1. Bölüm

395 18 96
                                    

Üniversitede olmanın gerçek bir özgürlük olduğunu düşünüyordum. Liseye göre daha az okula gidiyor olabiliriz. Fakat üniversitenin de ödevler ve sınavlar gibi zorlukları var. Yine de ben orada olmayı çok seviyorum.

İlk üniversitemi yeni bitirdim. Yüksek lisans yapmayı çok istiyordum. Neyse ki bazı şirket sahipleri burs konusunda eli açık davranıyor.

Tek başıma yaşıyorum. Daha doğrusu bu yıla kadar öyleydi.

Hayat benim için oldukça yorucu geçiyordu. Yarı zamanlı işlerde çalışmak, sınavlara hazırlanmak ve ev işleriyle uğraşmak.. Okulu sevsem de bunlar beni her zaman zorluyordu.

Kirayı ödemek beklediğimden daha zordu. Faturalar ve evin diğer giderleri beni aşıyordu. Bu yüzden son sınıf öğrencisi bir arkadaşımla birlikte yaşıyordum. Yanıma taşındığı henüz kısa bir süre olmasına rağmen, mezun olacağı için gitmişti. Bunun üzerine ben de ilk iş olarak kendime bir ev arkadaşı bulmaya karar verdim.

Yeni dönem başladığında okula, internet üzerinden birkaç siteye ve gazeteye ilan gönderdim. Masrafları bölüşmek, biraz para biriktirmeme ve hatta bir üniversite daha okumama yardımcı olabilirdi.

İki ayrı işte çalışıyordum. Hafta içi dersten sonra bir kahve dükkanına gidiyor, hafta sonları da küçük bir kitapçıda yarı zamanlı olarak çalışıyordum. Aslında tam gün çalışmak istiyordum. Fakat evde olabildiğim sadece iki günüm vardı ve onları da ders çalışmak ve temizlik yapmakla geçiriyordum. Yaşamak için gerçek bir mücadele veriyordum.

İlanları verdiğimin üzerinden on gün geçmişti. Yeni dönemde öğrenciler çoktan kayıtlarını yapmış, kalacak yer bulmuşlardı. Bu yüzden fazlasıyla umutsuzdum.

Kahve dükkanındaki işimi bitirip çıktım. Bir anda içimde küçük bir umut ışığı belirdi. Çünkü telefonum çalıyordu ve numarayı tanımıyordum.

"Efendim?"

"Ev arkadaşı arıyor musunuz? Yani doğru mu aradım?"

Bu cümleden sonra yolun ortasında dans edip zıplamaya başladım. Telefondaki ses benden bir yanıt bekliyordu.

"Orada mısınız?"

"Evet, tabi."

Sevincimi bastırıp konuşmaya başladım. Buluşacağımız için çok uzatmadım. Kısaca kendini tanıttı ve birkaç şey anlattı. Sanırım duyduklarım bende biraz önyargıya sebep olmuştu.

Arayan kişi Gangnam'dan geliyordu. Gangnam? Hem de onca özel üniversite varken bizim okulumuza?

Üniversitede ikinci yılı olduğunu ve geçiş yaptığını söyledi. Sabah erken saatte gelmiş. O saatten beri de kalacak bir yer arıyormuş. Yalnız yaşama konusunda o kadar tecrübesizdi ki, bir yere taşındıktan sonra ev bulunamayacağı konusunda ufacık bir fikri bile yoktu.

Ne kadar şanslı olduğundan bahsedip duruyordu. Son bir umut olarak okula gidip ev arkadaşı ilanını gördüğü için hemen beni aramış. Kesinlikle şanslı olanın o olduğunu düşünmüyordum.

Okula yakın bir kitapçıda olduğunu, bulunduğum yeri iyi bilmediğini ve eğer sakıncası yoksa onu alıp alamayacağını sordu. Çalıştığım kitapçıda geziniyor olması da kesinlikle onun şansıydı. Onunla anlaşabilir miydim bilmiyordum. Fakat bu umurumda bile değildi. Çünkü ikimiz için de daha iyi bir seçenek yok gibi görünüyordu.

Tek isteğim anlaşabileceğim biri olmasıydı. Evi pansiyon gibi kullanmasını istemiyordum. Aynı evin içinde ayrı yaşamak tuhaf geliyordu. En azından bazı paylaşımlarda bulunmak, zaman zaman birlikte ders çalışmak veya sohbet etmek istiyordum.

