0.5

1.2K 129 31
                                    

"İki insan arasındaki mesafe, birkaç satır sanırım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"İki insan arasındaki mesafe,
birkaç satır sanırım.
Ölçülecekse saatle;
sen bana hep yarım."

Teneffüs zili çaldığında önümde açık olan defteri umursamadan yüzümü üstüne yasladım. Uykuya bu kadar düşkün olup da uyuyamamak beni bitiriyordu. Göz altlarımdaki morlukları görenler bir daha bakıyorlardı fakat her zamanki halimdi. Aslında bir hafta boyunca değişen bir şey olmamıştı. Sanki Taehyung'a hiç mesaj atmamış gibiydim. Hayatım dershane, okul ve resim kursu arasından gidip geliyordu.

Yazdıklarına gelecek olursak... Haklıydı.

Sırf bir lise aşkı yüzünden çocukluk arkadaşıma bunu yapamazdım. Aramızda en ufak bir gerginlik olmamıştı ve benim saçma olan ruh halime katlanabilen iki insandan biriydi. Hem sıkıntılı olan bendim. İki yıldır ağzımı açmazken, hep gizli tutarken şimdi Nayeon'a "Dur bakalım! Çocuğu ilk ben gördüm," diyemezdim. Gerçekten benim hatamdı.

"Naeun, biz kantine gidiyoruz. Sana karamelli çikolatadan almamızı ister misin?"

Nayeon'un, sınıfın kapısından gelen sesiyle başımı kaldırdığımda baş parmağımla onu onayladım. Şu an aşağı inecek halimin olmadığını biliyorlardı. Kahvaltı alışkanlığım da olmadığı için 3. derse kadar bir şey yememiştim ve sanırım midemi uyandırma vaktiydi.

"Park Naeun?"

Biri ismimi seslendiğinde daha kafamı koyamadan gözlerimi devirerek geriye yaslandım. Jungkook kapının girişinde etrafı süzerken kaşlarımı çattım. "Benim," diyerek elimi kaldırdığımda yüzü çok önemli bir şey bulmuş gibi aydınlandı ve dışardan birilerine işaret etti.

Hemen arkasından sınıfa giren Jimin ve Taehyung ile beraber sınıftaki tek tük kişilerin de dikkati üzerimize çevrilirken, kucağımdaki elimle eteğimi sıktım. O ikisinin bu katta ne işi vardı? Son sınıflar en üst kata çıkmazlardı bile.

Jungkook bana yaklaştığında yüzüme bakakaldığında Jimin'de de aynı ifade oldu. Zaten çatık olan kaşlarım daha da çatıldı ve başıma keskin bir ağrının girdiğini hissettim. Uykusuzdum. Açtım. Hoşlanmaktan kendimi çürüttüğüm ve geçen hafta anonim olan beni, gayet net olarak uyaran delikanlı tam karşımdaydı. Bir an aklıma gelenle yüreğim çırpındı.

Beni bulmuş olabilir miydi?

"Eee?" Huysuz bir sesle mırıldandığımda çaprazımdaki kızların, ne kadar kaba olduğumla ilgili homurdandığını duydum ama umursamadım. Şu an düşündüğüm, sınıfa girip onunla karşılaşma ihtimali olan Nayeon'du.

Jungkook ağzını araladığında Jimin'de yanında dudaklarını bastırmış, gülmemeye çalışıyordu. Eğer tam arkalarında bana düz bir ifade ile bakan Taehyung olmasaydı sırayı kafalarına geçirmiştim.

"Ben şey için aradım seni. Basket takımındaki son sınıflar kütüphanede gönüllü olmak istiyorlar ve listeyi sen tutuyormuşsun. Üç isim yazdırmaya geldim, hocaya söylersin değil mi?"

"Hayır!"

Ben kütüphane görevlisiydim, evet.

Ama hazır değildim.

Son sınıf. Üç isim. Kim Taehyung.

Önümdeki ikili kaşlarını çattığında, Taehyung da bir adım öne geldi. Kırdığım potu toparlamak için "Hocaya sen söylersin," dedim, önümdeki defterin son sayfasını açarken. "İsimleri buraya yazabilirsin."

Jungkook, dudaklarını büzüp isimleri yazarken gözlerimi önümde sabit tutmaya çalışıyordum. Ellerim heyecandan terlemişti ve üzerimdeki bakışları hissetmemek mümkün değildi. Hayır yani, suratımda bir şey mi vardı? Hem mevzu sadece bir isimse niye diğer ikisi yanında gelmişti ki? Beni germekten başka bir şey yapmıyordu.

Jungkook doğrulduğunda başka bir şey söylemesine izin vermeden "Nöbet sırası ve ortak işlerin yazılı olduğu kağıt panoda asılı," diyerek defteri önüme çektim. "Bunun haricinde eğer sizi sıkıntıya sokan bir durum olursa -antrenman saati gibi- programınızı yazıp kütüphanedeki dolaba koyabilirsiniz, ona göre hazırlarım. Buraya kadar gelmenize gerek yok."

Gelmeyin. Hele o etrafa ateş eden kahverengi saçlı hiç gelmesin.

Uzaktan halledelim.

"Ben basket takımında değilim ama dans derslerim var." Jimin, benden sonra konuşmaya başladığında renk vermemeye çalıştım. Onun geçen sene mezun olan Yoongi'nin yanına, sanat okulu için hazırlandıklarını biliyordum çünkü...

"Sorun değil, sen de dediğim yere bırakabilirsin."

İkisi de kafasını sallayarak teşekkür ettiklerinde arkalarını döndüler. Artık tehlikenin geçtiğini düşünüp kendimi bırakacakken Taehyung birden gelip sıramın önünde durdu.

"Islak mendilin var mı?"

Beni dikkatlice inceleyen yüzüne düz bir bakış atıp kalemliğimin içinden çıkardığımda alması için uzattım ama o ellerini hala pantolonunun cebinde tutuyordu. Kaşlarımı kaldırdığımda tek elini uzatarak parmağıyla daha demin üzerine yattığım yanağıma dokundu. Dişlerimi sıkmamak için olağanüstü bir çaba gösterdiğimde midem çoktan heyecandan bulanmaya başlamıştı.

"Kendim için istemedim, yüzüne kalem izi çıkmış."

Ve bir şey dememi beklemeden sınıftan çıktı.

Eğer yazım hatam varsa bana haber verin, kontrol etmeye vaktim olmadı maalesef...

Okuduğunuz için teşekkür ederim 💕

Ve arkadaşlar........

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu parmaklar beni ağlatır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu parmaklar beni ağlatır. :'(

look at me | TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin