~bölüm yetmiş sekiz~

3.5K 329 107
                                    

Evrim

Şimdi küt diye gidebilirdim.

Boğazıma oturan iğrenç hissi bastırmaya çalıştım ve yavaşça yutkundum.

"Sana ne?"dedi Çağıl boş bir bakışla.

Boğazım yanıyordu.

Bana böyle davranmasını beklemiyordum.

Haklıydı, alttan almalıydım.

"Gelip dostum dediğim bu çocuğa saldıramazsın ayrıca. Bir suçlu  arıyorsan o da sensin."

"Haklısın... Ben... Özür dilerim." Yüzüne bakmaya çalıştım ancak feci kızgın gözüküyordu. Bakışlarımı boşluğa diktim.

Kelimeler dudaklarımda çivilendi yine.

"Yetişkinim ben farkındaysan, bir şey yapmak için senin gibi bir çocuktan izin alacak değilim."

Gülümsedim. Sevgiliyiz sanıyordum.

"Galiba benimle deli gibi sevişirken çocuk değildim."

Kaşını kaldırdı, yüzü bir anda değişmişti.

Bundan güç alarak burnunun dibine girdim.

"Beni dinlemek yerine başkalarıyla takılıyorsan, iyi eğlenceler Çağıl. Seni yanlış tanımışım. Daha fazla bölmeyeyim."

Jale "Evrim,"diye seslendi.

Ne zaman gelmişlerdi?

Simge köşede ağlıyordu. Üzülmüştüm.

"Beni dinlediğin bile yok. Sadece öfkeni çıkarıyorsun. Buna izin vermem işte."

"Ne?"diye bağırdım. "Alkış mı istiyorsun?"

Gülerek alkışlamaya başladığımda Volkan "Sakin olun,"dedi ve iyice sinirlendim.

Çağıl ellerimi tutarak beni durdurdu. "Bırak!"

"Yeter."

"Yetmez!"

"Kes şunu."

Kenan "Çağıl,"diye uyarsa da Çağıl bir anda öyle sert gözüktü ki istemsizce ellerimi indirdim.

Deli bir cesaretle omzundan ittirdim.

Mekandan koşa koşa çıkarken herkes arkamdan bağırıyordu.

Umursamadan koştum.

Yola doğru koştum.

Vulcanus [bxb]Where stories live. Discover now