Kitapçıya girdiğimde, köşede iki dev valiz ve bir sırt çantası gördüm. Onun eşyaları olmalıydı.

"Selam Yunho! Buralarda bir üniversite öğrencisi olacaktı. Onu görmüş olabilir misin?"

"Ben de bir an çalışmaya geldin sandım."

"Hadi ama.. Ben de tatil yapmalıyım."

"Pekala. Sanırım şurada gezinen senin arkadaşın olabilir."

En arkada, köşedeki raflarda kitapları inceliyordu. Elinde dört tane seri kitap vardı. Birkaç tane de manga alıp kasaya ilerledi. Kredi kartını çıkarıp aldığı kitapların poşetine uzandı. Sonra valizlerini alıp kapının önüne çıktı. Heeey! Ben de buradayım!

Yunho abi gülerek bana baktığında hemen peşinden gittim.

"Selam!"

"Selam. Ev arkadaşı arayan?"

"Evet. Ben Minseok. Kim Minseok."

"Ben de Sehun. Memnun oldum."

Bileklikleri, tuhaf bir küpesi, dağınık saçları ve havalı görünen bir giyim tarzı vardı. Konuşmadığı sürece serseri olduğu düşünülebilirdi. Fakat ses tonu ve sevimli yüz ifadeleri vardı.

"İstersen evde konuşalım. Yorulmuş gibisin."

"Sevinirim."

Ev gezip beğenecek vakti olmadığını söylüyordu. Onun için yalnızca uyuyabileceği, üşümeyeceği ve ders çalışabileceği bir ortam olması yeterliydi. Eve gidene kadar telefonumdan evin fotoğraflarını gösterdim. Özellikle kirayı duyduğunda şoka girmişti. Ayağındaki ayakkabılar bile muhtemelen bir aylık kira ediyordu. Benim ödemek için deli gibi çalıştığım kirayı o fazla ucuz buluyordu. Hayatın adaleti..

Şımarık davranan biri olmaması için dua ediyordum. Eskiden de zengin arkadaşlarım olmuştu. Fakat görgüsüzlük yapan ve şımarık tavırlarıyla başkalarını ezmeye çalışanlara tahammül edemiyordum.

Eve girene kadar sohbet ettik. Özellikle ortak yaşam alanlarında kuralları olup olmadığını sordum. Tabi kendi kurallarımdan bahsetmeyi de ihmal etmedim. Sonuçta birlikte yaşayacaktık ve kimse kimsenin hakkına tecavüz etmemeliydi.

Aslında ifadesiz ve soğuk biri gibi duruyordu. Fakat konuştukça ne kadar uyumlu olduğunu görüyordum. Sıcak ve uysal biriydi.

Evim oldukça küçüktü. Alt katında Amerikan mutfak ve orta büyüklükle bir salon vardı. Üst katta da yalnızca iki küçük oda.. Gangnam'dan gelen biri için yaşanamayacak kadar küçüktü.

"Yerine oturmadım değil mi?"

Kanepeye oturduktan sonra tedirgin olup bana döndü.

"Bu ev ikimizin. Yani misafir değilsin. Ayrıca yer takıntısı olan biri değilimdir. Lütfen rahat ol."

"Şey.. Aslında yaşadığım ev hep çok kalabalıktı. Fakat yalnız yaşıyor gibiydim. Alışmam biraz zaman alabilir."

"Sorun değil. Tabi kirayı ödemeden kaçmayacaksan.."

"Tabi ki ödeyeceğim. Hatta şimdiden verebilirim istersen."

Dolapta dün akşam yaptığım yemekler vardı. Yorgun olduğu için bir an önce masayı hazırlamam gerekiyordu.

Yemekten sonra odasını yerleştirmek için kalktı. İlk günü olduğu için bulaşıklar konusunda üstüne gitmek istemiyordum. Zaten son enerji kırıntısını da duşa girmek için harcamıştı.

Sabah erken saatte evden birlikte çıktık. Aynı bölümde olduğumuz için ortak derslerimiz de epey fazlaydı.

Birlikte yaşayacağımız için ona hemen hemen her şeyi anlatmıştım. Fakat saklamak zorunda hissettiğim bir şey vardı. Ben erkeklerden hoşlanıyordum. Umarım bu onun için sorun olmazdı.

Housemate 2 ✓Where stories live. Discover now