Korku

4.3K 363 119
                                    

Kontrolü kaybetmek.

Ya da kontrolü kaybetme korkusu.

Korkular içinde en ürkütücü olanlardan biridir. Hatta belki de en feci korkudur. Bana 'Korkular içinden bir korku seç.' dense, bu korkuyu seçmezdim.

Bu korku insanı tek kelime ile paralize eder ve yerinde çakılıp kalmasına neden olur. Mesela, kolunuzu kaldırmak istersiniz ve hayretle farkedersiniz ki, bu imkansızdır. Eylem tamamen olanaksızlaşmıştır. Geriye yalnızca tümüyle hareketsiz bir bedenle, hiç durmadan işleyen ve bir papağan gibi aynı şeyi söyleyen bir zihin kalmıştır.

'Temkinli ol! Temkinli ol!...'

Hatalar, yanlışlar, olmalılar, olmamalılar, keşkeler birbir sıralanınca ardınızda, son bir gayretle toparlamaya çalışırken sağa sola saçılan parçalarınızı, elinizdekilerle dolduramayacağınızı farkedince hayatınızdaki gedikleri, hep yaparım sandıklarınıza, aslında ne kadar uzak olduğunuzu anladığınızda, olandır.

Evet, bu korku omurganızı baştan aşağı titretecek kadar felaket ve ürkünç. Ama dediğim gibi, bana 'Korkular arasından bir korku seç.' dense, ben bunu seçmezdim. Çünkü kontrolünü kaybetmekten daha korkunç bir şey varsa, o da kontrolünün başka birinin parmakları arasında olmasıdır.

Önce ruhumun bedenimden çekildiğini düşüneceğim kadar hissizleşmiş, sonra da soluk boruma bir el yapışmış gibi korkmuştum. Gerçek manada korkmuştum hemde. Bir an için bir türlü hissedemediğim ölüm korkusunun, kendi ölümüme karşı hissetmem gereken korkunun, önüne geçebilecek kadar büyük bir korku olduğunu düşünmüştüm bunun.

Kırmızı gözleriyle nefesimi, kalbimi, kollarımı, bacaklarımı ve hatta bir an için zihnimi tamamen ele geçirmişti. Onu fazla hafife almıştım. Bunun karşılığını beni bir kukla gibi hareket ettirerek vermişti. O an için elime bir bıçak alıp kendi kendimi öldürebilir hatta küvete yürüyüp siyah dumanlara teslim olabilirdim. İstemesi yeterdi. O an beni öldürmek için dokunmasına hatta kaslarını hareket ettirmesine dahi gerek yoktu. Eğer bunu yapsaydı ya da öldürmek değil belki ama küçük de olsa zarar vermek isteseydi, şimdi olduğundan daha az sinirlenirdim. İnanın bana.

Ona karşı koyabilecek gücümün olmadığını biliyordu. Kendinden bir şekilde fazlasıyla emindi. Bana fiziksel bir zarar vermektense, daha çok yaralayacak, kafamı karıştıracak bir şey yapmaya karar vermiş ve bunu başarmıştı.

Beni tereddütlerimden ve o an yaşadığım duygu karmaşasından arındırmış, zihnimi boşaltıp bomboş bırakmıştı. Nefesim ve kalp ritmimle oynamaya başladığında, ben zihnimi savunmakla meşguldüm. Onu beynimden tamamen atmayı başardığımda, nefesimin kontrolünü bırakmış ve ben daha yaptıklarına şaşırmaya vakit bulamadan bedenimi istediği gibi oynatmayı başlamıştı. Hepsini bir anda yapıp benimle savaşmaktansa, kontrollü ve planlı ilerleyip boşluklarımdan yararlanmıştı.

Ona sarılmıştım. Daha doğrusu ona sarılmamı, dokunmamı istemişti. Gece boyunca yaşadığımız saçmalıklar dizisini düşünecek olursak, ona yeterince dokunmuştum. Ama şimdi kendi isteğim ve kontrolüm dışında, sadece o istediği için ona dokunmak, üzerimde bir hakimiyet hissetmek içimdeki kurdu deliye döndürmüştü.

Kontrol manyağı bir baş alfa olarak boyun eğdiren olmaya, karar vermeye ve güçlü olmaya o kadar çok alışmıştım ki, içimdeki alfanın bir süreliğine de olsa kontrol edilen taraf olması, dünyamın basit bir gaz ve toz bulutundan, ateşi hiç sönmeyen bir cehenneme dönmesine neden olmuştu.

Kalbimin üzerindeki elin sahibi, gözlerinde benim cehennemimi taşıyordu. Beline sıkıca sardığım kollarım yavaş yavaş hissetmeye başladığında, boynumdaki nefesin, gücünü kademeli olarak kaybettiğini hissettim. Bütün kaslarımı kasmış, onu sıkıca tutmamı sağlamıştı. Bıraksam düşecekmiş gibi yaslanmıştı vücudu göğsüme.

White Wolf ~ SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin