Alfa Sehun

3.5K 311 339
                                    

Bölüm sonunda yine bir soru var. Cevap yazmayı unutmayın lütfeen ^~^

Jongin~

Sözün bittiği yer.
Gerçekten susulması gereken andır bazen. Çünkü o anı doldurucak kelime kalmamıştır. Ama nedense buna rağmen farkında olarak veya olmayarak ısrarla konuşmaya kalkışan insanlar vardır ki onlara sessizliğinizle (belki de tekrar tekrar) tanımlamanız gerekir o anı.

Sehun'un kadını cadılıkla suçlayışı ve bir anlık sessizlikten sonra kaynamaya başlayan bir tencere su gibi yavaş yavaş katlanarak artan uğultu, buna rağmen benim sessiz kalışım, işte sözün bittiği yer orasıydı. Belki de sadece benim sözümün bittiği yer. Ne yapabilirdim ki? Kendim bilmediğim, anlayamadığım bir durumu başkalarına nasıl anlatacaktım?

Sadece içten içe biliyordum. Sehun bana bir cadı olduğumu söylese ona bile inanacak durumdaydım. Bu yüzdendi belki de suskunluğum, iki dudağının arasına kilitlenip, söyleyeceği sözleri beklemem ve kendi sözümü tüketmem.

'Sehun bu. O söylüyorsa doğrudur. Demek ki bu kadın bir cadı. Bizi senelerce kandırdı, zehirledi. Onu paramparça etmeliyiz. İntikamımızı alalım.' Kurdum içinde yanan hırsla dönüp dolaşırken ben eski bana zıt bir şekilde dişlerimi birbirine kilitledim. Bekleyecektim.

Başka şeylere yönlendirdim kendimi. İçinde bulunduğum kalabalığı düşündüm. Bunca insan arasında istekli veya isteksiz, bugün ölecek olan kaç kişi vardı acaba? Kaç kişi ölmeyecekse de ölümü düşünüyordu? Kaç kişi mutsuzdu, kaç kişi mutluydu? Kaç kişi eve gittiğinde ne yemek yapacağını düşünüyordu? Kaç kişi sorumluluklarını, kaç kişi sevdiğini düşünüyordu? Ya da kaç kişi ölmüştü burada? Kaç kişinin affedilmeyecek günahları vardı? Kaç kişinin yaratıcıdan başka kimsenin bilmediği sırları vardı?

"Ölüm bize ne uzak, bize ne yakın ölüm.
Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm?"

Kadın sözleriyle dikkatimi üzerine çektiğinde bir elini Sehun'a doğru uzatmıştı.

Sehun başını yana eğip kadının buruşuk eline baktı. İlaç şişelerinin olduğu avucunu eline doğru uzattı. Şişeleri kadının avucuna bırakıp kendi elini de üzerine kapattı. Uzun parmaklarıyla cadının titremeye başlayan elini sıkıca tutmuştu.

Kadın elinden başlayıp vücuduna yayılan titremesiyle derin nefesler alırken Sehun'un kırmızı gözleri kadının yüzünü deliyor gibiydi.

Bir çatırdama sesinden sonra ellerinden akan kan damla damla toprağa yayılmaya başladı. Şişeler parçalanmıştı ve cam kırıkları ikisinin de derisini paramparça etmiş gibiydi.

Arkamdaki ağacın dalından çekip kopardığım çiçeği avucuma yerleştirip ilerledim. Elimi birleşmiş ellerinin altından sızan kan çeşmesine uzattım. Ölü çiçeğin yaprakları, üzerine damlayan kanla büzüldü, küçücük kaldı ve hemen sonrasında yanmaya başladı. Avucumda tuttuğum küçük ateş canımı hiç yakmıyordu çünkü zaten kalbim kavrulmaya başlayalı çok olmuştu.

Daha önce fark etmeliydim. Senelerce bizi zehirlemişti ve bir kez bile şüphe etmemiş her şeyi lanete bağlamıştım. İçimdeki suçluluk duygusu büyüyüp beni tüketirken etrafımdaki hırıltıları görmezden geldim. Herkes anlamıştı ancak hepsi benim gibi hareketsizdi. Sehun'u bekliyorduk çünkü.

Parmaklarımla avucumu sıkıca kapatıp ateşi söndürdüm. Elimi yana çekip külleri savurduğumda cadı artık çığlık atıyordu. Sehun onu fazlasıyla zorluyor gibiydi.

Sonunda elleri ayrıldığında ve yere cam parçaları düştüğünde, cadı ayaklarının üzerinde biraz sallanıp olduğu yere çöktü.

Sehun kırmızı gözlerini kalabalığın üzerinde gezdirdi. Sonunda beni bulduğunda derin bir nefes aldı.

White Wolf ~ SekaiWhere stories live. Discover now