3. Bölüm

219 15 3
                                    

Eski sevgilisi olduğunu öğrendiğim için rahatsız olmuş gibi görünüyordu. Açıklama yapmak istiyor ama yapamıyordu. Tam konuşmak üzereyken telefonuna bir kaç mesaj geldi. Sonrasında ise küçük bir ağlama krizi..

Kısa süredir tanışıyor olsak da iyi anlaşıyorduk. Bu yüzden ona destek olmanın haddimi aşmak olduğunu düşünmüyordum.

"Ağlama lütfen."

Kollarımı etrafına sarıp kendime çektim. Başta bir süre öylece ağladı. Ya sarıldığım için şaşkındı ya da ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Sonra o da kollarını yavaşça sarıp ağlamaya devam etti.

Bir süre sonra sakinleştiğinde uzaklaşıp gözlerime baktı.

"İyi misin?"

"Ben.. Rahatsız ettiğim için özür dilerim.. Yani şey.."

"Rahatsız etmedin?"

"Erkeklerden hoşlandığımı daha önce söylemeliydim."

"Önemli değil."

"Gitmemi istemezsin değil mi?"

"Ne?"

"Seni asla rahatsız etmem. Gerçekten etmem. Lütfen gitmemi isteme. Evime geri dönmek istemiyorum."

"Aslında.."

"Anladım.."

"Tanrım.. Beni dinler misin lütfen?"

"E-evet?"

"Ben de erkeklerden hoşlanıyorum."

"Ne?"

"Yani bunu sorun etmeyeceğim. Tabi bana asılmadığın sürece.."

Ben kahkaha atınca söylediklerime alınmış olacak ki tuhaf bir yüz ifadesine büründü.

"Çirkin miyim?"

"Onu demek istemedim. Aksine, çok güzelsin."

"Yalnız şuan asılan ben değilim. Hıh!"

Gergin ortam gülüşümüzle dağıldığı için mutluydum. En azından o da benim kadar rahatlamış görünüyordu.

Ertesi gün erkenden uyandım. Derse gitmem gerektiği günlerde yataktan zor kalkardım. Fakat ne zaman tatil günü olsa sabahın köründe uyanırdım. Bu çocukluğumdan beri böyleydi.

Sehun'un hala uyuduğunu görünce markete gittim. Daha önce mini pizzaları çok sevdiğini söylemişti. Özellikle kahvaltıda pizza yemekten çok keyif alıyormuş. Ben de hemen sebzeli mini pizzalardan alıp eve geldim.

Pizzaları fırına atıp çözülmelerini bekledim. Çıkarıp tabaklara yerleştirdim ve masaya koydum. Tam o anda kapıda dikilen Sehun'u fark ettim. Dağılmış saçları, uykulu bakışlarıyla kapıya yaslanmış beni izliyordu.

"Tanrım! Ne zamandır oradasın?!"

Hem beni korkutmuş, hem de sesimle korkmuştu.

"K-korktum!"

Yanına gidip saçlarını karıştırdım.

"Özür dilerim."

"Şey.. Pizza kokusuna uyandım. Gerçekten pizza mı var? Hm? Hm?"

Bakmak için çabalasa da zorla odaya gönderdim. Bugün için bazı planlarım vardı. Bu yüzden üzerini değiştirip gelmeliydi.

Odasından döndüğünde koşarak masaya oturdu ve mini pizzalardan birini bütün olarak ağzına tıkıştırdı.

"Oyorkon do yomok yoyobolmoloyoz."

"Ne?"

Ağzındakini bitirdikten sonra gülümsedi.

"Uyurken de yemek yiyebilmeliyiz. Bu harika olurdu."

"Çok mu acıktın?"

"Hem de nasıl.."

"İki paket daha var. Dolaba koydum."

"Teşekkür ederim."

Bir süre sessizce yemeğini yedikten sonra sevimli bir ifadeyle bana döndü.

"Bugün biraz gezsek mi?"

"Aslında ben çalışıyorum. Yani biliyorsun.."

"Doğru.."

"Ama sanırım bugün izinliyim."

"Ne? Nasıl?"

"Ben de bugün seni gezdirmeyi planlamıştım."

"Gerçekten mi?"

"Evet. Gitmeyi en sevdiğim yerlere götüreceğim seni."

Mutlulukla gülümsedi. Çok mu büyüleyici bir gülümsemesi vardı, yoksa sadece benim üzerimdeki etkisi mi buydu?

Hazırlanıp salonda buluştuk. Kıyafetleri pahalı olduğu için mi bu kadar mükemmel görünüyordu? Yoksa içindeki mi kusursuzdu? Sebep her ne olursa olsun onun süslü biri olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.

"Biraz fazla mı süslenmişsin?"

"Huh? Süslenmek mi?"

"Fazla özenlisin demek istedim."

"Hayır, süslü dedin."

"Ama öylesin."

"Değilim!"

Dil çıkarıp ayakkabılarını giydi. Samimiyetimizin artması mutlu hissetmemi sağlıyordu.

İlk önce en çok gittiğim alışveriş merkezine götürdüm. Daha çok sinema ve bazı mağazalar için gidiyordum.

"Şuan yanımda olduğun için şanslıyım."

"Neden?"

"Yalnız olsaydım tüm mağazalara saldırırdım."

"Nasıl yani?"

"Aslında o kadar şımarık biri değilimdir. Fakat pantolonlara zaafım var."

"Peki şimdi sana engel olan ne? Ailen para göndermiyor mu?"

"Gönderiyorlar ama ben daha az harcamalıyım."

"Kendini ispatlamak istiyorsun?"

"Evet. Onlara kalsa benim için iki katlı lüks bir ev alırlardı. Fakat ben bundan hoşlanmıyorum."

"Alışveriş yapmayı seviyorsun ama?"

"O farklı. Hem sadece pantolonlar konusunda öyleyim. Bir de kitaplar.."

"Okumayı seviyorsun?"

"Çok fazla!"

"Üniversite konusunda ne düşünüyorsun?"

"Senin gibi mezun olduğumda yüksek lisans yapmak istiyorum."

"Yani daha uzun yıllar benimlesin demek oluyor bu."

"Sanırım."

Biraz çocuksu, biraz olgun ama daima sevimli.. Sanırım en çok da ailesine karşı ortaya koyduğu tepki sayesinde ona hayran kalmıştım. Tanrı, onun gibi biriyle karşılaştırdığı için minnettardım. Bu benim için gerçek bir şanstı.

Housemate 2 ✓Where stories live. Discover now