14. Bölüm

168 10 0
                                    

Sehun annesine saatlerce evden ve tutumlu olmaktan bahsetti. Artık daha az harcadığını, idare etmeyi öğrendiğini ve çok iyi beslendiğini söyledi. Sehun hevesle gülümseyerek konuşmaya devam ederken, annesi bana bakıp gülümsedi.

Sehun ona film gecelerimizden bahsetti. Hatta bizimle birlikte izleyip izleyemeyeceğini sordu. Evinde görseydim muhtemelen bizimle yer minderlerinde oturup film izleyeceğine asla inanmazdım. Fakat bizimle film izlerken beklemediğim şekilde eğlenmiş görünüyordu.

Sabah erkenden kalkıp mutfağa indim. En güzel kahvaltımı hazırlamalıydım.

Önce Sehun için mini pizzalardan çıkarıp fırına attım. Onlar çözülene kadar masayı hazırladım. Bir yandan da gece olanları düşünüyordum.

Annesi iki oda olduğunu görünce hangisi boşsa onda kalabileceğini söylemişti. Sehun onu çekiştirerek kendi odasına götürmüştü. Tabi ki konuştuklarını duyuyordum. Tatlı sevgilim ayrı uyuduğumuz konusunda annesini ikna etmeye çalışıyordu.

Annesinin gelişi başta beni tedirgin etse de ona minnettardım. O geldiği için sevdiğim mükemmellikle ilk kez birlikte uyumuştum. Ona sarılmak, nefesini duyarak uykuya dalmak ve kokusuyla uyanmak dünya üzerindeki en değerli şeydi.

Pizzaları masaya yerleştirirken Sehun'un geldiğini fark ettim. Dağınık saçları ve uykulu bakışları her zamanki gibi tatlılığını koruyordu. Kollarımı etrafına sarıp gülümsedim.

"Hala uykun var hm?"

"Biraz~"

"Ama uyursan pizzalar soğur."

"Huh? Yine mi pizza? Gerçekten mi?"

Hevesle önce masaya sonra gözlerime baktı. Sonra tekrar sarıldı. O sırada annesini fark ettim. Kapıda durmuş bizi izliyordu. Ne zamandır bize bakıyordu bilmiyordum ama utanmış hissediyordum.

Kahvaltıdan sonra üçümüz için kahve hazırladım. Annesi çantasını çoktan kapının yanına bırakmıştı.

"Biraz daha kalsaydınız.."

"Gitmem gerek çocuklar. Hem benim yüzümden derslerinizi aksatıyorsunuz."

"Biz hallederdik anne."

"Olmaz oğlum. Burada Minseok'la güzel bir düzen kurmuşsun. Daha fazla kalmayayım."

"Ama.."

"Tamam, biraz geç dönerim. Bugün işiniz yoksa beni gezdirirsiniz. Olur mu? Oğullarımla güzel bir gün daha geçirir öyle giderim."

İkimiz de odalarımıza çıktık ve hazırlanıp aşağı indik. Ayakkabılarımı giymek için kapıya yöneldiğimde Sehun'un etrafta koşturduğunu fark ettim.

"Ne arıyorsun?"

"Çantamı! Çantamııı!!"

Resmen sırt çantası sırtına yapışık yaşıyordu.

"Odandaki koltuğun üzerinde duruyor süslü."

O an Sehun'la göz göze geldik. Annesinin de dikkatini çektiğini fark edince hemen cümleyi beklenmedik bir şekilde değiştirdim.

"Odandaki süslü koltuğun üzerinde. Tanrım.. Daha fazla dil çalışmalıyım."

Sehun delici bakışlarını göndererek yukarı çıktı ve kısa süre sonra çantasıyla geri döndü.

Akşama kadar annesini gittiğimiz her yere götürdük. Sehun hevesle her gittiğimiz yerde, oraya ait bir anımızı anlatıyordu. Tüm bunlar olurken annesinin teşekkür dolu bakışlarını görmek içimi ısıtıyordu.

Giderken Sehun'u bana emanet etmişti. Beni kabul ettiğine son konuşmamızda emin olmuştum. Huzurla dönebilmesi için ona olan sevgimden bir kez daha bahsettiğimde gözleri dolmuştu. Çünkü biliyordu. Sehun evinde olduğundan daha mutluydu. Belki de onu böyle gülümsetemedikleri için üzülüyordu.

"Sizi seviyorum. Minseok, artık senin de annen sayılırım. Beni istediğin zaman arayabilirsin."

İkimize de sarılıp vedalaştı ve evine döndü.

Tüm günü dolaşarak geçirdiğimiz için yorgundum. Sehun da yorgun görünüyordu. Ben günün kritiğini yapmaya çalışırken o üzerindekileri fırlatıp benim yatağıma girdi.

Ben de üzerini örtüp aşağı indim. Aslında uykum vardı. Fakat Sehun odası boş olduğu halde yatağımda yatıyordu ve ne yapmam gerektiğini bilemiyordum.

Mutfağa gidip kahvaltıdan kalan pizzalardan aldım. Yanında da buz gibi bir çilekli soda.. Koltuğa oturup tekrar düşüncelere daldım. O uyanana kadar beklemeli miydim?

"Yah! Demek pizzalarımı bitirmek için uyumamı bekliyordun?"

"Sehun?"

"Hain sevgili!"

"Bebeğim senin uykun yok muydu?"

Elimdekileri alıp mutfağa bıraktı. Dönüp elimi tuttu ve somurtarak gözlerime baktı.

"Senin yüzünden uyuyamıyorum."

"Nasıl yani?"

"Yanıma gelmiyorsun Minseok. Neden gelmiyorsun?"

"Sehun ben.."

"Sensiz uyumak istemiyorum."

"Rahatsız olacağını düşünmüştüm."

"Ne kadar şapşal olduğunu daha önce söylemiş miydim?"

"Evet sevgilim."

Tanrı belki benden çok şey almıştı. Fakat karşılığında Sehun'la ödüllendirmişti. Ona sarılıp uyurken hissettiğim en değerli duygu huzurdu. Son nefesime kadar da bu huzuru hissetmek istiyordum.

Housemate 2 ✓Where stories live. Discover now