XIV/new person

8.5K 860 386
                                    

"Markete de uğrayalım, bira almak istiyorum." Taehyung'un sakin ve boğuk sesi bir anda kafamı ona döndürmeme ve boynumdan çatır çutur seslerin gelmesine sebep oldu. Ensemi tutarken şaşkınlıkla ona baktım.

"O da nereden çıktı? Sen içmezsin ki?" Omuzlarını silkti ve ellerini ona en az iki beden büyük bol pantolonunun ceplerine soktu. Diğerleri önden ilerlerken biz onları arkadan takip ediyorduk.

"Artık hoşuma gidiyor." Gözlerimi devirdim ve omzumla omzunu dürterek sırıttım.

"Sen de bir haller var." Kafasını iki yana sallayarak isteksizce beni reddetti.

"Ne hali olacak oğlum, bakıyoruz keyfimize işte."

"Ah," Dedim panikleyerek.

"Böyle diyorsan kesin bir şey var. Dökül hadi, kimse duymaz." Ellerini cebinden çıkararak zaten dağınık olan saçlarını iyice dağıttı.

"Of, çok mu belli?" Sonunda pes etmişti. Taehyung genelde kolay dökülmezdi fakat canına tak etmiş olmalıydı ki, iki cümleye tav olmuştu.

"Seni iyi tanıyan herkes için, evet." Önüme döndüm ve adımlarımız iyice yavaşlarken öndeki beş kişinin kahkahalar atarak sokağın ortasında bir sağa bir sola savrularak yürüyüşlerini izledim. Bir tek Jimin onlara göre daha sakin ve düzgün yürüyordu, en solda diğerlerine sessizce gülümsemekle yetiniyordu. Hoseok ve Seokjin ise ortamdaki gürültüyü alevlendiren esas kişilerdi ve kahkahalarının tüm sahil şeridi boyunca yankılandığından emindim.

"Sana bir şey diyeceğim ama kim, ne zaman, nasıl diye sormayacaksın. Yalnızca dinleyeceksin, tamam mı?" Sesindeki ciddi ton bakışlarımı yeniden ona çekti.

"Sen hele bir anlat da." Daha fazla beklemeden döküldü.

"Diyelim ki hayatında biri var. Normal biri ama. Sohbet ediyorsun, eğleniyorsun, onunla vakit geçiriyorsun. Daha önce aranızda da bir şey olmamış, yani senin ve Jimin gibi anladın işte, fakat ara sıra göz göze geliyorsunuz, bazen yalnızca senin anlayabileceğin imalar yapıyor ve sen doğru mu anladım acaba diye kendini yiyip bitiriyorsun. Ne zaman bir şey olsa yanında bitiyor ve sürekli saçlarını seviyor. Sence bu kişi senden hoşlanıyor mudur?" Hımladım, uzunca bir süre düşünmeye gerek yoktu. Kimden bahsettiğini de biliyordum, hissettiği duyguları da.

"Hoşlantı konusunda master yapmış ve ömrünü yiyen birine tüm zamanını ayırmış biri olaral söylemeliyim ki onu bilemem ama sen ondan hoşlanıyorsun." Bakışlarımı terliklerime indirdim ve vereceği tepkiden çekinerek iç çektim.

"Bu da ne demek?"

"Neyden veya kimden bahsettiğini biliyorum, Tae. Anlatmak için önce kabul etmek gerektiğini ve henüz buna hazır olmadığını da. Önemli değil, sana istemediğin sorular sormayacağım. Yalnızca beni göz önünde bulundur ve pişman olacağım şeyler yapma." Taehyung'un dolan gözleriyle karşılaştığımda içim sıcak ve tanıdık bir buruklukla doldu.

"İki kere düşün ve bir kere hareket et. Bir kere hayatına aldın mı, o istemeden çıkaramazsın." Onu düşünceleriyle yalnız bırakıp kendi kendime ilerlemeden önce sağ omzunu sol elimle sıvazladım.

"Ve inan bana güzel dostum, bu hikayenin kaybedeni de sen olursun."

*

Taehyung vurdumduymaz biriydi fakat Hoseok kadar değil. Espriliydi, yetenekli ve sempatikti, yine aşağı kalır gibi olmasın ama Hoseok kadar değil. Son derece yakışıklıydı, herkesin hayatında olmasını isteyeceği kadar sadık ve duygusaldı da, işte bunlar benim pervasız arkadaşım Hoseok'ta olmayan şeylerdi. Ortak olduğunu düşündüğüm tek şey; ikisinin de kalbinde yatan sıcaklık, sevgi dolu olduklarından kaynaklıydı. Fakat ikisi... Zordu işte, benzer birkaç kişisel özellikleri vardı ve aynı kutuplar birbirini iterdi. Fizikten hep nefret etmiş olsam da bazı kuralları kabul etmek zorundaydım.

apego ¦ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin