bir ses tonuyla.

"Şirket sana emanet. Ne olursa olsun, planlandığı gibi o ihaleye gidilecek. İhtiyarların ben yokken bir halt karıştırmasına izin verme. Ben aksini emretmediğim müddetçe geri çekilmek yok."

"Emrin olur." dedi yine Chanyeol.

"Ve Chanyeol." dedi Sehun. Bu sefer az öncekinin aksine sesi otoriter değil nazikti. "Ailem sana emanet. Ruhumu koru. Cennettini korurcasına."

Chanyeol da bir elini onun omzuna attı. Bu sefer yüzünde ciddi bir ifade yerine gülümseme vardı. "Her zaman."

Sehun onu kendine çekti ve sarıldı. "Kendine, ailene, aileme ve ailemize iyi bak."

"Sende öyle." diye mırıldandı Chanyeol.

Yifan hemen yanlarına gelmiş sırasını bekliyordu. "Bana bir şey emanet etmeyecek misin kuzen?" diye sordu onlar ayrıldığında.

"Kıskanma kuzen. Sana da okulu ve basketbol takımını emanet ediyorum. Umarım yetişirim ama yetişemezsem de bizi bu sene ulusal şampiyon yap."

Alfa'mDove le storie prendono vita. Scoprilo ora