~bölüm otuz bir

6.1K 619 299
                                    

Sizi yerim 30K💛

Evrim
20:30
İki hafta sonra

Dün

Çağıl: Evrim?

Çağıl: Evrim lütfen konuş benimle

Çağıl: Evrim

Çağıl: Seni özledim...
**
"Vermiyorum ulan!"dedi Jale. "Yazmayacaksın."

"Ama... Ne yazmış gördün mü?"

Jale telefonumu vermedi.

Ağlamaya başladım. Resmen yazmayayım diye iki gündür telefonumu vermiyordu.

Önden yürümeye devam ederken Fatma "Kız yazık ya,"dedi. "Bir cümle yazsın bari."

"Hayır. Furkan'ın homofobik zaferini ve onu izleyip ağlaya ağlaya yine ona mutluymuş gibi yazmayacak. Hislerini bilsin."

Daha çok ağlamaya başladım, yoldaki herkes bize bakıyordu. Çağıl beni özlemişti! Konuşmamız gerekiyordu!

"Kendini ne kadar yırtarsan yırt Evrim. Senin parçalanmana izin vermeyeceğim." Keskin bir sesle konuşurken telefonumun şifresini değiştirdi.

"Jale, ne olur!" Ona sarılıyor, çaresizce ağlıyordum. Bana neden kızıyordu ki? Sonsuza dek konuşmadan nasıl duracaktım?

"Evrim'in yüzü şişti, ver şunu." Gülin öyle sert çıkıştı ki ağlamayı bir anda kestiğimi fark ettim.

Jale "Madem özledi, Evrim'e ulaşsın. Nerede ulan?"diye bağırdı.

Telefonumu salladı. "Homofobik pezevenk arkadaşına aşık. Sana değil. Seni kırıp kırmaması umurunda değil! Kendisi için sana yazdı! Gönlünü rahatlatmak istiyor, sen ise çukura gözünü kırpmadan atlıyorsun."

Dudaklarım titriyor, nefesim boğazımda takılıyordu. "O kazmışsa nasıl göreceğim? Sadece onu görüyorum, atlayacağım, biliyorsun..."

"İzin vermeyeceğim." Telefonu cebine koyduğunda tek koluyla sarılışıma karşılık verdi.

"Jale..."dedim usulca.

Saçlarımı abla gibi okşadı. "Üzgünüm ama iyiliğini istiyorum."

Fatma Gülin ile aldığı kahveleri bize getirmiş, üzgün üzgün bize bakıyordu.

Kahveden bir yudum aldım.

"Lunaparka da giremez mi-miyiz?"

"Eve gidiyoruz."

"Bir kere, ne olur..."

Jale beni kapıya çevirerek omuzlarımdan tuttu. "Bak ulan, bak!"

Çağıl'ı gördüğüm an dizlerim uyuştu. Rüzgarda dalgalanan saçları, içten gülüşüyle içime tatlı bir sıcaklık çöktü. Burnundaki piercingi ile oynuyordu.

Furkan'ı fark etmemle buz kesildim.
Furkan sigara içerken gülüyor, ona heyecanla bir şeyler anlatıyordu.

Jale telefonumu çıkardı.

Çağıl: Neredesin?

Çağıl: Evrim... Yetmedi mi?

Çağıl: Özledim seni

"Özlemiş gibi mi, ha?"

Furkan'a gofret uzatırken gülmeye devam ettiler. Öyle güzel kahkaha atıyordu ki... Dolu gözlerle gülümsememe mani olamadım. Çok mutlu gözüküyordu.

Oysaki içimdeki o soğukluğu atamadım.

Boğazım yanarken arkamı döndüm.

Jale haklıydı.

Bildiğim çıkışa yürümeye başladım.

İlk defa o yoktu.

Vulcanus [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin