Müsaadenle

3.5K 318 164
                                    

Jongin~

Dudaklarım hala üzerinde hissettiği baskıyla kavrulurken, gülümsemek ve ağlamak arasında kalmış ifademi üzerimden atmaya çalışıyordum.

Zaman bana her zamanki gibi acımamış ve henüz dudaklarına doyamamışken, Jungkook'un çağrısıyla kendimi ormanda bulmuştum. Arkamda bıraktığım Sehun'un kapalı gözleri ve hareketsizce donmuş suratı gözlerimin önünden bir türlü gitmediğinden birkaç ağaca çarpmış ve en sonunda beynimde yankılanan sözlerini bir süreliğine unutmak ve konsantre olmak için, bu sefer bilerek ağaca kafa atmıştım.

Sonunda bu saçma sapan yöntem başarılı olduğunda, koşmak yerine duraksayıp kurt formunda olmasına rağmen arkamda kalan ve bana ne yaptığımı çözmeye çalışır bir ifadeyle bakan Jungkook'a döndüm.

"Sahi, sorun neydi?" Jungkook yorgunluğunun da etkisiyle tekrar insan formuna döndüğünde sık nefeslerini umursamadan konuştu. "Efendim, anlattım ya..." aniden öksürmeye başladığında yavaşça ormandaki seslere doğru yürüdüm. Hala öksürmeye devam ediyor ama bir yandan da peşimden gelip tekrar anlatmaya çalışıyordu. "Baekhyun'un eski sürüsü... burada." Sonunda açıklığa gelip de onları gördüğümde adımlarım bir saniyeliğine durdu.

Omuzlarımı dikleştirip kendimi toparlamaya çalışırken bir yandan etrafı süzüyordum. Üç kişilerdi. Üçünün de beyaz tenlerine eşlik eden sarı saçları vardı. Tıpkı Sehun ve Baekhyun gibi. Onları incelerken söylediklerini dinlememiştim ama Chanyeol, içlerinden birine doğru hırlayıp saldırı pozisyonu aldığında, çoktan arkasına ulaşmış, bir elimi gerilmiş omzuna yerleştirmiştim.

Elimi hissetmesiyle birlikte sakinleşen ve bir adım geri çekilen Chanyeol bir an için gözlerime bakıp sonrasında kafasını eğmişti. İri cüssesinin arkasında kalan Baekhyun'sa bana boncuk boncuk bakıp dudağını büktükten sonra ona doğru biraz daha sokulmuştu. Chanyeol'a destek olmak için gelen alfalara da bir bakış atmak zorunda hissediyordum. Çünkü hepsi saldırmak için an kolluyordu. Gözüme ilk önce Minseok çarptığında ne söylemek istediğimi anlamış gibi diğerlerini biraz geriye çekti.

Sonra yabancılara döndüm. Onlar da bizimkiler kadar gergin ve tetikteydi. Bense dudaklarıma küçük bir tebessüm oturtmadan edemedim. Gözlerim istediği kadar tehdit yağdırabilirdi. Ancak biraz önce Sehun'a dokunan dudaklarım gülümsemeden duramıyordu. Jungkook bana korkuyla baktığında belki de bu ifademin daha korkutucu olduğunu düşünüp, hiç bozmadan kollarımı göğsümde bağladım.

"Kuzeyin çocukları, sizi buraya hangi rüzgar attı?" İçlerinden en uzun boylu olan ve diğer ikisinin ortasında duran alfaya doğru sorduğumda, diğer ikisi beni baştan ayağa süzerken o sadece gözlerime baktı.

"Baş alfa, sürüne aldığın bu kurt, Byun Baekhyun, bizim sürümüzün, Wohun'un eski bir ferdi. Hakkında infaz kararı var."

Omuz silktim. "Sence bunu bilmiyor muyum?" Kaşları çatıldığında ellerinden birini cebine koydu. Sinirleniyordu.

"Kuzey istediği hükmü verebilir. Park Baekhyun benim sürüme ait ve ben Karin sürüsünün baş alfası, Kim Jongin, kuzeyin hükmünü tanımıyorum."

Yanındaki iki alfadan büyük bir hırıltı koptuğunda ikisi de saldırı pozisyonu almıştı. Ortadaki ise kollarını iki yanına açarak ikisini de durdurdu.

"Park Baekhyun öyle mi? Fakat alfa, bildiğiniz gibi, bu savaş demektir?" Tek kaşını kaldırarak söylediğinde bir anlığına gözleri Baekhyun ve Chanyeol arasında gidip gelmişti.

"Wohun sürüsü önüme üç köpek atıp da ordusunu nehrin karşısına konuşlandırarak zaten bir savaş açmış oldu." Onlara köpek dememle iyice sinirlendiklerinde ortadaki derin bir nefes aldı.

White Wolf ~ SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin