2.9

977 105 14
                                    

✾

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Naeun!"

Taehyung, yüksek sesle ismimi söylediğinde arkamı döndüm.

"Sabah o mesajları gördüğümde delireceğimi zannettim. Eğer okulun girişinde, Jimin açık sahada beklediğini söylemeseydi, aklımı yitirebilirdim bile."

Dudaklarımı birbirine bastırarak yaklaşmasını bekledim.

"Bir de gülüyor musun? Cidden-"

Kollarımı boynuna sarıp resmen üstüne atladığımda bir an duraksadı. Sadece bir an. Saniye belki. Ellerinin biriyle belimi desteklerken, diğeriyle saçlarımı okşadığında titrek bir nefes verdim.

"Seni asla bırakmam."

Taehyung gerilen vücudunu serbest bırakarak gevşediğinde geri çekildim. Yüzünü ellerimin arasına aldığımda "Ama gideceksin," dedim, konuşmasına izin vermeden. "Ben de peşinden gelmenin bir yolunu bulacağım."

"Bu mümkün değil." İtiraz etmek için ağzımı açtığımda bu sefer susturan o olmuştu. "Şu on günde seni ne kadar özlediğimi bilemezsin. Hayır, on günle de alakası yok. Yanımda olsan bile özlerim seni. Sen..." dedi, bir an ne diyeceğini bilemez gibi.

Ya da bana öyle gözüktü. Çünkü ağzından çıkan cümleler çok keskindi.

"Sen içime işledin. Ne ara diye düşünme çünkü ben de bilmiyorum. Seni, sen bakmadığın zamanlarda bile incelemeye başladığımda anladım. Sen gözlerini kaçırıyordun, ben hep sana bakıyordum. Beni hiçbir şeye zorlamadın, ben kendim istedim ve artık görmelisin, lütfen. Bak bana, demiştin..." Elleri yanaklarımı okşarken, burnunun ucu soğuktan kızarmıştı.

"Baktım, bakacağım. Hep."

Dolu gözlerle ona bakarken, bileklerimin ağrıdığını hissettim. Kanım bile ona doğru çekiliyordu. Göğüs kafesimde büyük bir boşluk oluşarak kalbimi sıkıştırıyor ve bu adam için ömürlük bir zemin hazırlıyordu. Dudaklarının ucu kıvrılırken, içimde olanlardan haberdardı; kendinden ve bana yaptıklarından...

Başını eğdiğinde nefesini dudaklarımın üzerinde hissettim. Omuzlarındaki ellerim sıkılaşırken, beni daha sıkı kavrayarak arkadaki demir çite yasladı ve açılan dudaklarımın arasına yerleşti.

"Tae Hyung!"

Gözlerim açıldığında itmeme gerek kalmadan Taehyung geri çekildi ve başını omzuma yaslayarak, ağzından beni şoka sokacak bir küfür kaçırdı.

"Ne var amına koyayım, ne?!"

Hayır, bahsettiğim küfür bu değildi.

Jungkook görüş alanımıza girdiğinde biz de çoktan sahadan çıkmıştık. "Ne mi var? Otobüs seni bekliyor, acaba hangi cehenneme gidiyor bu otobüs? Aaa, hayatımızın maçına mı aca- Naeun?"

Beni gördüğünde gülümseyerek el salladım ama durmadı. "Çok güzel, alkışlıyorum ama bilin bakalım neremle? Şimdi mi barıştınız? Bravo! Sanki mini dizi çekiyoruz bura-"

İkinci kere sözünü kesen şey, Taehyung'un kulağından tutup sürüklemesiydi. Jungkook gerginliğini atamamış olacak ki söverek ilerlemeye devam ediyordu, ben ise arkalarından gülüyordum. Taehyung, sırtından iterek otobüse soktuğunda bana dönerek fısıldadı.

"Maça geleceksin çünkü almam gereken bir hediye var."

Bir şey dememi beklemeden, içeri girdi. Camdan baktığında gözlerimi kısarak dilimi çıkardım ve otobüsün hareket etmesini beklemeden arkada hazırlanmış öğrenci servislerine bindim.

***

Maçın ikinci yarısı başladığında salon o kadar sessizdi ki, yerde seken topu bırakın, oyuncuların birbirlerine söylediği direktifleri -küfürleri- bile duyabiliyorduk. Jüriler, tribünün aşağısından izliyorlardı. Skor başa baştı ve Aman Tanrım... Jungkook, bu yarıda tamamiyle kendini aşıp bir uçtan diğer uca paslar vermeye başlamıştı.

Karşı takımdaki son sınıflar, onun böyle hırslandığını görerek bir takım üçkağıtlar çevirmeye başladığında ise araya Taehyung giriyor ve dikkatlerini dağıtıyordu.

Kendimi alamayarak kızlara döndüm. "O kadar sakin ki! Ben burada aklımı kaçıracağım, onun sakin adımlarına bak!"

Jihyun gülerek, "Çocuğa ne yaptıysan maçtan önce, morfin yemiş gibi." diye fısıldadığında gözlerimi devirdim. O bana yapmıştı asıl, kelimeleriyle.

Son periyota geldiğimizde öğrencilerin biraz önceki hallerinden eser kalmamış bir şekilde tezahürata başlamışlardı. Başa baş giden mücadeleyi, Jungkook'un attığı ikilik ve Taehyung'un son anda attığı üçlük bozarken, hakem maçı bitirdiğini belirten düdüğü çaldığında bütün okul çığlık atarak ayağa kalktı. Tabii ben de.

Takım sırayla birbirlerini havaya atmaya başladığında, biz de kızlarla zıplıyorduk. Taehyung aralarından sıyrılıp bu tarafa geldiğinde elini zafer işareti yaparak bana doğru gülümsedi. Ne kadar yorulmuş olsa da gözlerinin içi parlıyordu ve ben ifadesini buradan okuyabiliyordum.

Nayeon muzip bir sesle kulağıma eğilip "Buraya nasıl baktığını gördün mü?" dediğinde kafamı salladım.

Görmüştüm, hep görecektim.

Hediye ne oldu, hediye?

Neyse ben size vereyim bir tane...

Old but pretty gold;

Old but pretty gold;

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Diğer bölüm final 💜

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Diğer bölüm final 💜

look at me | TaehyungWhere stories live. Discover now