İtiraflar

3.8K 304 104
                                    

Jongin~

O gece kırmızı dolunay gökyüzünde tüm ihtişamıyla yanarken, mor ve pas rengi kayalıklarda oturup kulakları inleten ulumaları dinlemiştim. Sabah olup da yerini güneşe bırakana kadar dolunayı izlemiş ve gözlerimi kırpmamak için kendimle savaşmıştım. Daha büyüleyici bir şey olamayacağından emin gibiydim. Ne kadar da aptalmışım.

Şimdi ise göğsümde derin bir uykuya sarılmış Sehun'u izliyor ve beyazlığını kardan aldığı teninin kızıl dolunaydan daha ateşli ve büyüleyici olduğunu düşünüyordum.

Küçük dudakları nazikçe büzülmüştü. Özenle dizilmiş kirpikleri hafif hafif hareketlendiği her seferinde göğsümü gıdıklıyordu.

Nefes alışverişi, ufka karşı söken şafağın uzun ve ağır hareketi gibi tüm düzeni ve huzurlu sessizliğiyle tenimin üzerinde yayılıyordu.

Öylesine güzel bir sahneydi ki; bütün dikkatimi üzerinde toplamıştı.

Bazı şeyler benzersiz oluyor, diye düşündüm.

Burada, bu paramparça kalbimin üzerinde buz tutmuş bir güneş kadar eşsiz ve benzersiz bir şey yatacağını asla hayal etmemiştim.

Onu izledikçe içimde belli belirsiz bir umut yeşeriyordu. Belki mühürlenmiş kalbim kendini yavaş yavaş sevdirir. Belki canımı canına katmaya hazır olduğum kalp, kalbime bir yuva, iyi bir vatan olur. Belki kalbimdeki görünmez bıçağı çekip alır, belki beni kurtarır.

Onu bırakmayı istemiyordum. Sonsuza dek benim kollarımın arasında dinlensin sadece benim göğsümde huzur bulsun istiyordum. Bu yüzdendir ki farkında olmadan, beline ve sırtına sarmaşık gibi doladığım kollarımı her an kalkıp gidecekmiş gibi sıkmış, onu uyandırmıştım. Hafifçe kıpırdanıp biraz yukarı kaydı. Gözleri hala kapalıydı ve sanırım bu sıkı kollarımdan kurtulmak için yaptığı bir refleksti. Sonunda akıl edip kollarımı gevşettiğimde ne zaman çattığını anlamadığım kaşlarını iyice buruşturup yüzünü omzum ve boynum arasına gömdü. Artık yüzünü göremiyordum ama onu fazlasıyla rahatsız etmiş olmalıydım.

Hala yarı uyur gibiydi çünkü gözlerini de hiç açmamıştı. Bu yüzden aldığım nefesleri bile azaltmaya çalıştım ancak üşüdüğünü düşünüyordum. Boynuma değen burnu oldukça soğuktu ve bu üşüdüğünü düşünüp rahatsız olmam için yeterli bir sebepti.

Koltuğun üzerinde duran pikeye uzanıp almaya çalıştığımda aynı zamanda yüzünü omzum ve boynum arasında biraz sıkıştırmış olmalıydım çünkü tekrar kıpırdanmaya başlamıştı.

Yine de pikeyi almaktan vazgeçmedim çünkü hafifçe açılmış bacağı görmüş ve üzerinde bir pelerinden başka bir şey olmadığını düşünmeye başlamıştım.

Üşüyor olduğu düşüncesi beni inanılmaz bir şekilde rahatsız etmişti. Ciddi anlamda gerilmiştim ve bu kadar gerilmemi gerektiren durum belki de üzerinde sadece bir pelerinle üzerimde yatıyor oluşu olmalıydı. Ama dediğim gibi düşünebildiğim tek şey üşüyor olduğuydu.

Pikeyi almayı başarıp elimden geldiğince üzerine örtmeye çalışırken açıkta kalan bir yerinin olmadığından da emin olmaya çalışıyordum çünkü kafamı kaldıramıyordum ve dolayısıyla görüş açım da pek iyi sayılmazdı.

Ellerimden birini aniden tutup parmaklarını parmaklarıma kenetlediğinde donmuştum. Yüzümde aptal bir sırıtış hayal edin çünkü tam olarak öyle oldu.

Buza dönmüş burnuna rağmen avuçları sıcacıktı. Parmaklarımızın birbirine nasıl karıştığını izlemek istiyordum ancak örtünün altına çektiği için göremiyor ve elimi bırakır korkusuyla da hareket ettiremiyordum.

White Wolf ~ SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin